Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '10

 
Kategori
Haber
 

“Anlamaya” ihtiyacımız var…

“Anlamaya” ihtiyacımız var…
 

“Âlim” ya da “Ulema” değilim. Çoğu kişide olduğu gibi, bazı konularda ahkâm kesmeye yetecek kadar da bilgiye sahip değilim. Ancak “Aklım” ve “Düşüme yeteneğim”in olduğunu biliyorum.

Her ne kadar “Aklım” ve “Düşüme yeteneğim” yanlış işler yapmama engel olamamış, beni bazen yanıltmış ise de, her zaman “Akıl” ile düşünebilmenin en doğru şey olduğunu düşünürüm, “Akıl ederim” ve “Düşünmeye ve anlamaya” çalışırım.

CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL’ın “Kutlu Doğum Haftası” kutlamaları içinde yaptığı konuşmanın metnini buldum ve dikkatlice okudum.

İşin “Siyasi” boyutunu bir taraf bırakayım. Sayın Genel Başkanın böyle bir toplantıya ”İlk kez” katılmasını filan…

Konuşma içeriğine baktığımızda, altına her aklı başında insanın imzasını atacağı, kalıbını basacağı bir anlatım. İçinde “Güzel” mesajlar var, ben bir cümleyi oradan aldım.

“Kuran, Hazreti Muhammed’in en güzel örnek olduğunu belirtir. Örnek olmak taklit etmek anlamına gelmez. Hazreti Muhammed’in taklit edilmeye değil anlaşılmaya ihtiyacı vardır.”

Bu cümlenin içindeki “…taklit edilmeye değil anlaşılmaya ihtiyacı vardır…” sözü çok önemli.

Birçok şeyin “…anlaşılmaya…”, insanların da hiç kuşkusuz “…anlamaya…” ihtiyaçları olduğu gerçektir.

“Taklit” ettiğinizde “Aslı” gibi olmazsınız, sonuçta adı üstünde ”Taklit”tir. Ancak “Anlayarak” yaşamaya çalışırsanız, “Aslı gibi olmaya” doğru yürürsünüz, hiçbir zaman “Aslı” olmanız olası değildir. Hele “İçsel” değil de “Şeklen” taklit, akılsızlığın belirtisi, en önemli kanıtıdır.

Kuran-ı Kerim’in ilk ayeti (Alak Suresi 1 nci ayet) “Yaratan Rabbinin adı ile oku…” emrinden yola çıkarak “Akılımı” “Düşünme yeteneğimi” ve “Araştırma” gereğini biraya getirip yıllardan beri Kuran ve İslamiyet konusunda “Kendi çapımda” yaptığım araştırmada, özetle şunu gördüm…

Yüce yaratan bizden bütün nitelikleriyle iyi ahlaklı olmamızı, insanları sevmemizi, saygı göstermemizi, muhabbet etmemizi, merhamet etmemizi ve adaletli davranmamızı istemektedir.

Bunları, toplumun huzur ve barış içinde olması için bizden istendiğini, dahası, bu isteklerini insanları birbiri üzerindeki “Hakları” olarak belirlediğin, “Kul hakkı ile Yüce Yaratanın karşına gelmenin” ise fenalığını anlıyorum.

Peygamberimiz; “Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerindeki haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır”(Müslim) diyerek “Kul hakkının” önemini vurgulamıştır.

Yüce yaratan, kendisine karşı “Kulluk” görevindeki hesaplaşmayı, kendisi ile kulu arasına bırakmıştır.

Bakara Suresi 112 nci ayet: “İş onların sandığı gibi değil! Kim güzel davranışlar sergileyerek yüzünü Allah'a teslim ederse, Rabbi katında ödülü vardır onun. Korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar...”

Bugün öyle bir noktaya geldik ki, birbirimizi ”Anlamaya” o kadar çok ihtiyacımız var ki…

Birbirimize karşı saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet ile davranmaya ihtiyacımız var ki…

Yaşadığımız dünyayı cehenneme (Bundan kötü daha nasıl olabilirse) çevirmeyi başardık. İnsanları, dillerine, dinlerine ve etnik kökenlerine göre ayrıştırdık. Ayrıştırmakla da yetinmedik, birbirlerine karşı düşman haline getirdik. Kendimize “Yaşanması zor” bir dünya oluşturduk.

“Anlayamadan” ve “Anlaşamadan” yaşamaya sürüklendik…

Ve…

Bunun “Hesabı” mutlaka bir gün verilecektir birilerine…

“Birileri” olmasa da “Birine” verileceği açık ve nettir.

16 NİSAN 2010

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..