YGS’de şifre skandalı

Geçen yıl ÖSYM tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavında (KPSS) yaşanan ve sınavın tekrarlanmasına neden olan kopya skandalının failleri henüz bulunamamışken, bu kez Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) cevap şıklarında gizli şifreleme yapıldı ideası yaklaşık 1 milyon 700 bin öğrenci ve onların ailelerinde adeta şok etkisi yarattı. Yetkililerin yaptığı şifreleme yok açıklamaları ise geçen yıl yaşanan KPSS skandalının gölgesinde kalarak, ne öğrenci ve ailelerini ne de kamuoyunu tatmin etmeye yetti. 

Özellikle üniversiteye giriş sınavlarında birtakım hukuksuzlukların yapıldığını uzun yıllardan beri duymaktayız. Başkasının yerine sınava girme, sınavdan önce soruların çalınması, sınav esnasında kopya-yardım, iletişim cihazlarının sınavda gizlice kullanılması vb. olaylar günümüze kadar en fazla karşılaşılan sahtekârlık yöntemleri idi. Son yıllarda sınavlarda alınan güvenlik önlemleri bireysel ya da küçük organize grupların başvurduğu bu yöntemleri büyük düzeyde engellemeyi başarmıştır. 

Geçen yıl meydana gelen KPSS skandalından sonra ÖSYM, sınavlarda güvenlik önlemlerini ciddi düzeylerde artırdı. Sınava girenlerin üzerinde küpe, alyans, toka, anahtarlık vb. gibi aksesuarlar olanları sınav salonuna sokmadı. Hatta önlemler o kadar abartıldı ki sınava giren öğrencilerin yanlarında kalem, silgi, kalemtıraş ve su getirmelerine müsaade edilmeyerek bunlar sınavda sınav görevlileri tarafından öğrencilere dağıtıldı. Ayrıca, bu yıl YGS sınavında otomasyona geçilerek her aday için farklı kitapçık hazırlanması ise diğer bir güvenlik önlemi olarak sıralandı. Ancak, tüm bu önlemlere rağmen eğer kamuoyunun büyük kesiminde kuşku yaratan şike ideaları giderilemiyorsa alınan güvenlik önlemleri kamuoyu nezdinde inandırıcılığını yitirmektedir. Bu da ister istemez akıllarda çeşitli kuşkular meydana getirmektedir. Uygulanan otomasyon sisteminde bazı okullarda sadece kız veya belirli bir kesimin sınava girmiş olması ise kamuoyunun şike ve benzeri şaibe ideaları karşısında bazı kurumlara karşı güveninin giderek azalmasına neden olmaktadır. 

İlköğretimden başlayarak yükseköğretime kadar öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu bu eğitim sisteminde şike, şaibe ve benzeri ideaların ortaya atılması bile başta öğrenci ve onların ailelerinde olmak üzere toplumda kurumlara karşı ciddi kuşkular yaratmaktadır. Kuşkuları gidermenin yolu ise şeffaflıktan geçmektedir. Bu şeffaflık sağlanmadığı sürece gerçekten çalışarak emek ve bilgi birikimiyle sınavlarda başarılı olan adaylar üzerinde de şaibe sürekli var olacaktır. 

Sınav maratonun son halkası niteliğinde olan YGS sınavlarında tek bir sorunun bile başarı sıralamasını önemli düzeyde değiştirebildiği göz önüne alındığında durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılmaktadır. Gençlerde çalışma, başarı ve emeğin karşılık bulamadığı bir olgunun yerleşmesi onları farklı arayışlara yöneltecektir. Geleceğin şekillenmesinde rol oynayacak gençlerde bu güven kaybının oluşmasını önlemenin yolu ise onların ikna edilmesinden geçmektedir. Onlar ikna olmadıkça başkasının ikna olması bir şeyi değiştirmeyecektir. Çünkü kafalarındaki şifre soru işaretleri ile LYS sınavına girecek olanlar ve gelecekleri söz konusu olan öğrencilerdir.