Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '08

 
Kategori
Güncel
 

"Gün" aydın mı acaba?...

"Gün" aydın mı acaba?...
 

Sabah sokağa çıkınca, rastladığım dostumla konuşmaya başladım…

- Günaydın beyim, sabah şerifleriniz hayırlı olsun. Keyfiniz nasıl bu gün…

- Sana ne!...

- !?...

- Sana ne keyfimden, kâhyası mısın?

- Yok abi, ha halini hatırını sorayım dedim di de…

- Sorma… Nesini soracaksın halimin?

- Ne bileyim ben!... Hani adettendir de eşe dosta hal hatır sormak, onun için.

- Peki… İyiyim, keyfin oldu mu?

- Yok, olmadı…

- Sabah sabah senin keyfini yapacak halim yok…

- Kardeşim, benim halimi, keyfimi yap demedim ki… İşte öylesine sordum…

- Yahu… Nesini soruyorsun? Sabah evden çıktım, hanım “Ev tamtakır, akşama bir şeyler getirecek misin” diye sordu. Ardından, elektrik faturası ile doğal gaz kartını tutuşturdu. Cepte beş para yok, ayın daha sekizi, aybaşına var şurada daha bir hafta[1]… Ben ne edeceğimi, akşama eve nasıl döneceğimi, elektrik faturasını nasıl ödeyeceğimi, doğalgaz kartına ne kadarlık doğalgaz yükletebileceğimi düşünerek evden çıktım… Adamın keyfi mi olur? Şimdi akşama kadar birilerinden, arkadaşlarımdan borç harç bulacağım. Tabi onlarda da kaldıysa…

- !?...

- N’oldu? Var mı yanında bi yüzlük? Aybaşında maaşı alınca ancak yarısını verebilirim.

- Ah olsa!... Can kurban, cebimdekini vereyim. Emekli maaşını almaya daha 15 gün var.

- Neyse… Takma kafana, sana da sabah sabah fırçayı attık ya… Sen de hak ettin mi bilmem…

- Vallaha hak ettim galiba…

- Eeee… Sen ne yapıyorsun?

- N’apayım… Çıkarabilirsem, emekliliğini tadını(!) çıkaracağım…

- Yaaa… Desene emekli maaşın yerinde… Her bir tarafın birbirine denk… Korkarım sen evde oturup yine sağa sola “Köşe” yazacağım diye laf yetiştiriyorsundur.

- Maaş konusu pek iç açıcı değil, aylık ekmek parasına anca yetiyor. Yazma işine gelince, aynen öyle vallaha… Nereden bildin?

- Oğlum, kırık yıllık “Yani” olur mu “Kani”, sen de iflah olmazsın bu konuda… Neler yazıyorsun bakalım bu günlerde? Eskiden şiir filan da yazardın…

- Şimdilerde pek şiir yok. Gündem “Türban” ya, onu…

- Başlarım lan senin “Türban”ından… Akşam yat “Türban”, sabah kalk “Türban” başka işiniz mi kalmadı? Kim neresini örtüyorsa örtsün, kim neresini açıyorsa açsın. Size ne?

- Abi…

- Başlarım ağabeyinden… Millet acından ölüyor, şeyi şey edecek hale gelmiş, siz oturmuşunuz neyi konuşuyorsunuz… Ben “Hadımım” diyorum, devlet bana “çoluk çocuk kaç tane” diye soruyor…

- Peki, çoluk çocuk kaç tane?

- Kafa bulma adamınan… Kaç tane olduğunu bilmiyor musun? Çocuklar da sabah kalkınca gözümün içine bakıyorlar ki acaba babamız bu gün bize harçlık ne verecek diye. Var mı ki vereceksin…

- Abim… Sen şimdi nereye gidiyorsun?

- İşe… Ne vardı?

- Yok bir şey. Senin “İş”in yolu bu taraf değil de… Hani benim gittiğim yere mi gidiyorsun diye sordumdu…

- Tüüü… Şimdi işe de geç kalacağız, bir de “amir”den fırça yemesek bari… Lan oğlum, eğer amir de fırça atarsa, gözüme görünme bir daha… Hadi eyvallah…

- Hadi güle güle…

- Sen “Gül” ağabeycim… Benim bu gün gülecek halim yok…

Arkadaşım, dostum, ters tarafa gittiğini anlayınca yolun karşı tarafına geçip dolmuş, otobüs, ilk ne gelirse ona binmek üzere ayrıldı…

Ben nereye mi gidiyordum?

Nüfus cüzdanımı yanıma aldım, sağlık ocağına ilaç yazdırmaya gidiyordum…

Arkadaşıma, dostuma da içimde teşekkür ettim yol boyunca… Hiç değilse yazacak bir konu verdi bana diye.

“Geçinebilme” konusunda arkadaşımın da kimseden bir farkı yok. Aldığı maaş ile nasıl geçinilir, orasını bilemem. Zaten ekonomi uzmanları da içinden çıkamıyorlar. Esas “Ekonomi uzmanı” o paraya geçinebilme yeteneğini gösteren “Millet”imde. Ancak “Milletim” de işi nasıl kıvırdığını anlamadan başarmaya çalışıyor işi…

Geçinme konusundaki sırrı da bir “Allah” biliyor galiba… Zaten işimiz de Allah’a kaldı zaten. Baksanıza “Hükümet” de işi O’na havale etti ki, türban ile uğraşıyor. Hani dinimiz “Örtün” diye emretmiş ya, onu halletsin, sıra milletin geçim derdine gelecek…

Sabredin… Ne kaldı şunun şurasında…

<ı>09 ŞUBAT 2008



[1] Memur ya, ayın 15 inde alıyor maaşını…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..