Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '10

 
Kategori
Edebiyat
 

"Birebir Şiir" ve Kemal Gündüzalp'in eleştiri ciddiyeti

"Birebir Şiir" ve Kemal Gündüzalp'in eleştiri ciddiyeti
 

Şairin yaşama bakışı, oluşturduğu ses, renk, öz, anlatım tekniği ve biçimle anlamlaşır, derinleşir. Peki bu sesi duyacak, anlamı sezecek, rengi duyumsatacak kim? O da şiir eleştirmeni olabilir ancak. Eleştirmen şiiri yaşamakla yükümlüdür. Her ne değin öznel değer yargıları, duyarlıkları içinde olsa da şiiri nesnel ölçütlerle değerlendirmek sorumluluğundadır.

Eleştiri yazarı, konu edindiği yapıtla ilgili kesin değer yargıları verir. Vardığı sonuçları önemli ve olumlu bulduysa, bu yargılara nereden ve niçin vardığını tanıtlamak zorundadır. Şiir eleştirisi deyince aklımıza ne kadar az isim gelir. Bu, şiirin ne denli saygın, seçkin, emek ve yoğun uğraş isteyen bir sanat olmasından mı kaynaklanıyor dersiniz? Bu zorlu işe soyunanlardan biridir Kemal Gündüzalp. “Yazına şiirle başlamış biriyim. Ancak belli bir noktadan sonra yazılan şiir kadar, şiirin sorunlarıyla da ilgilenmek durumunda kaldım. Açıkçası hiçbir zaman ‘eleştirmen’ olmak gibi bir kaygım olmadı. İki nedenden dolayı: Birincisi, eleştiriyi çok ciddiye aldım. İkincisi, özel yetişme koşullarımdan dolayı bunun için kendimi yeterli görmedim.” (*) diyen Gündüzalp açık yüreklilikle duygu ve düşüncesini sergilese de, yazdıklarıyla bir deneme özelliği içerse de, şiir eleştirisine katkısını yadsımak olanaksız.

Kemal Gündüzalp yazın dünyasında şiirleri ve eleştirel yazılarıyla bilinen bir ad. Adam Sanat, Hürriyet Gösteri, Varlık, Yeni Düşün gibi seçkin yazın dergileri başta olmak üzere “Bugüne dek doksan beş dergide dört yüz elliyi aşkın şiir, yazı ve öykü yayımladı. Roman dışında yazının bütün türlerinde on dokuz ödül aldı.” İlk şiir kitabı Düş Yorumcusu 1992 yılında Promete Yayınlarından çıkmış. Daha sonra Eleştiriye Doğru (Eleştiri 2005), İlkyaz Şakası (öykü 2007), Ötekiler (Öykü 2007), Saklı Sandık (şiir 2009) kitapları okurlarıyla buluşmuş.

Gündüzalp’in bir deneme kitabı diyebileceğimiz “Birebir Şiir” de, yazarın yıllar önce dergilerde çıkmış, kimisi yazılıp yayınlanmamış 12 yazısı bulunuyor. İki bölüme ayırmış kitabını Gündüzalp: Ozanlar ve Kitaplar bölümünde “Kavga ve Sevgi destancısı” olarak betimlediği Nazım’ı anlatıyor Gündüzalp. Gerçek Sanat Dergisi’nin Haziran 1987’de yer almış bu yazısında “Aile yapısı, kökeni, eline geçen olanaklar; isteseydi, birey olarak onu çok rahat yerlere götürebilirdi. O zaman Nâzım Hikmet olmazdı elbette.” saptamasına katılmamak olası mı? Gündüzalp bu bölümde Nazım Hikmet’i 35. Ölüm yıldönümü için yazdığı “Nâzım Hikmet, Bedreddin ve Piraye Üzerine” yle bir kez daha anıyor.

Bu bölümün ilginç yazılarından biri Ahmet Erhan’ın “Deniz, Unutma Adını” kitabından yola çıkarak 10 sayfalık bir deneme oluşturmuş Gündüzalp.”Şiirlerin bende bıraktığı izlenimler” dediği yazısında “çok öznel bir deneme ya da okur notları sayılmalıdır” vurgusunu da yapmış. Promete Dergisi’nin Haziran 1992 sayısında yer alan yazıdaki görüşlerine, saptamalarına bugün okuyunca ben de katılıyorum. Gündüzalp’in düşüncelerinde de değişiklik olduğunu sanmıyorum.

Kitabın ikinci bölümünde Eleştiri Öncesi Notlar ve Şiir Çözümlemeleri’ne yer vermiş yazar. Özel Adlar Dizini başlıklı yasında bir dönemin başarılı şairlerinden Erol Çankaya için “naftalin kokulu” bir yazı kaleme almış. 1974 yılında Yeni Dergi’de bir şiirini okuyup sevdiği bu şairin yıllar sonra Adam Sanat’ta yayımlanan şiirlerine takılıyor. Ve “hiç güzel değil!” diyerek de vurguluyor. Ancak yazısını bitirtirken de sevdiği birozana seslenmek istediğini öznel duygular içinde olduğunu da belirtmeden edemiyor Gündüzalp. Neden mi? Onu da ilgilisi kitabın bu bölümünde ayrıntılı biçimde okuyabilir.

Bu bölümde dikkati çeken bir yazı da “Küçük İskender”le ilgili olan “Sözcük Oyunları” (sayfa 73) Adam Sanat Dergisi’nin Şubat 1988 tarihli sayısında yayımlanan yazıda, henüz kitabı çıkmamış ve o o yıllarda salt Adam Sanat’ta yayımlanan şiirleri üzerine, Gündüzalp’in “harika çocuk” olarak nitelediği Küçük İskender üzerine 14 sayfalık kapsamlı bir yazı. O yıllardan bu yıllara çok zaman geçti, acaba Gündüzalp’in Küçük İskender’le ilgi görüş ve düşüncelerinde bir değişikli oldu mu diye aklımdan geçti. Son sözü şu olmuş Gündüzalp’in: “Ya sürekli küçük insan’ı didikleyerek gelecek savaşımından uzak kalacak ya da şiirini toplumsal/siyasal savaşımın içine sokarak, bu toplumun ozanı olmayı seçecektir.”

Şiir çözümlemeleri, donanımlı şiir bilgisini, özenli araştırma ve incelemeyi gerektirir. Öznellikten kaçmak güçtür; ancak nesnel davranmaya gösterilen özenin ölçüsü, boyutu da önemlidir. Gündüzalp de bunun bilincinde: “Özellikle eleştirel etkinlik, çok uzun ve sürekli çabayı gerektiriyor. Bu da bir yöntemi ve belli düzeyde bilimsel bir anlayışı zorunlu kılıyor. Başka türlü nesnel olunabileceğini sanmıyorum”

(*) Birebir Şiir, Kemal Gündüzalp, Digraf Yayıncılık Şiirden Dizisi Deneme, eleştiri, inceleme.

İstanbul Ekim 2009, 182 sayfa

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..