"30 Mart seçim sonucu Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı vizesi vermedi"

"30 Mart Seçim sonucu Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı vizesi vermedi"

Bugünden itibaren sizlerle birlikte Cumhurbaşkanlığı Seçimi olası sonuçları, aday profilleri ve olası seçmen tercihleri üzerinde 'havuz fırtınası' değil 'beyin fırtınası' yapacağız.

Düşünce yapımı dinlendirmek amacı ile sizlerden iki hafta uzak kaldığım süreçte bol bol okudum ve kendimi dinleme fırsatı yakaladım.

Şimdi 30 Mart Yerel Seçim sonuçları ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi  üzerine 'projeksiyon' yapabilmek için bilimsel ilke olarak 'elma ile armut' değil 'elma ile elma' karşılaştırılmalıdır.

O halde Cumhurbaşkanlığı ile 30 Mart Seçim sonuçlarını karşılaştırabilmek; il genel meclisi ve büyükşehir belediye meclisi için kullanılan oylar 'parametre' (gösterge) olarak alınmalıdır.

İlk kez halkın oyları ile seçilecek adayların arasında Cumhur'un başı olacak en güçlü aday Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Ama kim olursa olsun, ilk turda Cumhurbaşkanı seçilebilmek için geçerli oyların salt çoğunluğunu yani % 51'ini alması gerekiyor.

Eğer % 51 sağlanamazsa; ikinci tur ilk oylamaya en çok oy alan iki aday katılacak, geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhur'un başı seçilecektir.

30 Mart'ta kullanılan il genel meclisi ve büyükşehir belediye meclisi toplam oy sayısı baz alınacak olursa; Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanması için Başbakan Erdoğan'ın en az 22.280.370 seçmenin oyuna gereksinimi vardır.

AK Partinin aldığı 19.455.000 oy sayısıyla Başbakan Erdoğan Cumhur'un başına geçemiyor. Toplam 43.687.000 olan geçerli oy sayısının  ancak % 45.5'i AK Parti'nin oylarını oluşturmaktadır.

Başbakan Erdoğan'ın çok büyük ve özel umutlar bağladığı yurt dışında kayıtlı bulunan 2.568.979 seçmenin oylarını da aldığını varsayalım; toplam   22.023.979 oy sayısı Cumhur'un başı seçilmeye yetmiyor.

Toplumun tüm katmanları tarafından benimsenen 'ortak,' 'tek' bir aday adı  deklare edilirse ikinci tur başa baş bir yarış olur.

12 yıl boyunca Millet'ın sinesinden  çıkmış TSK dağıtılmış, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün gençliğe teslim ettiği Üniversiteleri susturulmuş, Emniyet Güçleri, Devlet Kurumları, MIT 'Paralel Devlet'ten' olanlar, olmayanlar diye kamplara ayrılmış, medya hasım sayılmış, 'Kuvvetler ayrılığını 'Yürütmeye' engel görmüş,' 'hukukun üstünlüğü' ilkesini inkar etmiş, laiklikten ödün vermiş, sadece kendine ve yandaşlarına demokrat olanların Cumhur'un başı seçilebilme olasılığı ancak 'güç birliği' içinde yok edilebilir.

TBMM'nde  AK Parti dışındaki tüm partiler öncelikleCumhurbaşkanı adayının karakteristikleri ve ortak özellikleri etrafında 'konsensüs' sağlamalıdır.

T.C. Devleti'nin  Cumhurbaşkanı adayı öncelikle 'devlet adamı' vasfını taşıyan, 'üniter devlet' yapısını savunan,'Misak-i Milli'ye' sadık, ATATÜRK İlke ve İnkılapları'na bağlı, demokrat, laik, hukukun üstünlüğü ilkesinden yana, milliyetçi, yurtsever, Uluslararası Evrensel Bildirgesi'ne sözde değil; özde uyum sağlayan, inanç, vicdan  ve fikir özgürlükçüsü, dini inancı kendine, çevre dostu, hür teşebbüsü savunan, lider  kişiliğe sahip bir insan olarak tanımlanabilir.

Acaba kimler aday olabilir?

10.05.2014, İzmir,Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.