Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '18

 
Kategori
Siyaset
 

"Frankofon" Ermenistan'ın Frankofoni Maceraları

10 gün sonra Erivan`da Uluslararası Frankofoni Örgütü`nün 17`nci zirve görüşünün düzenlenmesi öngörülüyor. Fakat bu etkinliğin Ermenistan`da yapılması asla doğru bir seçim değildir. Nedeni ise aşağıdaki yorumda net olarak gösterilmektedir.

 

"Frankofon"
Ermenistan'ın Frankofoni Maceraları

Bakü, 25 Eylül 2018 – Newtimes.az

Bilindiği gibi, dünyanın 5 farklı kıtasından 890 milyon insanın yaşadığı 58 devletin temsil edildiği Uluslararası Frankofoni Örgütü`nün (UFÖ) 17`nci zirve görüşünün 11-12 Ekim tarihlerinde Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yapılması öngörülüyor. Örgütün Şartına esasen devletleri bu organizasyon çerçevesinde birleştiren önemli bir faktör Fransız dili ve Fransız kültürüne yakınlık olsa da, dünyada barışın ve huzurun, insan hak ve özgürlüklerinin teşvik edilmesi arzusu da UFÖ`nün misyonunu ve faaliyetlerinin temelini oluşturmaktadır.

Asıl sorun da buradan kaynaklanıyor. Etkinliğin Ermenistan’da düzenlenmesi iki bakımdan yanlıştır: ilki öz, ikincisi ise bağlamsal açıdan.

Zira hümanizm, barış, insan hakları ve özgürlükleri gibi değerlere dayanan bir örgüt, 20`nci yüzyılın en büyük trajedilerinden birini – Hocalı soykırımını gerçekleştirmiş ve bunu defalarca en üst düzeylerde utanmadan ve kururla beyan etmiş bir devletin toprakları üzerinde kendi zirve görüşünü düzenlemek bir yana kalsın; hatta bu devleti üyeliğe kabul ederek kendi tüzüğüne ihanet etmiştir.

UFÖ`nün sıradaki zirve görüşünün başka bir ülkenin uluslararası kamuoyu tarafından tanınmış sınırlarını ihlal etmiş, topraklarının bir bölümünü uzun yıllardan beri işgal etmiş, binlerce masum insanı katletmiş bir devletin topraklarında yapılması örgütün tebliğ ettiği değerlerle ve prensiplere ciddi çelişiyor. Çünkü soykırım işlemiş, saldırgan, terörist bir devletle bu örgüte üye olan diğer devletleri birbirleriyle nasıl bir "ortak değerler" yakınlaştırabilir, bağlayabilir?

2010 yılında İsviçre'nin Montreux şehrinde düzenlenen zirve toplantısında Örgüt Dağlık Karabağ çatışması ile ilgili karar kabul etmiş ve karara katılan devletler, AGİT Minsk Grubu'nun çabalarını desteklediklerini ve çatışmanın barış yoluyla çözümünü vurgulamışlardı.

Ayrıca, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgalinin Örgüt üyeleri tarafından ayrı ayrı veya uluslararası kuruluşlar çerçevesinde tanınması da unutulmamalıdır. Öyle ki, UFÖ üyeleri Romanya ve Cibuti, ayrıca örgüte gözlemci devletler Meksika, Bosna Hersek ve Slovenya Hocalı'da yaşanan katliamı resmen soykırım olarak tanımışlar. Aynı zamanda, bazı üyeler Avrupa Konseyi'nde ve İslam İşbirliği Teşkilatı`nda Dağlık Karabağ`ın işgalini doğruladılar. Her iki örgütün üye devletlerinin saygın bir örgütün işgalci devlet topraklarında düzenlenen zirvesine katılması şaşırtıcıdır ve bu ülkelerin önceki siyasi beyanlarına aykırıdır.

Ayrıca, UFÖ`nün temelinde görüldüğü üzere, Fransız dilinin durduğu da dikkate alınmalıdır. Acaba Ermenistan yönetiminin yarıtmaz politikaları sonucu fakir durumda yaşayan ve geçimini sağlamanın kaydına kalan Aşot dayı ile Hayganuş teyze ne zamandan frankofon olmuşlar? Faiz oranını ele alırsak, Ermenistan'daki nüfusun belki de yüzde 0.01'i Fransızca konuşuyor ya da konuşmuyor. Dahası, hangi seviyede? Bu başka bir soru.

Aynı zamanda, siyasi ve ekonomik krizle karşı karşıya olan Ermenistan devletinin başarılı bir şekilde zirveyi düzenlemesi ve katılımcıların güvenliğini sağlaması ciddi şüpheler taşımaktadır. Ekonomik açıdan bakıldığında, Koçaryan-Sarkisyan mafya rejimi iktidarda olduğu dönemde yürütmüş olduğu saldırgan politika sonucunda ülkeyi dışlanmış duruma sürüklemiş ve devlet bütçesini tamamen yağmalamıştır. Sonuç olarak, Ermenistan, bir ülke olarak şu anda sefalet içinde yaşıyor. Sıradan Ermeni vatandaşlar, ailelerini dolandırmak için yabancı ülkelere göç ediyor ve orada hizmetçilik yapıyorlar. Ermeni devleti yabancı bağışlar hesabına var olmaya devam ediyor. Bu durumda, Ermenistan, bu kadar çok yabancı ziyaretçiyi kabul etmek için ne mali araçlara ne de lojistik şartlara sahip değildir. Bu sebeple, halk bu kadar istenmeğen ziyaretçilerin kendi ekmeklerine ortak olmasından memnun değildir. Fakat, Ermenistan'daki diktatörlük rejimi, onların duydukları hoşnutsuzluğu ifade etmelerinin önünde bir engel oluşturuyor.

Sosyal-politik açıdan, Sarkisyan mafya rejimin devrilmesine rağmen yeni yönetimin ülkede "ilerici" değişiklikler yapması arzusu hem hükümet içinde hem de parlamentoda olan oligarşik güçlerin baskısı ile gerçekleşmemiş ve ülkeyi daha ağır durumun eşiğine getirmiştir. Ulusal Güvenlik Servisi Müdürü Artur Vanesyan ve Özel Soruşturma Servisi Başkanı Sasun Khachatryan arasındaki telefon görüşmesi, yeni hükümetin demokrasi ve yeniden yapılanma perdesi altında izlenen politikasının iç yüzünü göstermektedir. Paşinyan yönetimi döneminde Ermenistan`ın ileriye bir adım atması bir yana kalsın, ülke derebeyliğe ve kaosa sürüklenmiştir. Ülkede kimin kime ve neye hizmet ettiği bilinmiyor. Kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayamayan bir devlet bu kadar misafirin güvenliğini nasıl sağlayacak? Tek-etnik ve tek-dinli bir toplum bu kadar çeşitli etnik yapı, inanç ve kültüre sahip insanlara nasıl hoşgörü gösterebilir? Tehlike hiss ettiklerinde, kendi halkını kurşuna dizmeye tereddüt etmeyen Ermeni silahlı kuvvetleri misafirleri düşünecek mi?

Edinilen bilgiye göre, büyük olaylara ev sahipliği yapma deneyimine ve lojistik imkanları bulunmayan Ermenistan ve başkent Erivan'ın ciddi zorluklar yaşıyor. Temsilci heyetlerini karşılamak için özel otomobiller, ayrıca misafirlerin konaklaması için otel bile bulunmuyor. Etkinliğe hazırlık amacıyla bu ülkeye gelen üst düzey temsilci heyetlerini biri gündüz vakitleri Erivan sokaklarında yağmacılığa ve şiddete maruz kalmış. Yerel polise başvuran yabancı heyet, polis ve suç gruplarının birlikte çalıştığı sonucuna varmış. Etik kurallardan dolayı, bu heyetin hangi ülkeyi temsil ettiği hakkında bilgi vermiyoruz. Diğer bir durumda, kendi ülkelerinin başkanlarının ziyaretini hazırlamak için Erivan'a gelen protokol yetkililerinin otel odalarından neredeyse her şeyi çalmışlar. Çoğu ülke, devlet ve hükümet başkanlarının hayatlarını tehlikeye atmamak ya da "sürpriz” durumlardan kaçınmak amacıyla bu etkinlikte düşük seviyeli delegeler tarafından temsil edilmeye karar vermişiler.

Ayrıca, etkinliğin kendisi de gizemlerle doludur. Örgütün üyelerinin nihai belge üzerinde bir anlaşmaya varmadıkları ve nihai belgenin kabul edilmeme olasılığının yüksek olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan, Ermenistan'ın her zaman olduğu gibi kışkırtıcı eylemlere başvurabileceği ve etkinliğin gündemini politize edebileceği de mümkündür. Zirveye katılan üye ülkeler arasında Azerbaycan'a dost olan İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerinin de bulunduğu göz önünde tutulmalıdır. Bu anlamda Ermenistan nihai belgeye Azerbaycan'ın çıkarlarına aykırı hüküm önererek bu ülkelerin Azerbaycan`la ilişkilerine de darbe vurmaya çalışacak. Fakat Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler gibi diğer dost ülkelerin de zirvede yer alması hem etkinlik sırasında, hem de nihai belgede Ermenistan yönetiminin Azerbaycana karşı propaganda amaçlı adımına engel olacaktır. Frankofoni örgütünün lideri olarak kabul edilen Fransa, Minsk Grubunun eş-başkanı olduğu için, tarafsızlığını, imajını ve bir taraftaş olarak Azerbaycan'da olan ekonomik çıkarlarını korumak adına Ermenistan'ın dahilinde böylesine kışkırtıcı bir adımı engelleyen ana ülke olacaktır. Bu ise, Fransa'yı kardeşi olarak gören Ermenistan'ın kendisi için en büyük darbe olacaktır.

 
Toplam blog
: 2
: 162
Kayıt tarihi
: 30.11.17
 
 

Azerbaycan`da yaşıyorum. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesinde, Yüksek Lisans ve Doktora eğiti..