Fenerbahçe, yine Çağlayan’da, ama bu kez farklı...

Dün neydi, bu ne?

3 Temmuz 2011 sabahı ve sonrasında, devletin gücünü kendi çevresi için kullananlar, medyadaki “görevli”ler, günün rüzgârına kendini kaptıranları da yanlarına alarak tozu dumana kattılar.

(3 Temmuz’un öğleüstü internete düşen bir haberden yola çıkarak, hiç duraksamadan, Milliyet Blog’da yazdığımız yazıdan bir bölüm:

"Fenerbahçe küme düşecek mi?"

Bunu "tık"layınca başka bir başlığa ulaşıyorsunuz:

"Eğer bu isimler şikeye karıştıysa Fenerbahçe Bank Asya'ya düşebilir"

Haberde, haber demeye dilim varmıyor aslında, “Türk futbolunun en önemli isimlerinden” sıfatı verilen bir kişinin söylediklerine yer verilmiş. Adı geçen kişi, “Hukukta ‘Kişilerin suçu sabit olana kadar masumdur’ ilkesi var ama teknik-takip sonucu ortada çok büyük olayların yaşandığı da yadsınamaz.” ile başlamış sözlerine.

“Ama”lı cümlenin ikinci bölümü, “ama”dan önce söylenen “hukuksal” gerçeği yadsımakla kalmıyor, avukatlara bile “gizlilik” gerekçesiyle verilmeyen bilgileri bildiğini “...yaşandığı yadsınamaz”la anlatmak istiyor.”)

Daha gün yarılanmadan, her şeyi biliyoruz havaları, sabahtan beri ekranlara yansıyan kuşku verici görüntüler, 3 Temmuz’un bir “tezgâh” olduğunu (resmileşen deyişle “kumpas”) gösteriyordu.

*****

Dün neydi, bugün ne?

Medya içindeki “görevli”ler ve bunların gazına gelenler, görsel/ işitsel/ yazılı araçları kullanarak veryansın ediyordu. Gazetelerin haber başlıkları ve içerikleri, haberlerin belli bir yerden “eşit” dağıtıldığını gösteriyor. Özellikle 5 Temmuz tarihli gazete başlıklarının farklı farklı olması bunun kanıtıdır.

4 Temmuz sabahı, operasyon başlıklarını atan gazeteler, şimdi gözaltında olan o polis muhabirinin mensubu olduğu iki “kanal”ı kaynak gösteriyordu. Böylece "biri"leri, neyle suçlandıklarını bilmeyen sanıkların, sanık avukatlarının bilmediği bilgileri cömertçe yayıyordu.

Dünden geldik bugüne...

Bugün 22 Nisan Cuma...

Saat 19.07’de Çağlayan Adliyesi’nde "3 Temmuz kumpas operasyonu" ile ilgili basın açıklaması yapılacak.

Çağlayan’da sanık olarak mahkeme karşısına çıkanlar ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmayan, yağmurda çamurda, soğukta panzerle sulanmaya, gaz ve cop yemeye aldırmayanlar, bu kez, , farklı bir duygu/ amaçla yine orada olacaklar. Çünkü "saf"lar yer değiştiriyor.

Taraftar dışında kimler mi olacak?

Yanıt, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün açıklamasında:

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, ülke çapında yürütülen “Şikede Kumpas” soruşturmasının takipçisi olmak, 5 yıl önce Fenerbahçemize karşı yapılan Şike Kumpası kapsamında, kulübümüzü iftira ve yalanlarla karalamaya çalışan, 3 Temmuz'un, 12 Mayıs 2012'nin ve buna benzer yaşadığımız haksızlıkları ve bu haksızlıkların faillerini protesto etmek ve yüzleşmek, demokratik tepkimizi, yapacağımız basın açıklamasıyla kamuoyuna bildirmek üzere, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz, eski ve yeni sporcularımız ve herşeyden önemlisi 3 Temmuz 2011’den bu yana davamıza taraf olan büyük Fenerbahçe taraftarıyla birlikte bu akşam 19:07’de Çağlayan Adliyesi önünde olacağız."

*****

Dün neydi, bugün ne?

Kimileri, mesleki dayanışma adı altında, “gazetecilik yargılanıyor”a sığınarak, meslektaşlarını savunursa, buna hiç şaşmamak gerekir:

“O, namuslu, görevine bağlı bir meslektaşımızdır.”

“O, gazeteciliğin verdiği aşkla haber kovalamıştır.”

Daha bir yığın, övücü, “kılıfı”na uydurulan gerekçeler...

Oysa gerçek gazeteci, belgeyle konuşur, öyle belli bir “yapı”nın ürettiği sahte belgelerle, sağda solda müşteri bulan dedikokuları gerçek diye sunarak değil.

Öyle, sıkınca, “Bence...” demekle, tek tek atar misali "atma"yla olmuyor!

Öyle , “Ben şuyum, ben buyum” demekle de olmuyor.

Son söz:

Haksızlığın olduğu yerde, gün gelir, roller değişir; saflar yer değiştirir.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com