Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Yüzünü unutan kadın

Yüzünü unutan kadın
 

Umut etmek artık boşunaydı. Artık her şey ondan çalınmış gibiydi. Aynaya bakarken tanımadığı bir yüzdü gördüğü. O, o kadını tanımıyordu. Başkasıydı. Saçları, elleri, gözleri, teni ona ait değildi. Bir zamanlar nasıldı? Nelere ağlar nelere gülerdi? Hatırlamıyordu, artık bunu da hatırlamıyordu.

İki elinle başını sıktı, yok etmek istiyordu kafasını, içindeki tüm hücreleri. Eğer mümkünse ve o yapabilirse –neden olmasın ki? -mutlu olur muydu? ya da yaptığı boş bir uğraş-ki bunu biliyor içten içe -nasıl olsa unutmuş baksana ve nasıl olsa artık hiçbir karesi uzvu ona ait değil. Bu bırakma değişme hali ne zaman başlamıştı? Farkedilebilir miydi? Anlamadı ve anlamayacaktı. O an geçip gitmişti işte. Akan bir su gibi, taşan bir yemek, çarpan bir kapı, kaza anı, ölüm anı, akan kan birden işte birden olup bitti ve onu geri almak mümkün değildi. Seyrettiği filmde de böyle olmuştu. Adam öldü. Aslında şimdi o bir ölü .Fakat her gün yeniden yaşamaya başlıyordu. Ve ne kadar çabalasan da her şey olacağına varıyordu. O zaman pişmanlığa gerek yok diyebilir miyiz? Her anı dibine kadar yaşa ve olsun bitsin. İstesende istemesen de o anı yaşamaktan arta kalan bir şey yoktu zaten. Anı yaşa ya da Carpe diem!(bugünü yaşa) dedikleri neydi zaten? ”Saçmalık düpedüz saçmalık !”diye tekrar etti içinden defalarca. Son zamanlarda takmıştı bu saçmaklık lafına. Hoşuna gidiyordu belki, belki de sinirlerini yatıştırıyordu.

Aynada gördüğü yüz ona ait değildi. Fakat artık buna alışmalıydı. Tekrar değişmez. Tekrar tekrar aynı anı aynı şoku yaşayamaz. Kabullenmeli. ”Değiştirebileceğim şeyler için güç değiştirenmeyeceklerim için dayanma gücü” Tanrı dan dileği buydu. En iyi bildiği dua buydu. Duaların gücüne inanan biri yaşardı içinde. Arasıra kaybetse de onu, hep geri dönüp bulmak istedi. Uçurumun kenarına ondan gelmedi, ondan son gaz kullanmadı arabayı, içmedi sarhoş olana kadar, gitmedi bilmediği yerlere ve ondan dayamadı bıçağı damarlarına. Hep yaşardı o içinde, bilirdi elini bırakmak istemedi, yalvardı ama ne yazık ki bıraktığı anlar oldu, unuttuğu es geçtiği. İşte bu anlarda hayatının birisinin girmesinden korktu onu böyle meçhul böyle bilinmez bir halde tanımasından ve tanımlamasından.

Her şey olmaz ki istediği gibi. Olmadı da. O kayboluşlarda çok kişi tanıdı onu. Bir kendi bilemedi biri çıksa da dese ona sen bu değilsin diye. Nice kişiyi barındırdı içinde, nice anı. Zaman değişime gebeydi, unutmaya, unutulmaya. Umudunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği her zaman sana bağlı değildi. Kaderin hangi yoldan gideceğine karar veriyordu, yapacakların ise sana bağlıydı, iradene. Öyle olmasa ne günah ne ceza ne cehennem olur muydu? Var mıydı bütün bunlar? Ve eğer varsa onlara karşı hissettiği korkuydu. İşte hissediyordu en çok ruhu yaklaştığında uçuruma, elveda demişti o çoktan onu bırakıp gitmişti. Böyle olsun istemezdi.

Eğer bilseydi gideceğini gitme derdi. Belki kalırdı diye değil-kalacağından hiç değil-vicdanı rahatlardı en azından. Bir not yoktu kalbinin köşesine bırakılmış, bulamadı acaba çöplere mi atılmış. Yırtılmış, eskimiş.

Sonunda başarmışım dedi. Evet ben kendimi unutmayı başarabilmişim. Ne pişmanlık var ne geriye dönüş. İstediğim bu ve ben mutlu olmalıyım bundan ötürü.

Kaybettiklerini geri getirebilir misin? Canlanabilir mi solup giden çiçeğin? Yeter mi gücün buna? Yetmez. O zaman bırak o ruh gitsin sonsuzluğa. Uçsun kanatlansın kuş olsun özgürlüğe bırak onu.

Üzülmüştü kaybettiklerine çok. Gözyaşları kanıttı. Kanıt olarak gösteremeyeceği ama onu hırpalamış nice duyguları taşıdı içinde. Ve bir gün kalktı. Aynaya baktı. Yüzünü tanıyamadı. Her geçen gün alıştı. Bir boşluktu, dolmuş, geçmiş olan ve iz bırakan. Öğrendi yaşamayı, umudu terk etti. Ruhunu da. İçinde yaşayanları ise tuttu bırakmadı. Bırakmamaya and içti.

Kırdı aynayı ..

Ayna parçalandı dağıldı etrafa..

Her bir parçada kendini görebiliyordu artık. Parça paramparça... Etrafa yayılmış. Biri... Kimdi o biri?

 
Toplam blog
: 7
: 355
Kayıt tarihi
: 02.10.07
 
 

1987 İstanbul doğumluyum , Marmara Üniversitesinde İktisat okuyorum. Yazmayı, okumayı, öğrenmeyi, ye..