Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

16 Şubat '16

 
Kategori
Eğitim
 

“Gösterişçi intihar eylemi” yapan öğretmenlerimize…

“Gösterişçi intihar eylemi” yapan öğretmenlerimize…
 

Ne acıdır ki, şimdiki politikacıların sizlere verdiği değer de ortada. "Bu ülkede bir harf öğretecek olanın, 40 yıl anasını ağlatırım!" deme noktasındalar.


Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı; Atanamayan öğretmenlerin intiharını “Öğretmenler ilgi çekmek için intihar ediyor” diyerek açıkladı. Devamında da “Gösterişçi intihar eylemi" dedi.

Bakanın bu şekil düşünmesi ve bu açıklamayı yapması öğretmen çevresinde ve sendikalar bazında tepkilere neden oldu.

Hepimizin de bildiği gibi, bu ülkede son birkaç yıl içerisinde 50’ye yakın öğretmen adayı, ataması yapılmadığından dolayı intihar etti.

Şimdi, Milli Eğitim Bakanının intihar eden öğretmenler için  “ bu öğretmenler gösteriş için kendini öldürdü” demesi kadar insanın canını yakacak başka bir şey olamaz diye düşünüyorum. Bakanın söylediği bu söz, insanlık açısından da acı verici, ölen içinde, ölenlerin yakınları içinde…

Yıllarını bu güzel mesleğe vermiş bir öğretmen olarak, mesleğe atama bekleyen öğretmen adaylarının ne kadar heyecan duyduklarını ve idealist bir öğretmen olma düşüncelerini çok iyi biliyorum.

Çünkü o gençler, büyük umutlarla öğretmenlik mesleği için Eğitim Fakültelerini tercih ettiler. Amaçları, öğretmen olmak, bildiklerini öğrencilerine aktarmak, hayata dair eğitimler vermek, güzellikleri yaşamak ve yaşatmak için dahası da hayatını kurtarmak ailesine biraz da olsa katkıda bulunmak için bir an önce hayal ettiği mesleğe kavuşmak istiyorlardı.

Ama ne yazık ki, bu adayların büyük bir bölümü atanamadılar…

Çünkü sistem çürüktü,

Savaş bütçesini büyüten bir ülkede bu öğretmenlere bütçe yoktu!

Sonuçta emekler birer hiç oldu.

Kimisi inşaatlarda amele olarak çalışmaya başladılar, kimisi simitçi oldu, kimisi kahvehanelerde garson oldu,

Birçoğu polis olup şehit oldular.

Kimisi de bu haksızlıkları kabullenemeyip intihar ettiler.

Bu genç insanlar devletine karşı ne gerekiyorsa yapmanın vicdan huzuru içinde atama bekliyorlardı.

Onların elinden tutması gereken devletin bakanlığı, tam aksine o gençleri eğitimin plansız bir çıktısı olarak gördü.  “Gidin kendinize başka işler bulun” dedi aynı bakanlık. “Eğitim Fakültelerine gitmeseydiniz” dedi… 

Sanki bu durumu onlar yaratmışlar gibi “hepinizi istihdam edemeyiz” diye acı acı konuştular. Bu gençlere bu kötülüğü yapanların kendileri olduğunu unutmuş gibi…

O gençler o fakülteyi bitirmek için nasıl çileler çektiler, babalar çocuklarına para gönderememenin ezikliği altında nasıl ezildiler, analar çocuğum parasız ne yapıyor diye az mı gözyaşı dökmüşlerdir acaba?

Bunları anlamak için her şeyden önce empati yapmasını bilmek ve hissetmek gerekmektedir.

İnsani duygulardan yoksun olanlar bu trajediyi istediği gibi anlayabilir ve konuşabilir.

Okul bittikten sonra hala babasından harçlık bekliyorsa bir genç, onun neler hissettiğini Milli Eğitim Bakanı anlamaz, siyasetçi anlamaz, tuzu kuru olanlar anlamaz.

İntihar eden o gençlerin, intihar ederek verdikleri mesajı yine vicdan sahibi insanlar anlar.

O intiharların, yanlış sisteme bir başkaldırı olduğunu, bir protesto olduğunu, bu haksızlığın kamuoyu tarafından duyulması için yapıldığını Milli Eğitim Bakanının anlamaması ne kadar hazin…

 Ve bu ülke geleceğini bu Sayın Bakanın başında bulunduğu Milli Eğitim Bakanlığına teslim etmiştir.

Bu ülkede on binlerce okul,20 milyona yakın öğrenci, bir milyona yaklaşan öğretmen bu bakanlık tarafından devasa bir bütçe ile yönetilmektedir.

Şimdi bu duruma bakıp ta içinde bulunduğumuz duruma ağlamamak olur mu?

Ağla öğretmenim ağla…

Bu ülkede size bir işi çok görenlere bakıp ta ülkenin haline ağla…

Sadece işsizlik değil, umutlarınızın bile yok edildiğine ağla…

Verdiğiniz hayat kavgasında bıçağın kemiğe dayandığını görmeyenlere bakıp ta ağla…

 Sizlere gün yüzü göstermeyen acımasız politika, ülkemizi bir adım değil, bin adım geriletirken geleceğe bakıp ta ağla…

Namusu ve şerefi üzerine yemin edenler, şerefine şeref eklerken sen kahvehanede bir çayın hesabını yaparken ağla…

Karanlıkları aydınlatmak için sabırsızlıkla beklerken size bir ışığı çok görenlere bakıp ta ağla…

Bu ülkede ne olduğu belli olmayan sözde mankenlere yer ayırdığı kadar size yer ayırmayan, haberinizi yapmayan gazetelere ve gazetecilere bakıp ta ağla…

Mustafa Kemal Atatürk, milletlerin kurtuluşunun öğretmenlerle mümkün olacağını söylemişti.

 Hazreti Ali, sizlere gerçek değerinizi vermişti. "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum." Demişti.

Ne acıdır ki, şimdiki politikacıların sizlere verdiği değer de ortada. "Bu ülkede bir harf öğretecek olanın, 40 yıl anasını ağlatırım!" deme noktasındalar.

Ağla öğretmenim ağla!

Zalimlerin gönlü hoş olsun diye ağla.

Ama unutmayın ki...

Bu ülke sizin gibi gençlere aydınlığa kavuşacak.

Çünkü kurtuluşumuz, geleceğimiz, öğretmenlerimize ve onların yetiştireceği öğrencilere bağlıdır.

Koşullar ne olursa olsun bu ülkenin eşsiz güzellikleri sizlersiniz.

Siyasetçiler unutulmaya mahkûmdur.

Ama sizler gönüllerde yaşayacaksınız.

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..