Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '14

 
Kategori
Futbol
 

“Zeytin dalı” mı uzatmak, “gerilim mirası”na mı sahip çıkmak?

“Zeytin dalı” mı uzatmak, “gerilim mirası”na mı sahip çıkmak?
 

Kurmak zor, yıkmak çok kolay!.

Sözgelimi, Fenerbahçe-Galatasaray ilişkileri, “rekabet” sınırları aşıldığı için, kimi yöneticilere bağlı olarak, birkaç yıldır farklı bir boyut kazandı.

Düzelir mi?

Gün sayan Başkan Ünal Aysal, ilişkilerin düzelmesini “koşul”a bağlamıştı:

“Şu andaki Fenerbahçe yönetimiyle hiçbir dostluğumuz olamaz. Ne zaman ki bunlar gider, o zaman iki kulüp dost olur."

Ünal Aysal, kendisi “bir giden”, Aziz Yıldırım “bir kalan” olduğuna göre, şimdi ne olacak?

“Bir giden”in yerine gelecek/ler bu “koşul”u göz önünde tutarlar mı acaba?

Yani?

Yeni yönetim, “dostluk” için “zeytin dalı” mı uzatacak, yoksa “gerilim mirası”na mı sahip çıkacak?

*****

Adaylardan Alp Yalman, Galatasaray'ın Fenerbahçe ile yakın ilişkilerde bulunacağını ifade ediyor:

“Galatasaray hiçbir kulüple düşman olmaz, Galatasaray'ın her kulüp dostu ve yakınıdır. Nefretle karıştırmamak lazım. (...) Galatasaray'ın ne kardeş kulüpleriyle ne de federasyonlarla problemi olamaz, olmamalı. Uzattığımız dostluk elini almayacak birini de tanımıyorum.”

Alp Yalman, dün de dedi ki:

“Derbilerde Aziz Yıldırım'ı hem davet ederim, hem de Kadıköy'deki maçlarımızı izlemeye giderim. Fenerbahçe bizim dostumuz. Onların her zaman başımızın üstünde yeri var."

Öteki aday Duygun Yarsuvat ise Alp Yaman ve ekibine farklı bakıyor:

“Karşı tarafın listesinin bir intikam timi olarak oluşturulduğunu görüyorsunuz. Bunlar yanlış şeyler, biz bunları kaldırmak istiyoruz."

İki başkan adayının dedikleri, “iki farklı tutum”, gelecek için hangi ipuçlarını verebilir?

“Zeytin dalı” uzatılacak...

“Gerilim mirası”na sahip çıkılacak...

*****

Değerli Ercan Güven, dünkü yazısında, Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesi ve sonrasını Ünal Aysal ve Fenerbahçe açısından çok güzel değerlendirdi, yerinde saptamalar yaptı. Zaten yazının başlığı da anlamlıydı:

“Derbiyi kaybetti, geleceği kazandı”

(“Nedir Fenerbahçe’nin niyeti?

Kısa ve kestirme yoldan; kendilerinin de içinde oldukları ve diğerleriyle birlikte kendilerinin de sintinesine delikler açtıkları futbol gemisini batmaktan korumak!

‘O da yapmıştı’ demesin kimse...

Dik alasını yapmıştı Fenerbahçe.

Lakin en azından anladı, durdu, sayın Aysal’a uymadı.

(...)

Galatasaray’ın olası başkanı Alp Yalman da kendisine en çok yarayacak zamanda ‘Fenerbahçe düşmanlığını’ tedavülden kaldıracak cümle kurmadı mı ‘O bizim dostumuzdur’ sözleriyle?

Buyurun size tarihi fırsat!”)

Bilinir ki, “fırsatı tepen”, temsil ettiği “kurumsal kimlik”e zarar verir.

*****

Sona doğru:

Gelecek için bir “umut ışığı” doğmuşken...

“Fırsat”, ayağa gelmişken...

“İlişkiler”in düzelmesi, gelecek için olumlu ipuçları verirken...

Bekleyip görecek miyiz?

Son söz:

“Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum”
(Nazım Hikmet)

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..