Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Yine AKP kazanır

Yine AKP kazanır
 

Atatürkünizindekiler


ABD de tamamlamaya çalıştığım eğitimim sırasında Üniversitedeki hocalarımdan birisi sınıfta Türkiye, Irak ve İran gibi az gelişmiş ülkelerde demokrasinin yürümeyeceğini söylediği zaman, hiddetle elimi kaldırıp ona nedenini sormuştum. Ondan şu gelen cevap şöyleydi:

“Bakın bugün bu ülkelerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı toplam genel seçmen sayısının yarısından çok daha fazla. Böyle eğitim seviyesi düşük yoksul toplumlarda insanların zengin ve okumuş aydın kesime mi oy vereceğini sanıyorsunuz? Hayır, kendilerine en yakın olanlara oylarını verecekleridir. Çünkü onların kaybedecekleri fazla şeyleri yoktur. Onlar için önemli olan ibadetlerini eksiksiz yapmaları, geçimlerini minimum sağlamaları, ürettikleri tarım ürünlerine devletin verdiği destektir. Hangi parti onların bu ihtiyaçlarını karşılamalarında daha fazla destek verirse, seçimlerde oylarını o partiye vereceklerdir. Ayrıca bu seçmenlerle aynı kültüre sahip olmak, onlarla aynı dili konuşmak, aynı yerde ibadet etmek da çok önemlidir. Yani eğitim seviyesi düşük toplumun seçtiği bir yönetim, eğitim seviyesi daha yüksek okumuş aydın toplumu yönetmeye başlayacaktır ki bu durumda olan ülkelerde ciddi demokratik sorunların olması kaçınılmazdır.

Pes doğrusu, o zamanlar çok kızdığım bu Amerikalı hocamın haklı olduğunu 20 yıl sonra şimdi çok iyi anladım. Ülkemizde o kadar konusunda uzman çok aydın ve üniversite öğretim üyesi varken bir imam ortaya çıkıyor başbakanlık koltuğuna oturuyor ve kısa sonra kendi partisinden birisini de cumhurbaşkanlığı makamına getiriyor.

Bizler yani Atatürk’ün izinde yürüyenler ilk önceleri neler olduğunu anlayamadık. Demokrasilerde böyle şeyler olur diye düşündük. Ama daha sonra AKP iktidarının Atatürk ilkelerine ve laikliğe karşı yaptığı eylemleri görünce, kendimizi ellerimizde bayraklar miting yerlerine doğru hızlı ve öfkeli bir şekilde koşarken bulduk. Kafamızda çözemediğimiz soru şuydu; Hepimiz anne ve babamızın bize aşıladığı Atatürk sevgisiyle yetiştirildiğimiz halde nasıl olurdu da Atatürk karşıtı bir parti ülkemizde tek başına iktidara gelmiş cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün ilkelerini yok etmeye çalışıyordu?

Yakın çevremde bir AKP li işçi seçimlerinden sonra bana şöyle demişti. “Bekir Bey, zenginin fakiri ezdiği günler Allaha çok şükür bitti. Aldığımız asgari ücretle yıllardır açlık sınırının altında yaşıyoruz. Köylünün mahsulü yok pahasına alınıyAKP’nin sayesinde artık emeğimizin karşılığını alacağız ve bizim sırtımızdan para kazanlar tarafından hor görülüp ezilmekten kurtulacağız. Sen de emeklisin bak gör SSK emekli maaşları da Allahın izniyle açlık sınırından çıkarılacaktır. Asgari ücret insanca yaşanacak hale getirilecektir. Onlar Atatürk’çü geçinirler ama onun ruhuna dua etmeyi bile akıl edemezler. Biz onlardan daha çok Atatürkçüyüz. En azından her Cuma günü camide onun aziz ruhuna dua ederiz.”

Bu konuşmadan sonra tam altı yıl geçti. Ne fındık fiyatı, ne buğday fiyatı, ne asgari ücret, ne SSK emekli maaşları arttı. Artan tek şey milletvekilliği emekli maaşları ve dokunulmazlık şemsiyesi altında yapılan çirkin olaylar oldu. İşçi, köylü ve emekli yine perişan. Son gelişmeleri biliyorsunuz. Hem Anayasa mahkemesinden uyarı aldılar ve hem de Deniz Feneri olayı ile ilgili iddialar ortaya çıktı. Eğer bu iddialar doğruysa AKP gibi bir partinin kul hakkının yenmesinin çok büyük günah olduğunu bilmemesi veya unutmuş olması beni çok şaşırtıyor.

Değerli okuyucularım, bütün bunlara rağmen bugün bir seçim yapılsa yine AKP kazanacaktır. Çünkü ne deniz feneri olayı, ne Anayasa mahkemesinin uyarısı, ne laikliğe aykırı yapılan eylemler, ne de hükümeti denetlemekle görevli cumhurbaşkanlığı makamına yine bir hükümet üyesinin getirilmesindeki sakıncalar muhalefet partilerimizin ilçe teşkilatları tarafından seçmenin yakınına gidilip yeteri derecede anlatılmadı. Liderler sadece televizyonda konuşmayı tercih ediyorlar..

Yazımı güncel bir fıkra ile bitirmek istiyorum. Biliyorsunuz Başbakan son günlerde devamlı her yerde “Biz demokratik, laik bir sosyal hukuk devletinin güvencesi olan bir iktidarız” demeye başlamıştır. Hikâye bu ya. Kümese müdür aranıyormuş. Tilki de müracaat etmiş. Tilki'yi çok beğenmişler, "ne ücret istersin?" diye sormuşlar. Tilki "Ben gülmekten söyleyemeyeceğim, artik siz ne verirseniz verin" demiş.

 
Toplam blog
: 12
: 695
Kayıt tarihi
: 13.08.09
 
 

1950 Trabzon doğumluyum. ABD de MIS konusunda Merkez Bankası adına lisans üstü eğitimimi tamamladıkt..