Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '07

 
Kategori
Mizah
 

''Einsteyn'i kim öldürdü...? ''(2)

''Einsteyn'i kim öldürdü...? ''(2)
 

Einsteyn'in beyni, 1955'te, SSK Okmeydanı Hastanesinde gizlice yerinden çıkarılıp Amerika'lı Dr. Sallaso'ya satılmıştı... O koca ''Dahi'' bunu kendi istemişti. Yıllarca, emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık gurubunun liderliğini yapmıştı. Rusların ısrarlarına rağmen, Sovyetlerin Yahudi düşmanlığını protesto ederek ülkelerine gitmemişti. Briç arkadaşı olan doktoru bu sefer kırmamış beynini ona hediye etmişti. Beyin, ABD'nin Wichita kentindeki doktorun malikanesinde Paşabahçe mamulü, bir kavanozun içinde saklanıyordu...

Bu düşüncelerle yolun nasıl geçtiğini anlamamıştım... Wichita'ya geldiğimizde alacakaranlık bastırmıştı...

Malikane'yi elimle koymuş gibi bulmuştum. Einsteyn, gece karanlığı başlar başlamaz, malikaneye geliyor ve doktorla briç partileri düzenliyordu. Beyinsiz bir adam nasıl düşünüyordu? Sanırım O, çağın bilim adamı seçilen koca dahi'nin kafatasının içindeki eski beyninin ''kıvılcımlarıyla ''işi idare ediyordu...

Bahçeden içeri girdiğimde yarasalar ve baykuşlar havada cirit atıyordu. Kapıyı aralayıp içeri dalmıştım ki ağır bir rutubet ve küf kokusu genzimi yakmıştı... Uzun ve karanlık koridorda ilerlerken aniden ışıklar yanmıştı ve ben sütunların arkasına saklanıvermiştim.

İşte...! Koridor duvarlarındaki akvaryuma benzeyen ve boydan boya sıralanmış, onlarca cam fanuslarda birçok'' beyin '' özenle yerleştirilmişti...

Doktor da belini tutarak kavanozların içine sinek ilacına benzer bir şeyler sıkıyordu... Korkudan bacaklarım titriyordu...

Doktor, işini bitirip ışıkları söndürmüştü ki omzuma dokunan bir eli hissederek arkama dönmüştümki Amanııınnn...!

Karşımda kabarık saçlarıyla ve pos bıyıklarıyla Einsteyn, duruyordu... Bana sus işareti yapmış ve elimden tutup yan odaya sürüklemişti... Hemen sormuştu:

''-Kimsiniz...? Ne işiniz var burada...?''

Ben rüyada gibi bocalayarak...

''-Efendim, benim amacım sizinle tanışmaktı... T.C'den geliyorum...''

Dahi, şaşkın bakışlarla...

''-Peki memnun oldum... Buyrun şöyle oturunuz...''

Dolaptan iki bardakla bir şişe wiskhi çıkardı. Doldurdu... Verdi...

''-Beni, bu saatte pek akıllı adam ziyaret etmez ... Ama siz, sevimli bir insana benziyorsunuz... Buyrun...''

Dedikten sonra cep telefonuyla doktoru arayıp, '' O gece briç partisine katılamayacağını'' ifade etmişti. Ben de hemen gizli kameramı ayarlayıp konuşmaya başlamıştım...

''-Efendim, sizinle sağlığınızda tanışmamız mümkün değildi... Şimdi bir iki soru sorup kaçacağım...''

''-Kaçma da Allahın emriyle git...! Eeee sor bakalım...? Ama Fizik, Matematik sorusu istemem haaa...!! Kihh..k iiihhh...! ''

Einsteyn hem cin gibi bakıyor hem de gözlerinin içi gülüyordu...

''-Eeee.. Şeeyy.. efendim, sizin şu '' beyninizi satma'' işini sorayım dediydim.''

''-Neden beni hiç kimse anlamıyor; ama herkes beni seviyor.''

Doğru söylüyordu... Anlamalıydık adamı...

''-Beyniniz üzerindeki araştırmalar ne safhada...? ''

''-Eğer ne yaptığımızı biliyor olsaydık, buna araştırma denmezdi... Değil mi? ''

''-Einsteyn Amca, ABD ve Bush kabilesi Dünya'yı yeni bir 3. Dünya Savaşına mı götürüyor...? ''

''-Bakınız benim beynim 1.250 gram... Normal insanınki 1.400 gram, Bush'unki 2.000 gram...''

''-Peki, 3. Dünya Savaşında, hangi silahlar kullanılabilir...? ''

''-3. Dünya Savaşında hangi silahlar olacak bilemem; ama 4. Dünya Savaşı'nın, TAŞ ve SOPALARLA olacağı kesin...''

''-Mazlum milletler hep eziliyor...''

''-Dünya kötülük yapanların değil; seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanların yüzünden tehlikeli bir yerdir. Bilim Atom Bombasını üretti; ama asıl kötülük insanın beyninde ve kalbindedir.''

''-İfade özgürlüğü kısıtlanıyor...''

''-İfade özgürlüğünü yasalar, tek başına garanti edemez... Toplumda hoşgörü olmalıdır...''

''-Savaşlar...? ''

''-Her savaş, insanın ilerlemesini engeller...''

''-Aptallar daha mı egemen...? ''

''-Dahiliğin sınırı vardır... Aptallığın.. asla... SADECE İKİ ŞEY SONSUZDUR: EVREN ve İNSAN AHMAKLIĞI... İLKİNDEN O KADAR DA EMİN DEĞİLİM...''

''-Öğrencilik yıllarında öğretmenlerinizden, ''Tembel Köpek'' , ''Senden Matematikçi olmaz'' gibi sözlü şiddete uğradığınız yazılıyor... Doğru mu?''

''-İçinde Beyni olmayan kafama bile kazınmış... Ünlü Matematikçi Hocam, Herman Minkowski'yle, anlamsız, disiplin uygulamaları nedeniyle pek anlaşamazdık... Alman okullarını terk etmemin nedeni de bu tip skolastik eğitim ve katı disiplin uygulayan hocalar yüzündendir.... Onlar nedeniyledir ki önceleri, l isede modern diller zooloji, ve botanik bilgilerim eksik olduğu için üniversiteye alınmamıştım. ''

''-Sizin kalıplara karşı direnmenizden midir... çılgınca tavırlarınız...?''

''-Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam; kayıp bir akşamdır... Sıradışı insanlar, daima SIRADAN İNSANLARIN ŞİDDETLİ MUHALEFETİYLE KARŞILAŞIR...''

''-Buluşlarınız insanlığın yok edilmesinde kullanıldı...''

''-İsrail bana başbakanlık teklif etti... Rusya önemli mevkiler teklif etti... Neden gitmedim...? Sorunlar, onları yaratanların mantığı ile çözülemez... '' ÖN YARGILARI YOK ETMEK, ATOM ÇEKİRDEĞİNİ PARÇALAMAKTAN ZORDUR...''

''..............'' (Düşüncemi okudu)

''-Buzdolapları icad edildiğinde gaz kaçağından binlerce insan uyurken öldü... Ben bunu da önledim..''

''-ABD'yi pek sevmezdiniz... Neden buradasınız....?''

Dahi, sert bir bakış attı... Saçları daha da dikleşti... Wiskhi'den fon dip yaparak... Kocaman dilini sallayarak...

''-Bak bu sorunu beğenmedim... Birinci neden: Beynim neredeyse ben oradayım... İkinci neden: Beyin tahliline en çok ihtiyaç duyulan ülke burası... Anladın mı arkadaş... Kih... kiihh... Ayrıca en güzel sevgili sarışınlar da burada...!!''

''-Sarışınlara olan ilginiz, beyniniz alınınca oldu sanırım... Önceleri elinizden epey esmer geçmişti... Kih kiiih...''

Dahi ayağa kalktı... Ben de kalktım... Baktım ki yorulmaya başlamıştı... Belki de gider kavanozdaki beynini çıkarır kedilere atabilirdi... ABD'nin beyin tahlilini geciktirmeden müsaade istedim...

''-Dur sana bir hediye vereyim bunu ülkenin idarecilerine götür... Suya karıştırıp içsinler...'' Bir küçük şişe...

Üzerinde şunlar yazılıydı...''Hafıza ve zeka geliştirir...''

Ben de bir küçük paket Çorum Leblebisi hediye ettim. Whiski'nin yanında gider diye... Ellerinden hararetle öpüp ayrılırken, Einsteyn arkadan sesleniyordu:

''-Aaaahhh... Atatürk Ah...N eredesin...? ''

Uçağımla sabaha karşı Beyaz Saray'ın üzerinden geçerken hemen bir pike yapıp sarayın çatısını yalayarak öyle bir gaz vermiştim ki Bush o günden bu güne, ''sıçan yakalayamaz ''olmuştu.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..