Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '11

 
Kategori
Sinema
 

‘Kaybedenler Kulübü’, balyoz gibi!

‘Kaybedenler Kulübü’, balyoz gibi!
 

Yalnızlık yolunda hızla akarken zaman, kurtulmak zordur ruhtaki boşluğun bunalımından… Sevgisizliğin yarattığı duyarsız pervasızlıkla kaçmaya çalışılırken yalnızlıktan, ‘Kendinden ne kadar uzaksan, o kadar yakınsın yok oluşa’ diyenlerin sesine kulak vermek gerek, çıkmamak için insanlıktan!  

‘Kuştur, hoştur, gerisi boştur…’ demeyen atalara karşı, 90’lı yıllarda ‘Sizinle yatmış mıydık’ sorusuyla ‘kuş’ları karşılayan Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk’un gerçek radyoculuk serüvenini anlatan KAYBEDENLER KULÜBÜ, baştan sona yalnızlık dolu! Güzel kapaklarına, dolu içeriklerine karşın hiç satmayan kitaplar basan 6:45 yayınevinin sahibi Kaan ile içtikleri biraları bedavaya getirmek için bar işletme kurnazlığını gösteren plak koleksiyoncusu Mete, sıra dışı ve ‘keyfi’ programlarıyla karşımızda… Kent FM bünyesinde gerçekleşen program, önceleri yerlerde sürünürken aykırı konuşmalarla bir anda her kesimden dinleyicinin tutkusuna dönüşür... Para almayı esaret olarak görerek reddeden iki kafadar, duman altı oldukları mekânda ‘Dilin kemiği yoktur’ düsturuyla, akıllarına geleni söyler... Pantolonsuz radyocuların muhabbeti, hiçbir şey anlamadan dinleyen halk sayesinde tüm günün birincisi seçilir! Başarı, beraberinde RTÜK’ün tepkilerini de getirecektir…  

Evinde ‘balyoz’ bulunduranları kınayan, Erol Egemen’in kimliğini sorgulayan ve sistemin kurallarına başkaldıran KAYBEDENLER KULÜBÜ, Tolga Örnek tarafından Türk Sineması’na armağan edilmiş sıra dışı bir yapım! Nejat İşler ve Yiğit Özşener’in doğal oyunculuğuyla hedefine daha kolay varan filmde, sanki herkes kendi kişiliğini canlandırmış… ‘Hayvanlar Âlemi’ne ve de koltuğuna düşkün, miskin çevirmeni canlandıran Rıza Kocaoğlu’nun yapıma kattığı renk de, yalnızlığın komediye dönüşümü! Her şeyin ve herkesin ‘standart’ olduğu bir kesimde, cinselliği de hayvani bir güdü gibi algılayanlara selam gönderen KAYBEDENLER KULÜBÜ, aşırı serbestliğin yozlaşmaya ve ruhsal doyumsuzluğun yarattığı yalnızlığa dikkat çekmekte… ‘Sevgi’nin gerekliliğini vurgularken, et pazarına dönen ortamda yitip gidenleri öne çıkartan yapım, arka planında erkeğin cinsiyetçi yaklaşımının kaynağında, kadının basit ve yapışkan tutumlarının payını gizlemekte… Toplumsal mesajların yanı sıra güncele dair taşlamaların mevcudiyeti de dikkat çekici! ‘Sansür’den ‘Balyoz’a çeşitli baskı unsurlarına karşı yapılan eleştirilerin içinde en hoş olanıysa, ‘RTÜK için hazırlanan kayıt’taki TRT ağzıyla yapılan konuşma… Ortamın absürtlüğüyle tam bir zıtlık yaratan Kaan’ın kibar hitabetini izlemek oldukça keyif verici!  

Varlık içinde yokluk çekenlerin doyumsuzluğunu, iğneli bir dille anlatan KAYBEDENLER KULÜBÜ, basında öne çıkartılan cinsellik unsurunu da zarafetle sunuyor. Estetik kaygısından uzaklaşmadan çekilen sahnelerde hiçbir biçimde ölçü aşılmamış. Filmdeki tek aşırılık, üzerine titrenen ‘halı’ motifinin vurgulanmasında yaşanıyor. Bir de, o kadar içkiye karşın gösterilen performansa takıldım doğrusu… Ekip Film’in tedirginlikle sunduğu yapımda, yaş sınırı 15 ve üstü! Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayanlara, ‘özgürlüğün esareti’nde tükenen özgür insan manzaraları sunan KAYBEDENLER KULÜBÜ, kullandığı dille balyoz gibi ses getirecek…  

Anibal Güleroğlu 

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..