Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

24 Aralık '15

 
Kategori
Siyaset
 

“Antibiyotik Apo”

“Antibiyotik Apo”
 

Son zamanlarda uzamanlar “antibiyotik tedavisinin sürekli kullanılması halinde hiç işe yaramayacağını hatta hiç alerji yapmasa dahi günün birinde öldürücü alerji yapabileceğini” hatırlatıyorlar.


Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi köşe yazısında terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ı, namı diğer “Apo”yu güneydoğuda ki isyan karşısında “antibiyotik” olarak nitelendirmiş.

Bundan da anlaşılıyor ki, buzdolabının dipfrizinde bekletilen Apo yeniden ısıtılarak servise sunulacak. Böylece tam tükenme noktasına getirilmiş, diz çöktürülmüş terör örgütü ile “Çözüm Süreci” yeniden başlatılacak. Bunu görmek için, bunu anlamak için bir kısım basına bakmak yeterlidir.

Çünkü bu bir kısım medyaya ait gazete ve televizyon kanallarında “Öcalan” yeniden kurtarıcı olarak gösterilmekte ve uzlaşılacak tek adam olarak görülmektedir. Malum basında halkı bu gelişmeye hazırlamaktadır.

AKP’li bir milletvekili, “Özerklikte, özyönetimde görüşülür, tartışılır ama yöntemi bu değildir” diyerek“Çözüm Sürecinin” yeniden başlayacağının sinyalini vermiş oldu.

Böylesine ciddi bir konuda bir milletvekilinin genel başkanına konuşmadan, izin almadan konuşması elbette ki düşünülemez.

Bunun arkasından Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, “Öcalan’ın birkaç ay içinde antibiyotik gibi devreye gireceğini” söyledi. 

Yazısının devamında, “Öcalan’ın devreye girmesi antibiyotik tedavisi gibi. Antibiyotik tedavisine zamanında başlanılıp, saati geçirilmeden düzenli olarak alınırsa etkili olur.” Diyerek Apo’nun ne kadar “muhterem (!), ne kadar sorun çözücü(!)”  birisi olduğunu gündeme taşımış oldu.

Yeniden “kurtar bizi Apo” filmi gösterime girmiş olacak.

 Öte yandan “Çözüm Süreci” için yine İmralı’yı adres gösteren isimlerden birisi de AKP Milletvekili Orhan Miroğlu idi.

 AKP’li vekil Orhan Miroğlu’da Star gazetesindeki yazısında,   Güneydoğu’daki çatışmalardan HDP ve PKK’yı sorumlu tutarak şöyle yazdı:

“Kurduğu örgüt, yönettiği siyasi legal partiyle beraber, yerel vasfını, giderek kaybediyor. Öcalan’ın kapısı çalınacak da Öcalan bir mucize yaratacak değil elbette. Çok temkinli davranacağını tahmin etmek zor değil. PKK’nın onu dinlemeyebileceği de güçlü bir ihtimal olarak ileri sürülebilir. Ama bütün bunlar, Öcalan’ın suskun kalmasını gerektirmiyor. Ve Öcalan, konuşursa bu defa sözünü belki de PKK’ya değil, daha çok PKK/HDP’yi genel olarak olumlayan ama ‘hendek siyasetine’ de karşı çıkan halk kesimlerine söyleyecektir.”

“Antibiyortik tedavisi”ile ilgili bir hatırlatma yapmakta yarar var sanırım.

Son zamanlarda uzamanlar “antibiyotik tedavisinin sürekli kullanılması halinde hiç işe yaramayacağını hatta hiç alerji yapmasa dahi günün birinde öldürücü alerji yapabileceğini” hatırlatıyorlar.

Güneydoğuda terör örgütüne karşı kararlı bir mücadele sürdürülmektedir. Güvenlik güçlerimiz zor şartlar altında da olsa canları pahasına, şehitler vererek, HDP Genel Başkanı Demirtaş’ın acındırarak (!) ifade ettiği terör örgütünün kullandığı, tonlarca el yapımı patlayıcılar, kanasalar, keleşler, havan topları, doçkalar, uçaksavarlar, mayınlar gibi  “hafif silahlara(!)” karşı canlarını ortaya koyarak terörün kökünü kazımak üzereler.

40 yıllık terörle mücadelede ne zaman ki terörün kökü kazınacak olsa, bir yerlerden “ciyak ciyak” bağırma sesleri yükselmekte, “barıştan” söz edildikçe ve ABD buyurduğunda yarı canlı bırakılan yılanın yaşamasına müsaade edildiği görülmektedir.

Birileri Demirtaş’a şunları hatırlatmalıdır ki; Dünyada hiçbir devlet, vatanının bir parçasının silah zoruyla işgal edilmesine izin vermez.

Hiçbir devlet terör örgütü kan akıtmasın diye “al sana özerklik” demez. Söz konusu Türkiye ise zaten hiç kimse cesaret edemez. Bu ülkede Kürtü Türk’ten, Türkü Kürt’ten kimse ayıramaz. Her şehir bu insanların varlığı ile nefes almaktadır. Cumhuriyetimiz bu insanları bedenle ruh gibi bütünleştirmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti “eşkıya ile masaya oturmaz.” Ancak, eşkıya silah bırakırsa ve devletten af dilerse devlet yasal çerçevede gereğini yapar. Silah zoruyla devlete dayatma yapılamaz.

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

Ali Galip AKYILDIRIM

Eğitimci/Yazar

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..