'Atatürk Milliyetçiliği'ni tarihe gömerken İktidar'ın hedefi nedir?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yurt Dışındaki Türk Bilim İnsanları 2. Kurultayı’nda ’demokrasi’ hakkında vurguladığı görüşlerine katılmamak elde değildir.

“Elindeki silah gücüne güvenen demokrasi inşa edemez. medyaya güvenen demokrasi inşa edemez, arkasındakilere güvenip sesini çok çıkaran demokrasi inşa edemez.”

Ancak 3. Dönem AKP İktidarı 11. yılını sürerken Başbakan Erdoğan sözlerinin aksine eylemde bulunuyordu.

Başta güven duyduğu ’Güvenlik Güçleri,’‘yargı’ve ‘üniversiteleriyle’ medyayı da arkasına alan Başbakan Erdoğan demokratikleşme sürecini sürdürüyor.

‘Öğrenci Andı’nın ilköğretim okullarında kaldırılmasının yanı sıra, özel ortaöğretim okullarında ‘ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’nin kaldırılması öngörülüyor.

MEB Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan yönetmelik taslağında;

- “Özel okulların amaçları arasında, öğrencileri ATATÜRK İnkılap ve İlkeleri’ne ve Anayasada ifadesini bulan ‘ATATÜRK Milliyetçiliği’ne bağlı; Türk Milleti’nin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını seven gençler yetiştirmektir” ifadesi ve

- “ATATÜRK büstü veya maskının konulması, ATATÜRK’ün fotoğrafı, Türk Bayrağı, İstiklal Marşı ve ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’nin uygun biçimde asılmasına” ilişkin hüküm çıkarıldı.

90 yıllık T.C. tarihinde gelmiş geçmiş ‘Cumhuriyet Hükümetleri’ ‘ATATÜRK Milliyetçiliği’ düşüncesiyle, ülkeyi ve milleti milli değerleriyle ekonomik ve sosyal refah düzeyi yüksek bir toplum haline getirme amacı taşımışlardır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefi Cumhuriyet’in 100.Kuruluş yıldönümü olan 2023 yılına kadar ‘Ulus-devlet’ anlayışını tarihe gömüp; çözüm olarak devlet yetkilerinin büyük bölümünün ‘yerel yönetimlere’ devredilmesidir.

1982 T.C. Anayasası’nda ifadesini bulan ‘Milliyetçilik’ düşüncesinin özü ‘Türk milletine has ATATÜRK Milliyetçiliği düşüncesidir.’

Ülkenin %99’u ‘Müslüman’ olmasına karşın, milliyetçi olabilmek için ‘Müslüman olmak şartı’ söz konusu değildir.

Türk Milliyetçiliği’nin Ermenileri, Yahudileri, Rumları, Rusları ve diğer milletleri ‘yok etme projesi’ olmamıştır.   

Başbakan Erdoğan’ın ve ona gönül verenlerin savundukları milliyetçilik anlayışı ise ‘ümmet milliyetçiliği’dir.

‘Ümmet milliyetçiliği’ ‘din’ unsurunun ağır bastığı Arap ve Afrikalı kabilelerde gördüğümüz ‘cemaatçilik’ anlayışına sahip milliyetçilik türüdür.

Kendini ‘Siyasal İslamcı’ olarak tanımlayan ‘ümmet milliyetçileri,’   ‘mütedeyyin’ yurttaşlarımızın dini duygularını istismar ederek ‘sosyal,’ ‘ekonomik,’ ‘siyasal’ ve başka yollardan kendine ‘çıkar’ sağlamaya çalışan ‘din tüccarlarıdır.(baronları)

‘Çözüm sürecinde’gerek Başbakan Erdoğan’ın ‘her türden milliyetçiliği ayaklar altına alan ümmetçi yaklaşımı, gerek Öcalan’ın İslam kardeşliğine vurgu yapmasımasum bir tesadüf müdür?

Yoksa tarafların kendi aralarında ‘ulus-devleti’ tarihin karanlık derinliklerine gömen ‘gizli konsensüs’ müdür?

Bundan böyle ‘ATATÜRK Milliyetçileri’ ile ‘ümmet milliyetçileri’ arasındaki mücadele artarak sürecektir.

20.10.2013, İzmir, Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.