- Kategori
- Mizah
Zulüm sona erdi çok şükür...
Ne alakası var değil mi ya!
Zulüm sona erdi.
Cumhurbaşkanının Erbakan’ı affettiği haberi basına yansıyınca derin bir oh çektim. Yurttaş olarak seksen küsür yaşında bir eski başbakanın denize nazır villasında ev hapsinde olması ABD’nin Irak’ta bir buçuk milyon insanın ölümüne neden olmasından daha elem vericiydi.
Geçen hafta KESK’in güven parkta sabaha kadar süren eyleminde sabahlarken bile sadece hoca ne zaman affedilecek diye düşünüyordum. Karton kutuların üzerinde sabahlayan kamu emekçileri toplu görüşmenin “orta oyunu” olduğunu söyleyerek yol ve eylem yorgunu bedenlerini dinlendirip TİS rüyası görürken benim tek düşüncem Erbakan’ın altınoluk’ta villasında yaşadığı zulümden kurtulmasıydı.
Gerçi, SHOW TV’de uzunca röportajımdan sadece otuz saniyelik bölümü haberlerde vermişlerdi ama hoca ile ilgili düşüncelerimin sansür edildiğini sonradan öğrendim.
Bizim Ergönül Manavgat’tan arıyor ;”Öğretmenim seni tv’de izledim.” diyor. Ben sözünü tamamlamasına olanak vermeden “Hoca ile ilgili söylediklerimi duydun mu?” diye soruyorum. Bir de öğretmen olacak, sanki televizyona Cristiano Ronaldo'nun sevgilisi Letizia Filippi çıkmış gibi “Seyrettim ama duyamadım ne söylediğini.”demez mi telefonu suratına kapattım.
Memleketin makus talihini değiştiren nesiller yetiştiren hoca denize nazır villasında zulüme uğruyor ama vatandaş bi haber!
Yazıklar olsun…
Neyse ki dualarım kabul oldu rahat, rahat uyuyabilirim. Nitekim Hoca televizyonlara “Dua edenlere minnettarım .”diyerek beni de unutmadığını gösterdi.
Çok şükür!
Gönül rahatlığı ile günlük işlerime dönebilirim. Kafamı kurcalayan altın meselesi var ama olsun. Hiç değilse denize nazır villasında zulüm görmeyecek eski başbakan!
Darısı diğer hasta kader kurbanlarının başına…
Ankara. Asiyazar 22Ağustos 2008