Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

''Nalına da mıhına da 76''

''Nalına da mıhına da 76''
 

‘’Dikkat evde çoluk çocuk var.’’

Güne nasıl kötü başlanabilir sizce? Birincisi dışarıda hava kasvetlidir. İkincisi geceden bir haber kanalında konuşmacılara takılmışsınızdır. Bir tarafta paralel yapıya size inandırmak isteyenler, karşı tarafta paralel yapıya gülüp geçenlerin adam sende tutumları. Nihayetinde kalkarsın televizyonun başından ve dersin ki,

-Tamam, da abi, bu ayakkabı kutuları, bu milyon dolarlar, bu vakıf işleri, bu havuzda toplanan paralar, bu sahibi bilinmeyen ve isimleri saklanan tv-gazete sahipleri? Bunlar neyin nesi, hani?

Gökyüzüne ampul gibi asılır senin sadece kendine sorabildiğin bu sorular. Birden aklına telefon kayıtları gelir, hani ortalıkta dolanıp duran.

- E, bunlarda mı yalan dolan; bunlarda mı hacı hoca işi?

Karanlıkta gökyüzüne astığın lamba ışık saçmadığı için nereye astığını da unutursun. İşte o düşüncelerle yattığın içinde nasıl kalkacağın aslında bellidir. Kahvaltını yaparsın, spor kanallarında gezinirsin biraz. Sonra katil arayan programı seyredersin biraz, sıkılırsın iyice. Bir kahve içip şu mahmurluğu atayım dersin. Buğusu tüten Türk kahveni içerken haber kanallarında gezersin. Birinci kanalda Sevgili Başbakanımız, ikinci kanalda yine Başbakanımız, diğer kanallarda da Sayın Başbakanımız. Sonra aklına bütün televizyon kanalları acaba işgal altında mı diye sorarsın. Cevabı belli sorulara verdiğin cevapları kimse duymaz.

Bakalım ne söyleyecek derken, yavaşca da yudumlarsın kahveni. Ama Başbakanımızın bir sözüyle kahve ağzınıza dolar, ağzınız yanar. Ne demiştir de kahve boğanızınızda kalmıştır derseniz?

-‘’Bu Bahçeli var ya, Bahçeli… Aile nedir bilmez, çocuk ne demektir anlamaz’’

Ananı da alda git, benim başörtülü bacımı taciz ettiler, camide bira içtiler, gavat, söylemlerinden en ağırı budur. Eminim binlerce evli ama çocuk sahibi olamayan vatandaşlarımızın gönül kırgınlığını tarif etmek imkânsızdır. Hatta ağlayan vatandaşlarımızın olduğunu bile duydum. Çocuk sahibi olmak çok güzeldir. İlk önce Allahın bir lutfudur. Bir aşkın eseridir. Ama bazen olmaz işte. Sağlık sebeplerinden olmaz, ne bileyim sevdiğin kızı ya da adamı başka biri almıştır da evlenmek istemezsin. Bu da tertemiz bir aşktır. Gönül kapanmıştır içine. Bazen de doktor doktor gezersin yine olmaz. Olamazsın Ana, olamazsın Baba. Nasip değildir dersin içine atarsın. Ama bu diğer Aileleri anlamanı hatta ve hatta çocuklara bakış açını asla değiştirmez. Bizler öyle bir nesildik ki, komşumuzun kızını namus belleyip büyüdük. Komşumuzun bizden büyük oğlunu ağabey, küçük kızını bacım bildik ve öyle büyüdük. Biz böyle büyürken…

Benden size dost, arkadaş, gardaş tavsiyesi. Otuz beş gün çocuklarınızı televizyon başına getirmeyin ve izletmeyin. Dediğimi yabana atmayın…

‘’Melih Gökçek’’

İzleyenler hemen hatırlar, bir televizyon kanalında Sayın Gökçek’e bazı sorular soruluyor. Aklımda kalanlardan bazıları şöyle, çatısında uçak olan bir otel vaad etmiştiniz geçen seçimde ama oteli yapmadınız Melih Bey. Cevap çok manidar, biz otelin yerini ayırdık; isteyen muteahhit gidip o arsaya yapabilir. Ama Sayın Gökçek bu vaadlerle oy toplamıştınız seçmenlerden. Otelide mi ben yapayım? 333 metre yüksekliğinde bina yapacağım demiştiniz Sayın Gökçek, peki buna ne diyeceksiniz? Onun da yeri hazır, isteyen muteahhit yapabilir. Ama Sayın Gökçek, muteahhitler yapacak demediniz bunlarla oy isterken. Ben Belediye Başkanıyım, muteahhit değil…

Eh Sayın Gökçek, Nallıhan’a çıkarma yaptı. Ben böyle seçim propangadalarına karşı olduğum için gitmedim. Beni bilenler bilir, gitmem de zaten. Kimi 20 otobüs dedi, kimi 30 otobüs. Kaba bir hesap yaptım. Bir otobüs 40 kişi çarp 20 ile, ne etti gacim? 800 kişi etti değil mi? Şimdi sen o otobüslerden yüzde 3,5 alıp Mhp den alıp Bdp ye ver. Seçimi kim kazanacak kamuoyu yoklamaları ile belli oldu zaten. Otobüsten inenlerin hemen camiyi sormaları ise başka bir güzelliğimiz. Abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan olsun, değil mi?

Benden size tavsiye canım kardeşlerim. Bu saatten sonra hiçbir seçim anketine aldanıp ta kendinizce hesaplar yapmayın. Maazallah birileri bir partiden 20 alır öbürküne 30 koyar, senin hesaplar sana şaşar. Eğer Nallıhan'da yaşayıp kime oy vereceğini, toplama insanlarla, sokaklarda bangır bangır bağıran minübüslerin sesleriyle, dağlara asılan bayraklarla, direklere yapıştırılan resimlerle yapacaksan; zaten seçimi sen kaybettin canım kardeşim…

‘’Hani aklında olsun’’

Oy verirken kendine bazı sorular sor canım kardeşim. Yurt dışından turistler gelir. Denizinde yüzer, dağlarında geyiklerini zevk için bedeli karşılığında vurur, jet sikilerle dalgalarında hava atar, pazarda sana sorar? Where iz Ankara road der ya? Sen de üç buçuk ingilizceyle ‘’hir hir Angara yolu’’ dersin ya hani. Ölünceye kadar bu kafayı çalıştırmazsak eğer hep bunları yaşar gideriz. Bir kerecik de hani benim hatırıma olsun kendine şu soruyu sor. ‘’Ben neden çakılı kaldım hep bu topraklara, benim başka ülkelere gitme hakkım hiç olmayacak mı?’’. Canım kardeşim, İstanbul’u dizi filmlerde görüp kendini avutan canım kardeşim. Hala anlamadın değil mi mevzuyu. Bırak birilerinin kılıcını sallamayı artık, bir kerede kendin için savur şu kılıcını…

Yazının sonuna geldik sevgili hemşerilerim. Kalın sağlıcakla…

Mehmet ÖZCAN

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..