Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

"Ha bak, sanat içinse tabii ki de soyunurum."

"Ha bak, sanat içinse tabii ki de soyunurum."
 

Hey gidi hey. Sanat adına bu memlekette ne tartışmalar olmuş zamanında. Şairler, dava adamları, edebiyatçılar ikiye, bazen üçe bile bölünmüşler.

Sanat toplum içindir diyenler olmuş, sanat sanat içindir diyenler de. Abdülhak Hamit Tarhan'dan, Şinasi' ye.

Ziya Paşalardan, Namık Kemallere…

Ne yapmış Ziya Paşa?

Divan şiirinin o ağır dilini, halk anlamıyor diye, yani sanat toplum için yapılmıyor diye 'Şiir ve İnşa' adlı eserinde önce yapması gerektiği biçimde, inandığı düzlemde eleştirmiş. Buraya kadar her şey normal.

Arkasından bu düşüncesinin tamamen hilafına olacak şekilde, 'Harabat' adlı antolojisinin giriş kısmında da bu sefer divan şiirini yüceltmiş de yüceltmiş.

Kim bilir hangi düşünce ile bunu yapmış?

Belli ki Ziya Paşa’nın Divan şiiri konusunda kafası karışıkmış.

Öyle ya sanat toplum içindir ekolünü savunuyorsa, toplumun yani halkın anlamasının çok güç olacağı divan şiirini sonra nasıl övebilir?

Namık Kemâl de 'Tahrib-i Harabat' adlı eserinde, 'sanat toplum içindir' ci bir edebiyat adamı olarak, Ziya Paşa’ya ağır eleştiriler yöneltmiş.

Kızmış.

Kesmemiş, "Takip" adlı eserinde de, Ziya Paşa'ya olan bu eleştirilerini ve kızgınlığını sürdürmüş.

Hem de aynı ekolden olmalarına rağmen. Bunu inandığı değerler ve dava uğruna yapmış. Hep, sanat toplum içindir anlayışına sadık kalmak adına yaşanmış bu tür polemikler.

Sanat toplum içindir ya da sanat sanat içindir tartışmasını sonlandıracak, yaşanmış o meşhur tarihsel ikileme cevap arayacak değiliz.

Elbette illâ da taraf olmak gerekirse, sanatın toplum için olduğunu savunacağız ama şu an konumuz bu değil.
Konumuz, bir dönem sanatın tartışıldığı düzlemin kalitesinde.

Düşünsenize bir kere, birileri sanatın sanat için, birileri de sanatın toplum için olduğunu söylüyor.

Bunun için entelektüel platformda birbirleriyle çatışmaya giriyor…

Ya bu günlerde?

Kimse sanatın ne için olduğunu tartışmıyor bile.

Çünkü ortada üzerinde tartışılacak sanatsal öğe kalmadı. Varsa da halkın kendisinin çekip çıkarması bekleniyor. Yoksa, "Buyurun bunlar sanatsal çalışmalar, faydalanın ya da tüketin " diye kimse kolaylıkla önünüze sunmuyor.

Çünkü herkes biliyor ki insanlar ne sanat için ne de toplum için, artık sadece para kazanmak için bu işi yapıyor.
Vahşi kapitalizm ve fütursuz rekabet ortamında, kimsenin neyi ne için ya da kimin için yaptığını sorgulayacak hâli bile yok.

Birileri çıkıp bir şeyler yapıyor, adına da sanat denebiliyor. Kimisi menisini peçeteye sürüyor, sanatsal bir çalışma diyor, kimisi anadan üryan soyunuyor, adına sanat diyor.

Tek bir kriter var.

Tüketilip, tüketilmediği. Eğer tüketiliyorsa her şey üretilebiliyor. Ucuzluk ve amiyanelik de buna dahil. Ama onların da kabahati yok. Birileri istemese onlar da böyle olmayacak çünkü.

Hiç değilse individüalist yaklaşımların en üst sınırına yaklaştığı günümüzde, tüm bu işlerin maddi değerler uğruna yapıldığı açıkça söylenebilse.

Yapılan her şeye sanatsal açıdan kılıf bulmaya gerek de yok. Sanat denilen şeye de hakaret oluyor çünkü.

Hey gidi hey.

Sanat adına ne tartışmalar olmuş bu memlekette zamanında.

Sanat sanat için midir?, sanat toplum için midir? tartışmalarından sanat için soyunurumlara taşınmışız?

Ne için soyunduklarını hepimiz biliyoruz ya!

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..