Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '15

 
Kategori
Öykü
 

Evren ve 12 Eylül'ün Anımsattıklarından ...

 Evren ve 12 Eylül'ün  Anımsattıklarından ...
 

Ne fırtınalar atlattı, şu güzel ülke... Her şeye rağmen yine de ayaktayız, şükür...


Kenan Evren 'in  ölümüyle;  onun  bir "kurtarıcı" , o günü  yani 12 Eylül 1980 gününü  bir "kurtuluş günü" olduğunu sandığımız   o dönemi anımsarken , sonraları ne büyük bir yanılgı içinde  olduğumuzu  anladığımız  olaylar da  gözümüzde canlandı  bir bir  ...

Seksen öncesi yılları yaşamayanlar...  

 Üniversitelerdeki  olaylarda,  aynı toplumun çocuklarının nasıl birbirine düşman gözüyle bakıp birbirinin kanını döktüklerini, ülkenin yangın yerine döndüğünü bizzat yaşamayanlar   anlayamazlar   neden böyle bir sanıya kapıldığımızı...

İlk kızımıza hamileydim o günlerde... Radyodan duyduğumuz ihtilal yapıldığı, ordunun yönetime el koyduğu haberini bu yüzden sevinçle karşılamış, yan komşumuz olan okulun hademesinin evine koşarak gitmiş "müjde"yi  paylaşmak istemiştim...

Hatta çocuğumuzun oğlan olması halinde düşündüğümüz isim listesinin başında Evren vardı... Nereden bilebilirdik, millet olarak denize düştüğümüzü ve sarıldığımız yılanın bizi yavaş yavaş zehirleyeceğini... Bugün olduğu gibi  internetimiz ,   cep telefonumuz  yoktu.   Gazetelerden sağlıklı bilgiye ulaşma gibi bir şansımız da yoktu... Ekranda sadece devletin kanalı TRT,  radyo yayınlarında da,  yönetimin sesi vardı.

82 Anayasasına neden yüzde 90 gibi bir çoğunluk "evet" dedi diye eleştirenler;  ya işin özünü bilmiyorlar ya da  eleştirmiş olmak için  bunu söylüyorlar. EVET demeseydik,  Evren  ölünceye kadar yönetimde kalacaktı, bu daha mı iyi olurdu?  Ölümü gösterip sıtmaya razı etmişlerdi , işin özü buydu ...

Sorgusuz sualsiz  evinden alınıp ceza evlerine götürülüp hiçbir örgütle bağlantısı olmadığı, hiçbir eyleme katılmadığı  halde boşu boşuna   işkence gören meslekten atılan  insanlar  çevremizde çoğalmaya başladıkça  ,  ülkemizin bir cehennemden çıkıp başka bir cehenneme   girdiğini anlamaya başlamıştık ...

Yıl 1982...  Seksen öncesi yapılan boykot ve eylemler incelenip sorgulanıyor...1979'da yapılan bir boykota katıldığı gerekçesi ile bir cümlelik bir yazı gönderilerek bir öğretmen arkadaşımızın görevine son veriliyor... Oysa o gün o arkadaşımız ailesinin olduğu kendi şehrinde ameliyat olmuştu... Boykota katılmamış olmasına rağmen   birileri  onun  ismini  vermiş.  Okula gelen müfettişler, sevk evrakını bulamamışlar sanırım o da bir şekilde uçmuş...   Arkadaş görevden alındı...

İyi insanlar kötü zamanlarda belli olur...  İşte  gerçekten  görevini  layıkı ile yapan bir müfettiş, o kötü günlerde  nasıl iyi  olunabileceğini kanıtladı hepimize...

Müfettiş Beyin, arkadaşımızın ameliyat olduğu şehre gidip  evrakları bulup soruşturmayı onun lehine sürdürüp boykota katılmadığını kanıtlaması  süreci tam iki yıl sürdü.  Sonunda  arkadaşımız  görevine geri döndü , iki yıllık  maaşı da kendisine ödendi... 

O müfettiş  diğerleri gibi dosyasını kapatabilir , bürokratik işlemleri  tamamlayıp  evine "gönül rahatlığı" ile dönebilirdi pek ala... Öyle bir dönemde,  bu tür,  adeta bir "fişleme"  olayını sadece takip ettiği  için kendisinin de  sorgulanması riski  olmasına karşın  doğrunun peşinden koşan  kaç kişi vardır...  Her zaman yinelediğim gibi, "İnsan" olmak, olabilmek başka bir şey...

Yıl 1977...

İstanbul'da  zincirlerle, taşlarla birbirine  giren  öğrenci savaşlarının içinde olduğum bir gün... Bir arkadaşımı hastanelik eden bir vuruşla yere serildiğini gördüm.  Hepimiz can korkusu ile kaçıyoruz....Oysa sınıf arkadaşımız olan garibim,  öyle bir derneğe falan kayıtlı değil sıradan , en fazla sosyal demokrat  bir arkadaş... Ertesi gün duyduk ki,  sadece bir iki arkadaş onu oradan uzaklaştırmış,  o hengamede buna cesaret etmiş. Vurulan arkadaşımıza  dikiş atılırken hastaneye götüren arkadaşımızın ismini sayıklıyormuş...  Doktor " kim bu?" dediğinde,  "o bilir   kendini" demiş...  Evet  gerçekten de , bilir kendini  o...  O  arkadaşımız;   eşiyle birlikte  en  nadide ve gerçek dostlarımızdan  halen...

Allah  o günleri yaşatmasın ülkemize bir daha...

Evren,  sonraki yıllarda da,  yaptıklarından  pişman olduğunu  dile getirmediği gibi  "yine olsa yine yaparız "  türünden  konuşmaları ile  ardındaki kin  ve öfkeyi katlayarak büyüttü.  Aynı hatayı, kızı da yapıyor...   Yazık ... 

Onların , birilerinin  " bizim çocukları"   olduğunu  ve "iyi iş çıkardıklarını"   duyduğumuzda nasıl yanmıştı içimiz ...

Seksen öncesi  ve sonrasında yitip giden gencecik  canları  düşündüğümüzde , beddua etmemek  mümkün mü ,  dua yerine...

Yine de ,  Allah  taksiratını  affetsin  diyoruz,  gönülden olmasa da ...

 

 

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..