Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '10

 
Kategori
Deneme
 

...Atın önüne et-itin önüne ot-kuzuya kurt...

...Atın önüne et-itin önüne ot-kuzuya kurt...
 

… Demokratik gelişimler bir yandan ekonomik gelişmenin etkisine uğrayacak, ama bir yandan da, dönüşümün uyardığı ekonomi üzerinde etkide bulunacaktır. Toplumsal tarihin diyalektik akışı bu olsa gerek…

Demokratik cumhuriyet, kapitalizme olanaklar sunan en iyi politik biçimidir; çünkü sermaye, demokratik cumhuriyeti ele geçirdikten sonra, iktidarını öyle sağlam, öyle güvenli bir biçimde kurar ki, burjuva demokratik cumhuriyetindeki hiçbir kişi, kurum ya da parti değişikliği onu etkilemez.

Günümüz Türkiye’si ortaçağ öğelerinden az çok arınmış, her bölgesi tarihsel evrim süreci içerisinde az çok değişikliğe uğratılmış, gelişmiş bütün uygar sanılan ülkelerde var olan kapitalist toplum yapılanması içindedir.Burjuva toplumun iliklerine dek çürümüş, satılık parlamentarizmi, ister iktidar partilerinde olsun, ister muhalif partilerde olsun, büyük bir kısmının yardakçı ve yandaşlarıyla kendini politik fuhşa vermiş politikleşmiş insanların o eşsiz içtenliğine; yasal ve siyasal mekanizmaların kısmi eksikliklerine ve kapitalizmin siyasi zarfındaki kusurlara, çirkinliklere bakmayan ve de bunlara pekte bağımlı olmayan sermayenin (zenginliğin) sınırsız gücü, demokratik cumhuriyetlerde daha güvenliktedir.

Bir siyasal-toplumsal kokuşma ve çürümenin nedenlerini ilgili dönemlerin politik, ideoloji ve felsefesinin, ölümsüz doğruluk ve kutsal adaletin yüce ülküsünün eşitlik kavramlarının savunucularından; yaşam zorluğu içerisindeki emekçi, yoksul insan yığınları, aldatılmanın hesabını sormak ve sorgulaması mümkün olabilecek bir olguda değildir.

Bugünün finans dünyası için “demokratik cumhuriyetlerden” daha güzel hiç bir şey olamaz .

Yoksul ve emekçi yığınlarının, adil olmayan yaşam koşullarını kısmen de olsa ortadan kaldırılması istemleri;özellikle ne kendileri yoksulluk çekmiş, ne de ezilen insan yığınlarının yaşamını yakından tanımış kimselerin gözüne bu istemler önemsiz ve küçük görünürler. Burjuva basın yayın araçlar, tüm görsel medyanın ve meclisteki siyasilerin onda dokuzunun, hatta yüzde doksan dokuzunun da durumu budur, — ama, hepsi bir araya gelince, siyasetten demokrasiye, emekten insan haklarına, vs. vs. etkin katılmaları, genel oy kullanılma zamanlarında birden yükselişe geçerek büyük değer kazanır.

Her şeyden önce genel oy kullanma, seçme ve seçilme hakkı sermayenin egemenliğine hizmet ediyorsa onu kolay, kolay etkileyerek sarsamazlar. Ayrıca genel oy hakkı; o ülkedeki geniş yığınların siyasal olgunluklarını, kazanılmış toplumsal hakların korunmasındaki mücadele biçimlerini, iktisadi ve sosyal sınıf yapılanmalarını, bundan kaynaklanan talep ve isteklerini ölçmeye yarayan bir göstergedir.

…Ama, bu —kaçınılmaz biçimde dar kapsamlı demokrasi açılımı sonuç olarak ikiyüzlü ve yalancı- kapitalist demokrasiden başka bir şey değildir…

Demokrasiyi belden aşağı küfür ve eylemlerle hayata geçirmeye çalışan vekillerin anlayacağı bir söz! Amerika'dan İsviçre'ye, Fransa'dan İngiltere'ye, Almanya dan Norveç'e vb. dek, herhangi bir parlemanter ülkeyi düşününüz; asıl "devlet" işleri hep kulislerde görülür; bu işler bizde de olduğu gibi hep devlet daireleri, bakanlıklar, devletin kurmay kurumları tarafından yürütülür.

Tüm bunları gören ve bilen iktidar, parlamenter bir örgüt değil, aynı zamanda hem “yürütmeci hem de yasamacı”, hareketli bir gövde olmak zorundadır. Ve idealist, ırkçı, gerici, ümmetçi düşlerle beslenen güvenden kurtulup, “artık demokratikleşme” ve demokratik cumhuriyet üzerine ant içmekten aşağısı kurtarmadığı zaman, çok cesurane gözü pek ve tarihi bir adım atıldığı sanılır. Oysa, yalnızca "'saf halk"ı aldatma ve gevezelikten başka bir şey yapılmaz..

… Düzenli olarak ülkede gündem oluşturan laçkalaşmış siyasal ve politik çirkinliklerle uyuyan, - çirkinliklerle uyanan, - semeleşmiş bir toplum haline getirilmişiz. Hal böyle olunca da “atın önüne et, itin önüne ot, kuzuya da kurt düşer”…

 
Toplam blog
: 26
: 346
Kayıt tarihi
: 12.03.09
 
 

1955 yılında Çukurova-Ceyhan’da doğdum. Orta öğrenimi yarıda bırakıp on iki yaşında oto tamirci çıra..