Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '09

 
Kategori
Haber
 

“Çukur” önemlidir…

“Çukur” önemlidir…
 

<ı>

Hep sorar dururuz <ı>“Derin devlet var mı” diye…

Bu soruya ben her zaman <ı>“Derin devlet vardır” ve <ı>“Devletin de derinliği vardır” diye cevaplamıştım. Haksız da çıkmadım, Ankara’nın Gölbaşı’nda <ı>“Devletin çukurunu” buldular…

<ı>“Devletin derinliği” gücünün işaretidir, tarihidir…

Ancak <ı>“Derindeki devlet” hukuksuzluğun göstergesi…

Karıştırdık mı?

Hayır, karıştırmadık…

Bütün dünyada örnekleri olduğu gibi, zaman zaman <ı>“Devlet”, hukuk içinde çözemeyeceği bazı <ı>“önemli” konuları <ı>“illegal” yani hukukun dışında çözemeye çalışır. Bu işler de genellikle yurt dışında olur. Çünkü <ı>Yurt içinde” devletin saklanmaya ihtiyacı yoktur.

Örneğin ASALA örgütünün yok edilişi gibi…

Ancak Devlet, bu gücü ortaya koyarken ipleri elinden kaçırırsa, o zaman o güç <ı>“Derin” bir yere kaçar. O derinlikler de genellikle <ı>“Pis kokuların” kaynağıdır.

Türkiye’de de bu olmuş mudur?

Evet, olmuştur…

Kontrolden kaçan güç, derine çekilmiş, şaşırmış bir gün ortaya çıkmış, ancak çıkan kısmın ucu da kaçınca bu günlere gelinmiştir.

Ortaya çıktığı yer <ı>“Susurluk”tur…

İşte bir ara <ı>“Susurluk” civarında ortaya çıkan gücün ucunu tutamayınca tekrar çukura kaçmış, o çukur da bugün ortaya tekrar çıkmıştır.

Buradaki önemli konu <ı>“Çukurdan” çıkanın ne olduğu…

Ya da o çukurun içine başka nelerin atılmaya çalışıldığıdır.

Olayın bir başka yönü…

Öyle bir adam düşünün ki, bu kişi, devletin en tepesindeki önemli görevlerden birisinde. Ancak, zaman içinde <ı>“Derindeki devlet”in içine çekilmiş…

O kadar da <ı>“Zeka özürlü” ki, <ı>“Delil” sayılacak her şeyi elinin altında bulunduruyor!... Oraya çıktığında da <ı>“O ne ya…” diye soruyor. Yarın savunmasında da diyeceği şey şu: <ı>Benim haberim yok, o krokileri evime koydular, sonra da kendi bildikleri yerleri kazdılar…

<ı>

Devlet, ipin ucunu bu kez sıkı tutarsa, bunların hepsi <ı>“Kazılan çukurun” içinden çıkacaktır.

Ancak devlet, milleti de <ı>“Özürlü” yerine koyup, o çukurunun içine başka şeyler atmamalıdır.

Çünkü bugünkü tablodan o <ı>“kokular” da gelmeye başladı. İktidar, o çukurun içine atmaya çalıştığı şeylerle ülkede bir başka <ı>“Korku” yaratma çabasında…

AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün'ün, <ı>"Baykal, Ergenekon virüsünün bulaşmasından mı korkuyor?" sorusu, bu çabanın çarpıcı kanıtıdır.

Adalet Bakanı’nın fıkrası da bunun kanıtıdır. Fıkrası şöyle: <ı>“İki ama (kör) dolma yiyorlarmış, bir tanesi diğerine demiş ki ‘Niye çift çift atıyorsun’. Öteki cevap vermiş, ‘Sen görmüyorsun ki, nereden biliyorsun çift çift attığımı?’ Birinci adam ‘Ben öyle yapıyorum da’ demiş.”

Ekliyor sayın bakan: <ı>“Bizi yargıya siyaset karıştırmakla itham edenler, yargı bağımsızlığını karıştırmakla itham edenler demek ki, hayatları boyunca bunu yapmışlar.”

<ı>

O zaman <ı>“Deniz Feneri” konusundaki yaklaşımınıza ne demeli?

<ı>

Yazımın baş tarafında demiştim ya<ı> “<ı>Ancak Devlet, bu gücü ortaya koyarken ipleri elinden kaçırırsa, o zaman o güç “Derin” <ı>bir yere kaçar. O derinlikler de genellikle “Pis kokuların”<ı> kaynağıdır” diye…

Adalet Bakanı’nın <ı>“...<ı>Türkiye’nin bağırsaklarını temizlediğini…” söylemesini de dikkate alırsanız, <ı>“Pis kokuların” hangi çukurdan kaynaklandığını anlarsınız…

Burada her zaman savunduğumuz ve savunmaya da devam edeceğimiz düşüncemizi bir kez daha ortaya koyalım…

Herkes <ı>“Hukukun üstünlüğü” ilkesine inanmalı, <ı>“Hukukun içine”<ı> bırakmalı ve beklemelidir. Aksi halde Ankara Gölbaşı’nda bulunan çukurun içine çok kişi düşer ve oradan da çok malzeme çıkar…

<ı>10 OCAK 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..