Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '13

 
Kategori
TV Programları
 

‘’Doksanlar’’ Yeterince iyi oldu mu?

‘’Doksanlar’’ Yeterince iyi oldu mu?
 

Semra Özal'a öykünen kadınların portresini çok iyi çizmiş


Yeni yaz sezonu ilk eleştirisini kime yollayacaksın Ece Er? Yaratıcılarının gözüyle; hayat kadar komik, hayat kadar hüzünlü ve hayat kadar gerilimli bir dizi Doksanlar…. 2013 yaz yayın dönemi hepimize hayırlı uğurlu olsun! Ekranlar yeni dizi ve yarışma programlarına doyacak gibi görünüyor da doygunluk derken hazımsızlığa uğramasak diye düşünmeden de edemiyorum.

Eleştirmek için belki henüz erken yani benim için erken. Çünkü farkına vardıysanız 2-3 bölüm izlemeden bir diziyi eleştirmek benim tarzım değil. Ama soruları yazı ile yanıtlamayı da kendime alışkanlık edindiğim için yazmak lazım diye harekete geçtim.

TV’ler de iyiden iyiye yaz tatili havasına girdiler, girdiler de... Tabi yeni sezon başlamadan ‘’GeziParkı’’ gündeme damgasını vurup, pek çok popüler kanalın da süngüsünü düşürmüşken, tekrar burunları havaya dikmek için iyi yapımlarla ekrana renk getirme çabaları bakalım ne kadar başarılı işlere damgasını vuracak.

Gezi Parkı Direnişinden önce start vermiş olan yapımların ekranla buluşması direnişin neredeyse 30. Gününe denk geldi. Yeni dizilerin peş peşe gelmesi hatta önceki yılların aksine iddialı diziler var olması seyirciyi kendine ne kadar tutsak edecek bakalım.

‘’Seksenler’’ dizisi geçtiğimiz sezonu fenomen olarak kapatan dizilerin baş sıralarında yer alıyordu. İyi işlenmiş senaryosu, şimdiye kadar akıllara gelmeyen projesi, ince zekice esprileri ile sadece seyircinin değil eleştirmenlerinde üzerine laf ettirmemesini sağlamıştı. ‘’ Doksanlar’’ dizisi aynı ekip tarafından ekranlara farklı oyuncularla taşınırken bana sanki ‘’ Seksenler’’i çok aratacak gibi geldi.

Birol Güven'in yapımcılığında, Müfit Can Saçıntı'nın yönetmenliğinde yenidönem dizimiz Doksanlardün gece ATV'de ilk bölümüyle görücüye çıktı. Deniz Oral, Renan Bilek, Esra Dermancıoğlu, Gamze Gözalan, Ümit Erdim, Pelin Öztekin, Arif Erkin, Beste Bereket, Açelya Akkoyun gibi ülkemizin önemli isimlerinin başrol aldığı yapım 90'ların özlenen yanlarını hatırlatmak amacında ve ''Sokakta Oynayan Son Çocukların Dizisi'' gibi iddialı ve can alıcı bir slogana sahip..

‘’Ratingler çok iyi. Her kategoride birinci olarak devam ediyoruz. TT de olduk. Daha ne isteyelim, teşekkür ederiz. İyi ki varsınız’’ twitiyle sevincini paylaşan ve ‘’Çok iyi bir başlangıç yaptı’’ vurgusuyla emeği geçenlerle ATV’ye teşekkür eden Birol Güven belli ki ilk bölümün performansından memnun. Ama biz…

‘’Doksanlar’’ benim 20 li yaşlarıma denk geliyor, haliyle de yaşım gereği sadece çocukluğuma değil gençliğime de özlem duyuyorum. Haliyle de büyük bir sabırsızlıkla ekranın başına geçtim, ama…umduğumu çok da bulamadım. Çok da dedim farkındayım, çünkü benim yazılarımı takip edenler bilir hemen eleştirmiyorum, yapıma şans tanıyorum.

Dizideki karakterlerden bazıları biraz neşemi kaçırdı. 90’ların kültüründen uzak ve demode tipler vardı aralarında. Bu bana 80 li yılların sonu ile 90lı yıllara geçiş süresini verebilmek için senaryoya yerleştirilmiş gibi geldi. Bu da sanki senaryonun bu kısmı ile sanki 90 lı yıllara yama yapılmış diye düşünmeme sebep oldu.

“Doksanlar” dizisinin senaryo çalışması yapılırken özel kanalların var olması, arşivlerinin bulunması da diziye ayrı bir zenginlik verir gibime geliyor. Bölüm öncesinde yapılan tanıtımında, 7 bin metrekarelik alana kurulan mahallesinin yapım aşamasını gösteren, ekibinin yorumlarını veren ‘’Doksanlar’’ için binin üzerinde kostüm hazırlandığı söylenmekteydi. Anlayacağımız o ki (tüm dönem dizilerinde olması gerektiği gibi) özverili(!) bir çalışma yapılmış olduğunun altı defalarca çiziliyordu. Aslında çok kolay bir çalışma olmalı kostüm, saç, tavır çalışması için 90’lı yılların film, video-klip ve dizilerine bakarsanız oradan bile bir fotoğraf çekebilirsiniz. Bütün kızların saçlarının Serpil Çakmaklı gibi taranması bana çok da anlamlı gelmedi. Çünkü o yıllarda Serpil Çakmaklı saçı demode olmuştu.

Feministleri de çok iyi hatırlıyorum! 90 larda feministler saçlarını asla o şekilde uzatmazlardı. Tam aksine neredeyse hepsinin saçları erkek çocuğu gibi kısacıktı. Çünkü saç kadını seksi gösterir, oysa feminist beyni ile seksidir. Saçını uzatan feministler ise kahküllü kesilmiş uzun, düz tarak değmemiş gibi düzeltilmiş saçlara sahipti. 80 li yıllardaki kadar çok olmasa da robadan elbise giyer, yuvarlak gözlükler takar(John Lennon ve Yoko Onno gibi), giydiğimiz pantolonlar (kızlı-erkekli) neredeyse vücudumuzun ikinci dersi gibi yapışırdı. Kot pantolonlarımızın paçaları düdük gibi daracıktı ve üstüne üstlük mutlaka da 1-2 katlama ile ayak bileklerimizi açıkta bırakılırdı. Bol gömlek ve t-shirtlarımız ile pantolonlarımız birbirine tezat oluştururdu. Yaşı biraz daha olgun hanımlar da Semra Özal’ın modeliydi. Dizide de bu oldukça çarpıcı görülüyor ve Esra Dermancıoğlu rolünün hakkını veriyor. Neyse kostüm eleştirisini bir yana bırakalım.

Kısacası çocuklar, öğrenciler ve o devrin yaşlı insanları yok dizide. 90’larda çocuklar hala sokaklarda oyun oynuyorlardı. Mahalle esnafı hakikaten bir şey satacaksa devamlı müşterisine ‘’o sana yaramaz!’’ ya da ‘’tam size göre…. geldi!’’ derdi. Dikkatli bakkalların yavaş yavaş süpermarketlere teslim olması durumu aslında 80 li yılların ‘’serbest piyasa ekonomisi ‘’ ile başlamıştı. Tüketime heveslisi insanların çevrelerinden kopmaları 80’lerde de vardı. Bu durum 80 İhtilal’i ve Özal’lı yıllara ‘’merhaba’’ denmesi ile 80 li yılların ikinci yarısında karşımıza çıkmaya başlamıştı. Nasıl ki, günümüzde hala birbirlerini gözetleyen komşular ve bakkalını mini markete çevirmiş küçük esnaf varsa işte bunlar 80 li yılların ikinci yarısının tortularıydı. Kahvede maç izlemek ise zaten neredeyse her dönemin mahallesinde var.

Bilardo salonlarının ivme kazandığı, oyun makineli salonlardaki ortamla nostaljik takılmaya çalışmalar, kek muhabbeti ile evde perde arkasından iç geçiren kızlar dönem dizisinin ruhunu hissettirmeye yetmiş mi sizce? Allahtan dizide Esra Dermancıoğlu, Pelin Öztekin ve Ümit Erdim var da biraz olsun karakterler sunilikten uzaklaşıyor.

Asıl hala eskimeyen ve dudaklardan düşmeyen müzikleri ile ‘’Doksanlar’’ göz doldurabilir. Neredeyse başrolünü 90 lara ait müzikler alacak gibi görülüyor.Televizyonların renklenmesi, kanalların artması, fm kanallı radyoların açılması 90 lı yılların olmazsa olmazlarının altını silinmez bir çizgi ile belirler.  ‘’ Öyle Bir Geçer Zaman Ki!’’ dizisini sürekli akla getirecek olan Renan Bilek dönüşmüş ama iki dizi arasında oldukça fazla benzeşen karakterlerin var olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Dizilerin dizileri hatırlatması, karakterlerin birbirine benzemesi de 2000 li yılların tredi demekten kendimi alamayacağım.

Umarım ‘’Doksanlar’’ herkese beklediğini verecek bir yapım olur ve ‘’Seksenler’’e bağlanan seyirciyi ekran başında tuttuğu gibi yeni izleyicileri de kervanına ekler.

Hayatta ekleye ekleye yaşamanız dileği ile…

www.televizyongazetesi.com

eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6

https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb 

 


 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..