Türban bir gelenekmiş!

Çocukluğunun İstanbul'unu arayan, Nobel ödüllü yazar konuştu yine: "Türban bir gelenektir".

Adama sormazlar mı, "bu nasıl bir gelenektir ki son 30 yılda ortaya çıkmıştır?", diye. Anadolu'nun geleneksel başörtülerinden bahsediyorsan amenna, ama bir türban bir başörtüsü diyorsan, kardeşim sen şimdi de aydınlık yaptığını sanarak hükümetin tezlerini savunuyorsun derim ben de.

"Türkiye'nin sorunları farklı" diyerek, tepeden inmeci profesör edasıyla bazı şeylerin dayatılamayacağından bahsetmişsin, yine demokrasi savaşçısı gibi görünmek için.

Ya kardeşim, senin "ben Cumuriyet aydınıyım, bununla da gurur duyuyorum" sözlerine uymayan birşekilde soramadığın soruları, sorgulayamadığın noktaları Alman Şansölyesi Merkel, Başbakan Erdoğan ile beraber katıldıkları TV programında bir Türk kızına sordu, "başını sen mi örttün aile baskısı var mıydı" diye.

Sevgili çocukluğunun İstanbul'unu arayan aydınımız, aydınlık sadece devleti eleştirmekle olmaz... Sen küçücük çocukların aile-çevre baskısıyla kafalarına sokulan hurafelerle mücadele etmeyeceksin, günümüzde bile çocukluğunun İstanbul'unu aramaya devam edeceksin sonra da özgürlük, AB diyeceksin...

Ben bu olaya sadece gülerim; perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş atalarımıza göre...

Senin "ben, AB'yi ekonomik nedenlerden dolayı istiyorum" deyişinden belliydi, ne kadar sığ bir aydın olduğun...

Yok kardeşim, sen, Türk ve Cumhuriyet aydınıyım diye ortada dolaşma, çünkü bizim Cumhuriyetimizin özü, senden daha akılcı, senden daha aydınlanmacı, senden daha Cumhuriyet felsefesini özümsemiş aydınlar çıkarmaya muktedirdir ve bunu da en kısa sürede gösterecektir.

Yeterki sen ve senin gibi olan ve toplumun her kesiminde yer alan sahte aydınlar, bilim insanları, iş adamları ortadan çekilsinler.