Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '14

 
Kategori
Öykü
 

''Kaybolursa umutların eğer Nil gün gecelerde''

''Kaybolursa umutların eğer Nil gün gecelerde''
 

internetten alıntı...


 

‘’Bulursun belki sevgiyi, sehersiz yellerde!’’

‘’Ört perdeleri, girmesin Ay Işığı gönlüne!’’

‘’Kaç her şeyden kaç, kaç kaçabildiğince!’’

 

Uzun bacaklarını süsleyen, altı kırmızı tabanlı siyah ayakkabılarının yüksek ökçelerini, bar sandalyesinin helezonlu demir ayaklarına gelişi güzel takmıştı. Ha düştü, ha düşecek gibi eğreti oturuyordu, o küçücük deri halkanın üstünde. Düşmüş omuzlarını bir gayretle düzeltmeye çalıştı. Ayna gibiydi barın bankosu.  Sırsız... Bir uçsuz bucaksız denizin görüntüsüne bakıyor, bir ayna yaptığı bankoda kendi aksini seyrediyordu.

Akşama doğru gelmişti şehre yenice. Ayağının tozuyla, barında derin düşüncelere daldığı otele yerleşmişti. Üstündeki giysileri bir çırpıda değiştirmiş. Bir iki lokma ile açlığını bastırıp, gün batımının eşsiz güzelliğini kaçırmamak için en üst kattaki bara çıkmıştı. Kızıl kıpkızıl bir akşam vakti, Güneş uçuşan martılara nazire yapar misali süzüle süzüle kankızıla boyadığı denize dalıyordu.

Nil gün gibiydi artık gökyüzü alabildiğine.

Ay ışığı, denizin üzerinde yakamozlar ile dans ederken,yanıp yanıp sönerlerken, büyülerken tüm güzellikleri ile insanı, ‘’O’’ ümitlerini topluyordu hınzırca göz kırpan yıldızlardan tek tek.

Bir eli şakağında, belki de düşüncelerine bilinçsizce eşlik ederken, diğer eliyle şarap kadehinin üstündeki buğuda, zarif parmaklarıyla halkalar çiziyordu.

Ilgıt ılgıt esen rüzgâra inat, rüzgârın estiği yöne doğru savurdu uzun kuzguni saçlarını. Gecenin karasına daldı yine. Bir gitti yıllar öncesine, bir geldi bugüne. Neler neler yaşamıştı. Acıyla buruldu yüzü.

‘’Biliyorum… Şimdi, sen de gökyüzündeki yıldızlardan ümit topluyorsun sessizce!’’

‘’Kadehinin çeperlerine çarparak yalpalayan buz zerrecikleri, benim gözyaşlarım aslında!’’

‘’Her yudumunda beni içiyorsun! Acımı, hasretimi, hüsranımı!’’

‘’Aynı anda, aynı gökyüzünde teselli arıyoruz birlikte! Belki yıldız kümelerinde, belki Samanyolu’nun izlerinde, belki bir şiirin sızılı dizelerinde, belki de bir şarkının içli ezgilerinde…’’

‘’Kaderimdin!’’

‘’Seni, senden çok sevmiştim!’’

‘’Her şey yalan olsa bile, tek gerçeğimdin!’’

‘’Gönül penceresinin kırık dökük kulbuna, bir de sen vurdun insafsızca, hem de biteviye, hem de acımasızca!’’

Hep kaçmak, uzaklaşmak duygusuyla yaşıyordu genç kadın… Çocukluğunda da, erişkinliğinde de kaçamamıştı kaderinin cilvesinden. Şehrin ışıkları mücevher kümesi gibi yanıp yanıp sönerken, yansırken denizin üstüne; ‘’O’’ sakin bir liman aramıştı yalnızlığına… Kaçıp sığınabileceği bir liman. Sessiz ve sakin.

Usulca indi bar taburesinin üstünden. Minik çantasını kolunun altına sıkıştırıp, son bir kez daha baktı gökyüzüne… Avuçlarına damlayan yaşları tuttu sımsıkıca sına. Uzaklardan bir ezgi çalınıyordu kulaklarına…

‘’Yine yağmurlar yağıyor duygularıma’’

 

Ay Şen...

http://www.youtube.com/watch?v=QPmzg5SkxRY

 

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..