#bingöldekitecavüzesessizkalma

Basın sessiz, Aileyi koruyan Bakanımız müdahil bakalım ne olacak?

Bingöl’deki tecavüze sessiz kalmak istemiyorum. Türkiye’deki kadın gücünü ve kadınlar için çalışan kadınları da çok iyi biliyorum istemiyorlar sessiz kalmak.

Peki ya hükümet… O sessiz kalmak ister mi? Görmemek, duymamak, unutturmak ister mi?  “Sessiz” kelimesini boş verelim de mevcut sistem, hükümet, iktidar sizce uğraşmak ister mi? Çok ayıp sorular bunlar milyon tane konu var uğraşılacak asla…

2 yıl önce yaşanan, 1 yıldır da delil toplanan bir tecavüz olayından bahsediyoruz. Bingöl’de 16 yaşında bir kız çocuğunun başına gelen olaydan. 5 uzman çavuş tarafından yapıldığı iddia edilen durumda. Durumun vahametini algılayabiliyor musunuz?

Aileyi koruyan bakanımız “Davaya müdahiliz” dedi. Bizler müdahil olamıyoruz. 2 yıl önce yaşanan bu olayın hala delilleri toplanıyor ve soruştumada gizlilik kararı uygulanıyor.

Gizlilik kararının delil toplama aşamasında karartma olmaması sebep gösteriliyor. Ben mi kaçırdım delilleri karartan şu zamana kadar basın mıydı yoksa yargı sistemi miydi?

Bu gizlilik kararı bana Aileyi koruyan bakanımızın bir konuşmasını hatırlattı. Sizce bu sözlerin sebebi iyi niyet mi yoksa eksikliğin örtbas edilmesi mi?

Bakanımızın kadın mağduriyet haberlerinin manşetlere taşınarak büyütüldüğünü, aslında olayların bu denli büyük olmadığını belirterek  "Medya, yapılan bütün çalışmalardan, çok bir negatif haberi manşet yaparak sanki çok büyük şekilde olaylar büyüyormuş gibi bir algıya neden oluyor” demişti.

Medyanın kadın cinayetlerini görünür kılmak adına manşete taşıması mağduru ikinci defa mağdur etmeme hassasiyeti gösterildiği zaman gerekli bir adımdır. Fakat sadece bu ölüm manşetleri yeterli değildir. Eğer bir kadın erkek egemen sistemin mağduru olduğunda ölmeden de manşetten görülüyorsa medya görevini yerine getiriyor demektir.  

Sonuç olarak biz saf dışı bırakılmaya çalışılıyoruz bakalım Türkiye sessiz mi kalacak bu tecavüze de!