'Gelgit'ler arasında savrulmak

Bir kız vardı.

Ortak arkadaşlar tanıştırdı.

Görüştük bir iki defa. Telefondan mesajlaştık bir süre.

Sonra bir engel ortaya çıktı.

İkimizin de elinde olmayan bir engel…

Ben yollarımızı ayırmak istedim; ayırdık.

Kız üzüldü muhtemelen.

Sonra unutamadım kızı. Tekrar mesaj gönderdim, biraz konuştuk.

Kırgındı tabi.

Kızın doğum günü vardı. Şehir dışındaydım. Güzel bir hediye aldım.

Sürekli ilgi gösterdim, çaba sarf ettim.

Sonra bir engel daha ortaya çıktı.

İkimizin de elinde olmayan bir engel…

Kız görüşmek istemedi bu sefer.

Ama bu bir intikam hamlesi değildi.

(Açıklayamayacağım bir durum vardır)

Nasıl ki, ilk seferinde benim haklı olduğum taraflar varsa, ikinci seferde de onun haklı olduğu taraflar vardı.

Peki, ben şimdi ne yapıyorum?

Salak gibi facebook üzerinden kıza özel yayın yapıyorum.

Merak etme, aşk parçaları falan paylaşmıyorum.

O kadar salak değilim.

Karikatür paylaşıyorum. Ne bileyim… Kız, David Guetta’yı seviyordu. Ben de severim o tür şarkıları. Mesela bu bahsettiğim zanatçının aşk sözleri içermeyen bir video klibini paylaşıyorum. vs.

Bir yandan da ‘kapak’ olsun diye yeni birini arıyorum.

Belki umurunda olmazdı, yeni birini bulmuş olmam.

Belki üzülür. Belki umursamaz. Belki unutmuştur.

Kafam bi’ dünya ortalıkta dolaşıyorum.

Herşeyde bir hayır vardır.

Gün doğmadan neler doğar…

Beni öldürmeyen acı, güçlendirir.

Gün gelir, devran döner… Horoz döner, tavuk gömer(?).

Bak, kendimi teselli etmesini de biliyorum.

O kadar aciz değiliz.

Valla, yazınca biraz rahatladım sanki.

Bugünlük bu kadar!

Gelişmelerle yeniden karşınızda olacağız!

Not: 7/24 kızı hayal etmiyorum. Karışık bir durum. Belki de yukarıda okuduklarınız tamamen hayal ürünüdür. Kim bilir? Bir ben bilirim, bir de Allah bilir...