Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

“Anayasa” konusunda acelecilik niye! Ya Sabır … Ya Sabır… Ya Sabır.. -1-

“Anayasa” konusunda acelecilik niye! Ya Sabır … Ya Sabır… Ya Sabır.. -1-
 

Gün  7 Kasım 1982.  1980 askeri harekatının ardından yaşananlar ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önüne gelen sandık. 1980 öncesi vesandığa kadar olan kısıma burada değinmeyeceğim. Çünkü ayrı olarak işlenmesi gerekiyor. Bugünlerde “Anayasa” konusu nedense en öncelikli konumuz oluverdi. Hayretler içinde izliyorum. Konuyu her düşündüğümde Allah(c.c) ım, Allah(c.c)ım diyerek  bir an için mahşeri düşünüyorum ve verilecek hesaplar konusunda tüylerim ürperiyor. 7 Kasım 1982 ve bugün. Bugünü değerlendirmeden önce bence 7 Kasım 1982 gününü değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

7 Kasım 1982. Sandığın geldiği gün.  12 Eylül 1980 sabahı ve kardeş kardeşi vuruşunun bıçak gibi kesildiği gün ve işkence veya zulüm boyutu   kişiden kişiye değiştiğini ileride ki yıllarda algıladığımız insan onuruna yakışmayan ve insanlık ayıbı olarak gördüğümüz olaylar zincirleri. Bunun sonrası gelen 7 Kasım sabahı.  7 Kasım 1982 benim için önemli  bir gün. Neden mi  dersiniz. Benim demokrasi için verdiğim ilk oy.  O zamanlar basın ve medya bugünkü konumunda değil. Hürriyet gazetesinde çıkan ufacık yazılarla yazılmış “1982 Anayasası” nı okumuş ve kararımı vermiştim. Oyumun rengi netti ve  onurlu bir insan olarak kararımın arkasında olmalıydım. Oyumun rengi turuncu değil Mavi idi ve anlamı “HAYIR” idi.  Annemle beraber sandığa gittik. Onun rengi tam tersiydi. Bana göre nedeni ise bu gün bile tebessüm etmeme neden oluyor ve üzülüyorum.  Oy kullanma yerine girdim.  Hayır oyunu zarfa koydum.nAdeta dış kısmından sırıtıyordu. Bir an gerildim. Tersi  olan Evet oyunu koydum aynı renkti ve belli olmuyordu. Gerginliğim bir an tekrar arttı. Fakat ben doğrumu yapmalıydım yoksa  hayatım boyunca kendimi af edemezdim. İnsanların haklarını oyluyordum. Mavi Hayır oyunu tekrar zarfın içine  koydum ve oy verme yerinden sandığa doğru gittim. Avucumun içinde belli olan oyu saklamaya çalışsam da renk sırıtıyordu.  Oyumu kullandım. Gergindim, fakat vicdanen çok rahattım. 20 Kasım 1982 tarihli 17874 sayılı resmi gazetede  Yüksek Seçim Kurulu kararı yayınlanmış. Katılım oranı %91,27, Katılan insanların kullandığı geçerli kabul oyu oranı % 91,37 idi. İyimser bir tahmin ile  katılmayanların hepsi hayırcı ve geçersiz oy verenleri ve hayır verenleri bir yerde topladığımızda oran,verilmesi gereken oyların % 83 ü Evet olarak verilmişti. Yaklaşık %17 hayır,geçersiz ve katılmayanların oranıydı. Direkt sandığa gidip hayır oyu verenler ise 1.626.431 kişi idi. Kısaca  oy kullanması gereken insanların 20 kişide 1,6 kişisi gidip oyunu “Hayır” olarak kullanmıştır.  Yaklaşık  2o kişinin 18'i ise paşa paşa gidip evet oyunu vermiştir. Gerçek bu. Rahman ve  Rahim olan Allah (c.c) huzuruna gerçeklerden biri bu olarak çıkacağız.

Şimdi gelelim bu gerçek çerçevesinde olaylara bakmaya. Yıllar sonra insanlarla, arkadaşlarla konuştuğumuzda nadirde olsa “Hayır” oyu veren insanlarla da  görüşme imkanı buldum. Hepsinin ifadesi benzerdi. Oyun rengi herkesi benim gibi tedirgin etmişti, fakat asla oy kullanmadan önce veya sonrasında hiç bir baskı olmamıştı.  Şimdi çıkıp “baskı vardı” diyenlere şaşıyorum. Bizlere yoktu da onlara mı vardı. Ayrıce Kenan Evren in yurt gezilernde meydanlarda binlerce insan vardı. Herhalde binlerce insan sasker veya silah zoruyla getirilmedi. Kuldan utanmayalım ,ama Allah(c.c) dan korkalım. Şayet bu ifadelerin, benim veya baskı vardı diyen insanların ifadelerinde şayet yalan var ise  Mahşer de acaba hesabına hazır mıyız.  Ben hazırım. Allah(c.c) şahidimdir ki yalanım yok ve bu hesaba hazırım. Gerçeğin bir noktası da budur.

Gelelim gerçeğin bir başka yönüne. O seçimde 20 yaş olayı vardı. Bugün,  o gün oy kullanabilen en genç insanlar  yaklaşık 49 yaşındadır. Nerede ise 50 ye merdiven dayamıştır.  Nüfusa baktığımızda 1980 sayımında 44 milyon,  1985 sayımında 50 milyon insan mevcut.  1982 yılında da  yaklaşık 47-48 milyon arası bir nüfus mevcut.  Yaklaşık 27 milyon insan 20 yaşından ufaktır.  Bugün sandığa gidip “Hayır” oyu verenlerin bir kısmı taktir edersiniz ki Allah(c.c) Rahmetine kavuşmuştur.  Bugün ancak yaşayan insanlardan ancak 70 te 1 kişi hayattadır. Asıl gerçekler bunlardadır.  Bugün herkes ahkam kesiyor.   o gün için 13-20 yaş arasını geçiş dönemi kabul edersek bugün 43 yaşının altındaki insanların konuşma hakkı bana göre yok. Ne yaşadılar ki neyin sentezini yapıyorlar. Kurşunlar başlarının üzerinden mi geçti, yoksa yolda yürürken silah sesleri ile mi irkildiler, yolda yürürken yolları kesildi de dövüldüler mi,  bir mahalleden bir mahalleye geçmenin yasak  olduğu günlerimi yaşadılar, genç fidanların ölümlerinin arkasından yakılan ağıtlarla mı kavruldular,  gerek sağı, gerekse solu ile sadece ülkemin güzelliğini isteyen fakat konuşamama gibi bir sıkıntı yüzünden birbirini anlamayan ve bu yüzden  birbirine ters bakan gençliği mi gördüler. Yazarsak destan olur. Onun için asla 43 yaşın altında olup olayları yaşamayanlar ahkam kesip yorum yapmasın. Yaparlarsa bilsinler ki 60-70 arası olan  kuşağının ahını alırlar. Gelelim 1982 anayasına. Derler ki 1982 anayasası “Asker Anayasası”.İyi hoş güzelde. Bu Anayasayı oturup beş adam yazmadı. Yazanlarda hukukçu insanlardı.  Hukuk adamı “Ismarlama Anayasa” yazar mı. Ismarlama yazarsa hukukçu olur mu.  Allah(c.c)  2000 yıllarda  kullarına akıl verdi de 1982 yılında vermedi mi. İnsaf, İnsaf ve bir daha insaf.  O zaman “Galile” dönemini hatırlarız. Galile’nin dediği gibi” Siz istiyorsanız diye dünya dönmüyor diyeyim amma, Dünya dönüyor” sözünü hatırlarız. Akıl dünya var olduğundan beri var ve düşüncesizlik ve nankörlük o günden beri var. Tıpkı Allah (c.c) ın Kur’an-ı Kerim de kullarına Cebrail (a.s) vasıtasıyla  Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) vahiy ettiği gibi “İnsan nankördür”.  İnanıyorum ki insanlar o gün Anayasayı bilerek oylamadı. Bilinçsizce oyladı ve “Evet” çoğunluğu çıktı. Tıpkı bugün olduğu gibi,  eğriyi doğruyu düşünmedi. Anacığımın yaptığı gibi. Peki bu oylamanın sonucunda kabul edilen “1982 Anayasası” ile mağduriyet içinde kalan ve buna bağlı yasalarla cefa çeken insanlar olmuş mudur. Şayet bir tek Allah (c.c) kulu bu konuda mağdur olduysa ki bu söz konusudur. Bu mağduriyetten “Hem bu Anayasanın yazılmasını isteyenler, hem yazanlar ve hemde çoğunlukla bu Anayasaya Evet oyu veren tüm insanlar  ”VEBAL” altında olmaz mı. ” İşte burada Allah(c.c) verdiği aklı kullanma ve ilk emri “İkra” kısacası “OKU” emrine uymayan kullarında hata yok denebilir mi?  İşte burada alınması gereken ders basit bir oyun vebali “Allah(c.c) korusun Mahşer de kul hakkına kadar gitmez mi” İşte artık düşünme zamanı.

Başka bir gerçekte 1980 Askeri darbesinin oluşmasında siyasilerin yetersizliğidir. O dönemde siyaset yapan insanlar hala günümüzde siyaset yapabilmektedirler. O zaman  neden engel olmadınız demek geliyor içimden.  Neden Evet çıktı diye düşündüğümüzde bu eveti verenlerin  çoğu ana ve baba idi. Evlatlarının hayatlarından kaygılıydılar.  Askeri harekat bu kaygılarının yok etmişlerdi. Asıl “Evet” çıkmasının arkasındaki gerçek buydu.Yoksa toplum olarak Anayasadan anladığından değil. Bugün de bir araştırma yapılsa Anayasa konusunda toplumun büyük çoğunluğu sınıfta kalır.Kısacası kral çıplak. Alkışlanıyor. Lakin kral çıplak diyene maalesef  hikayedeki gibi yine anlamsız bir şekilde bakıyorlar.

Bu 1980 li yılların gerçeklerine tekrar bir bakıştı. İkinci bölümde ise günümüzdeki bakış konusunu yazmaya çalışacağım.Saygılar…

 www.selcukefendi.com sayfasında yayınlandı.

 
Toplam blog
: 81
: 1191
Kayıt tarihi
: 13.02.11
 
 

Ben kimim? Ben 55 yaşında hekimlik sanatını icra eden bir kişiyim. Adım Selçuk Şensöz. Bugün için..