Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Yok böyle bir şey

Son iki haftadır moda bitkisel kökenli ilaçlarla damarların açılması. Gelen hastalarımın en az ikisi üçü televizyonlarda izledikleri bilgileri bana doğrulatmak istiyorlar .Evet, bırakın kolesterol ilacınızı, aspirininizi, alın bu reklamını gördüklerinizi desem sanki pek bir mutlu olacaklar. Keten tohumu, kekik suyu, cevizi geceden suda bekletip sabah içme modası bitti şimdi de bu. Günümüzde sağlık herşeyin üstünde. İnsanlar uzun yaşadıkça yaşamın tadını daha bir fazla alıyorlar ve daha da uzun ama yaşlanmadan, sağlıklı yaşamak istiyorlar. Bir de bunu olabildiğince para harcamadan yapmak istiyorlar.

Doktorların ve bu arada benim sihirli değneğimiz yok. Kimimiz elinde neşter kimimizin elinde ise ilaç faydalı olmaya çalışıyoruz.. Ne var ki ilaçlara karşı toplumda çok ciddi bir reaksiyon mevcut. İnsanlar daha ilacı alırken ödedikleri ücretle bir negatifleşiyorlar. Hele bir de ilaç tedavisi uzun süreli olacaksa.... Sonra ilacın prospektüsünü okuyorlar ve doktorlarının ama bilerek ama bilmeyerek kendilerini zehirlemek üzere bu ilacı verdiğini düşünmeye başlıyorlar. Girebilenler internet ortamında, biraz daha çağın gerisinde kalanlar ise komşu ya da kahvehane muhabbetinde olayı deşmeye başladıklarında, genelde başarı hikayeleri ile değil de karabasan öyküleri ile yüzyüze geliyorlar. Komşum falanca ilacı kullanmış, karaciğeri bozulmuş. Arkadaşımın tanıdığı bir genel cerrah var, aman sakın bu kolesterol ilacını kullanmasın demiş. Hipertansiyon ilacını hipertansiyonu olmayan kalp hastasına niye vermişler diye eczacı kalfası uyarmış. Zaten ilaç şirketleri doktorlarla ele elevermişler, hastalık icat edip tedavisi üzerinden para kazanıyorlarmış, televizyona çıkan profesör demiş, mişmiş de mişmiş, mışmış da mışmış. Tabii, gerçekten de sağlık için başvurulan hekimlerin global ilaç üreticisi gruplarla bir olup insanlığın başına çorap ördüğüne, bu kumpasa ülkelerin sağlık bakanlıklarının, sağlığı koruma adına ortaya çıkan vakıfların, dünya sağlık teşkilatının, bağımsız olduğuna inanılan denetleme kurumlarının katıldığı yönünde bir komplo teorisine inanabiliriz. Ama bu inanç ne ölçüde sağlıklı, bunu sizin takdirinize bırakıyorum.

İşin aslı, pek çok noktada ilaca karşı ama haklı ama haksız bir güvensizliğin olduğu çok açık. Bu güvensizliği avantaja çevirebilmek için karşısına ticari anlamda, alternatif tıp, bitkilerden elde edilmiş ürün seçenekleri ile çıkıyor. Burada da kullanılan doktor markaları, kimi zaman ellerinde yeşil iksirlerle, kimi zaman ise patentleri kendilerinin ellerinde kapsüllerle ortaya çıkıp bunlar bitkisel kökenli, bunlar doğal. Size hiçbir zararı yok ama ilaç diye aldığınız zehirlerden çok daha faydalı diyorlar, yerseniz. Üstelik bu ürünlerin maliyeti çoğu zaman ilaçların da ötesinde oluyor. Bu ürünlerin değeri bana sorulduğunda verdiğim cevap genelde tek. Kanıt? Yani önerilen ürün, aynı özellikleri taşıyan atıyorum ikibin kişinin yarısına verilmiş yarısına ise verilmemiş, bunlar 5 yıl etki ve yan etki açısından gözlenmiş ve ortaya önerilen ürünün yarar sağladığı, hayatı uzattığı bu arada da, kayda değer bir yan etkisi olmadığını ortaya çıkmış mı? Buna benzer bir çalışma, gözleme dayalı bir kanıt var mı? Varsa o ürün benim reçetemde üst sırada yer alacak. Öteki türlü bu şuna benzer. Kendimi 10.kattan aşağı attım. Havada süzülürken çok hoşuma gitti. Yere düşünce de Allah Korudu ölmedim. Şimdi etrafıma tavsiye ediyorum. Siz de kendinizi 10. kattan aşağı atın, çok hoşunuza gidecek. Hem bakın bana bir şey olmadı, size de olmayacak. E, artık yerseniz...

 
Toplam blog
: 11
: 646
Kayıt tarihi
: 28.08.11
 
 

Karaman doğumluyum. Eğitim ve öğretim yıllarım Karaman Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Ankara Ulubat..