Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '10

 
Kategori
Kitap
 

"BAŞKASINI SEVİYORUM"

"BAŞKASINI SEVİYORUM"
 

“Başkasını seviyorum” dedim.

Elinde her zaman olduğu gibi, akşam yemeğinden sonra getirdiği tatlı tabağı vardı.

Söyler söylemez,”Çok ani oldu” diye düşündüm. Durup dururken ağzımdan çıkan saçma cümlelerden biriydi sanki.

Saçma, ama gerçekti. Saçmaydı ve sırf bu yüzden pat diye söylenmemeliydi.

Ama söylemiştim...

Dün, Remzi Kitabevi’nin yeni çıkanlar rafı önünde Türk Yazarlarına ait kitapları incelerken, önce kitabın adı, sonra hemen altında, tırnak içinde yazılı cümle dikkatimi çekti:

BAŞKASINI SEVİYORUM
(Bu acı gerçeği,” bardağı uzatır mısın” der gibi söylemiştim...)

...

İlginç!

Bir ihanetin itirafıymış gibi duran böyle bir cümleyi söylerken insan nasıl bir ruh halindedir?

Ya karşısındaki?

Ardından, her zaman yaptığım gibi önce arka kapağını, sonra ilk sayfasını okudum…

Kitap ilk satırdaki ilginç replikle başlıyordu...

Yavuz 1980 darbesi sonrasında solcu kimliğinden sıyrılarak, sınıf atlamış ve bir yapım şirketinde yönetici konumuna gelmiş, 40 yaşlarında karizmatik bir adamdır.

Onun deyimiyle "her şeyi yoktur" ama, iyi gelir getiren popüler bir işi, bir evi, yine kendi deyimiyle son model Bi-Em-Dabılyu(BMW) arabası, yabana atılmayacak parasal birikimi, statü sembolü pahalı markalı saatleri, 5 yıllık karısı Hande ve elbette huzurlu bir evliliği (!) vardır.

Her şey yolunda giderken, yapımcılığını üstlendiği popüler bir dizinin başrol oyuncusu Aysel’e aşık olmasıyla hayatı, düzeni karmakarışık olur…

Geri kalan hayatını geçirmek istediği, o taptığı, aşık olduğu kadın, aylar sonra görüştüklerinde ona şok olacağı hangi haberi verecektir?

Ve "başkasını seviyorum" dediğinde karısının hangi davranışı onu darmadağın edecektir?

Halen NTV de haber müdürü olarak görev yapmakta olan Ömer Özgüner’in ilk kitabı, ilk romanı:

“başkasını seviyorum”

Pek çok kadın ve erkeğin kendinden bir şeyler bulacağı bu romanda yazar, daha çok günümüz entelektüel erkeğinin duygu dünyasındaki karmaşık halleri, hayalleri, arzuları ve gerçekleriyle hesaplaşmasını, hayatın merkezine koyduğu kendisini, hayatın merkezine yine kendisinin nasıl sıkıştırdığını anlatırken, hayatın ihanet kanadını sorgulatmış sözcüklere…

Ve sadece kadınların kaderi gibi görünen aldatılmak durumunu erkeklerin de sıklıkla yaşadığına dikkat çekmiş...

Özgüner, sanıldığının aksine erkeklerin de gerçek aşkı aradığına, erkeklerin de kadınlar kadar aşk acısı çektiğine, aşk acısını azaltmanın zorluklarına ve bu yolda düşülen çıkmazlara göndermeler yapmış ve ilişkilerdeki yalanı, riyayı, korku ve güvensizliği, içtenlikle sorgulamış…

Doğrusu ilgiyle, zevkle ve bir solukta okudum...

Eğer günümüz erkeğinin duygu çıkmazları, günümüzdeki kadın erkek ilişkileri, saplantılar, yolunda gidiyormuş gibi görünen evlilikler ve bunlara dair anlatılanlar, yazılanlar sizin de ilginizi çekiyorsa, realist ve de cüretkâr bir dille yazılmış, 237 sayfalık bu roman sanırım sizin de beğeninizi kazanacak...

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..