- Kategori
- Basın Yayın / Medya
“ Köşeli'' Yazılar ve “Gerçek'' Habercilik.
Neden çoğu haber hep son dakika anonsu ile verilir ?
Okuyanların zevkten dört köşe olduğu, yıllar sonra okunduğunda da gerçekliğini yitirmeyecek olan, bazı kişilerce her tarafa çekilen yuvarlak yazılar yerine gerçekleri tarafsız bir şekilde, duygusal değil objektif olarak ifade eden “köşeli yazıları” okumayı ve yazmayı tercih ederim.
TV.haber programları ve özellikle “internet gazeteleri “canlı yayın ile, olayları anında iletirken “sosyal medyanın doğru okunması” için, gereken önem ve hassasiyeti de göstermek zorundadır. Aksi takdirde kamu oyunu bilerek veya bilmeyerek yanıltabilirler, kitleleri yönlendirebilirler. İnternet sitelerinden propaganda ve şantaj yapabilirler. Ancak bunun da bir sorumluluğu olmalıdır.
” Tıklanma veya izlenme rekoru” uğruna yalan-yanlış, asparagas haberler içeren, okuyucu veya izleyicileri yanıltan –bir yemek uğruna hazırlanan - uyduruk yazı veya çarpıtılmış haberleri insanlar fark etmektedir. Oysa yansız ve doğru yazıları okuyanlar ile güvenilir ve gerçekleri gösteren programları izleyenlerin beğenilerini “Helal olsun. İşte habercilik bu !” diyerek söylemelerini hep duymak istemişimdir. Köşe yazarları ve program yapımcılarından da bu beklenmektedir. Okurlar ve izleyiciler zaten bu beğenilerini bazen de eleştirilerini yazdıkları “yorum”larında açıkça belirtmektedir.
Paylaşıldıkça değerinin arttığı, doğruluğundan bir şey kaybetmeyen, eğitici özelliği de olan köşeli yazıları yazılı ve sanal basında (internet haber sitelerinde) sonuna kadar okunuyorsa değerlidir. Aynı şekildeTV. izleyicilerin de sıkılmadan, kumanda elde kanal değiştirmeden TV. programlarını zevkle izlemesi o yayının başarılı olduğunun göstergesidir.
Bu tür hizmet veren yazılı ve sanal basının sayılarının çok az olduğunu düşünüyorum. Ne dersiniz? Oysa gittikçe yaygınlaşan blog yazarlarının sayfalarında, twitter, facebook ve benzeri “sosyal paylaşım sitelerinde” kişiler duygu ve düşüncelerini rahatça ifade ederek, paylaşım habercilik ile “sosyal medya” yı kullanmakta ve kamu oyunu canlı tutabilmektedir. Milyonlara hitap eden bu ortamdaki habercilik gün geçtikçe artmaktadır. Haber ve yazıların doğruluğuna ve inandırıcılığına gelince, işte o zaman mantık süzgecini kullanarak “medyayı doğru okumak” gerekir. Bu da “medya okur-yazarlığını iyi bilmek” ile olur.
Nedir “köşeli” veya “dört köşe yazı”lar ? Bence “Tavla zarı” gibi –oturaklı- yazılardır. Gerçekleri gösteren, doğru bilgi içeren, yıllar geçse de aynı zevkle okunan akıl süzgecinden geçirilmiş, “dinlendirilmiş demli çay gibi,”olan yazılardır. Söylenmek istenenin açıkça belirtildiği, yuvarlak, her tarafa çekilebilen anlamda ifadelerin olmadığı yazılardır.
Çala-kalem yazılan, anlık duyguları ifade eden, güncelliğini çok kısa süren, belli bir konu üzerinde sadece belli bir kesimi ilgilendiren, bir - iki paragraflık yazıları “köşeli” diye tanımlamamız uygun olmaz. Köşeli yazı, “adam gibi adam” ifadesiyle aynıdır. Aynı şekilde TV.lerde saatler süren “reklam arası” haber veya dizi yayınlanması, izleyicilerin önemsenmediğinin ve ciddi program yapımcılığının olmadığının bir göstergesidir. Nasılsa izleniyor mantığı ile bu işler yürümez.
Nasıl eğitim üzerine yazılan yazıların – yazarın görüş ve düşüncelerinin yanı sıra - kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelgelere dayandırılması gerekirse; tarihî yazıların da belge ve dokümanlarla desteklenmesi ve arşiv çalışması yapılarak, kaleme alınması gerekir. Büyük önderimiz Atatürk’ün her sayfası gerçekleri belirten büyük eseri “Nutuk” da olduğu gibi.
Köşe yazılarında elbette yazar, kendi görüş ve düşüncelerini de belirtecektir. Ancak, yazısının “dört köşe” olması için, ikna edici olduğu kadar, gerçekleri de – yalın, doğru ve doğal - olarak ifade eden bir yazı olması gerekir. Yazının dört köşe olup olmadığını da elbette okurları değerlendirecektir.
Ayrıca bir yazının “dört köşe” olması, içeriğinin olduğu kadar imlâsından, dilbilgisine uyumluluğu, akıcı ve sade bir dilinin olmasından, okuyanların kolayca anlamasına, sürekli ve çok sayıda okuyucuya hitap etmesine bağlıdır.
Bir yazı veya haberin tıklanma sayısı, o haber veya yazının gerçekten sonuna kadar okunduğunu göstermez. Sadece ilgi çeken bir başlık, resim veya birilerine sataşma bile tıklanma sayısını artırabilir. Bu nedenle magazin türü haberlerin fazla okunduğu izlenimi ortaya çıkmaktadır.
Aynı şeyi genel olarak, “TV. haberleri” için de söyleyebiliriz. Yapımcılar, izlenme rekoru kırılsın diye saçma–sapan, sinir bozucu, gırtlak patlatan, “az sonra” sloganı ile tekrar tekrar gösterilen bıktırıcı görüntülerle, eskiden sabırsızlıkla beklediğimiz, arar olduğumuz “ajans” dediğimiz “oturaklı ve ciddi” “Ana Haber Bültenleri”ni ne yazık ki “Magazin Programında Haberler” haline getirmektedirler. Dört- dörtlük haber bültenlerini benim gibi sizler de özlediniz mi bilmiyorum?
Çoğu televizyon kanallarındaki birbirinin kopyası bıktırıcı, aile içi iletişimi ve sohbeti kesen ve yok eden “TV. dizileri” ve “evlilik programları” için de aynı şeyi söylemek mümkün. Dedikodudan başka bir şey üretmiyorlar. Eskiden dönüp-dolaşıp aynı şeyleri günlerce tekrarlayan, “sabun köpüğü” dediğimiz, topluma yararı olmayan, pembe “Brezilya” dizileri vardı. Bizimkiler onları aratmaz oldu.
Sabah-akşam yapılan, “rezaletin bini bir para” olan evlilik programlarında, izlenme rekoru kıracaklarını düşünen yapımcılar, “özel servislerle” evlerinden alıp, ceplerine de harçlıklarını koydukları, sabah başka, öğleden sonraları başka kanallarda boy gösteren “stüdyo figüranlarıyla”, saatlerce izleyenleri kandırdıklarını sanmaktadırlar. Bugünlerde hemen hemen her kanalda yapılan bu tür programların ipin ucunu kaçırdıklarını düşünüyorum. Bir çeki-düzen verilmesi yerinde olacaktır.
Zevkten “dört köşe” olup izleyebileceğimiz televizyon programlarını ve bir solukta okuyacağımız “köşeli yazıları” ve ”gerçek haberleri” de dört gözle bekliyoruz.
Bu yazımı haberciler ve köşe yazarları için “köşeli yazı” olarak yazmaya gayret ettim. Umarım olmuştur.
Sevgiyle kalın. Saygılarımla.
Ali İhsan ÖZÇAKIR
MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)
e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com