Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '21

 
Kategori
Güncel
 

"Kendime Odaklı Yaşam"

       
        “Kendime odaklı yaşıyorum.
 
         Son zamanlarda, kimi arayıp hal hatır sorsam, sesin soluğun çıkmıyor desem, aldığım yurttan sesler korosu gibi tek cevap bu. 
 
       Ne büyük saadet, kendine odaklı yaşamak! Son zamanların akımı deniyor ya, işte ondan. 
 
     Hastalık Covid-19, pandemi , yok efendim sosyal mesafe derken, insanlar yığınlar halinde kendine odaklı yaşamaya adadı. Bir kereliğine verilmiş hayatını.
Yaşayamayız efendim! Yok, öyle bir lüksümüz. 
     
         Kişisel gelişim diye yutturulmuş bu zırvalık, herkesi tepeden tırnağa mutsuz ediyor. Farkında mısınız? Her anın mıncırığını çıkarmaktan artık sosyal ağlar doldu taştı. 
 
    -Evlendim, gerdeğe girdim çıktım, balayı cilveleşmeleri hamilelikler evde dolma sararken yolda yürürken yeni giydiğin giysiyle şeref turu…
    -Ne yemek yedim, nerde yedim , nasıl yedim, kimle yedim ne pişirdim nasıl pişirdim pişirirken mutfak turu ev turu..
 
Bu mudur, kendine odaklı yaşam?
   
       Bugün merak ederek ‘worldometer’ adlı bir sitede, gerçek zamanlı dünya istatistiklerine baktım. Herkese açık veriler. Çünkü insanlık o denli uyuyor ki, bu denli önemli verileri gizlemeye gerek bile duyulmuyor. Verileri gördüğümde gözlerim fal taşı gibi açıldı.
 
 Parametrelerde bir an bile sabit kalmadan artan ilginç verileri sizlerle de paylaşmak istiyorum;
 
     Dünyada, şu an nerdeyse yedi buçuk milyar insan yaşıyor. Bunların iki milyara kadarı, “aşırı kilolu” olarak tanımlanmış listede.
    Bir milyara yakını da, ‘obezite’ olarak görünüyor. Yani yedi buçuk milyar dünyamızın nerdeyse yarısı özellikle FAZLA YİYECEK TÜKETMEKTEN ya obez ,yahut da aşırı kilolu olarak tanımlanıyor.
 
     Gıda sektörü ve sağlık sektörü branşında parametre ismi "kilo vermek isteyenlerin sayısı" ile "obezite tedavisi görenlerin sayısı" diye ifade edilmiş ve sürekli yükseliyor. Sürekli hareket halinde eksilme olmaksızın artıyor.
 
Diyeceğimiz o ki bütün sistem bu iki buçuk  üç milyar insanın etrafında dönüyor. 
 
Yani neydi o? 
-Kendine odaklı yaşamak!
 
Gelelim listenin en can alıcı kısmına;
 
       Dünyada, tam bir milyara yakın aç insan bulunuyormuş. Ne hikmetse ibre oynamıyor. Bunca obez şişman verilerinin içerisinde garibim açlık durduğu yerde sayıyor. 
 
      Ne kadarı kayıt altında ki, aç insanların sayısı o da bilinmez, meçhul.
   
      Yani koca dünyada milyonlar belki hatta milyarlarca savaş mağduru aç perişan yoksulluk sınırının altında yaşam sürmeye çalışan insan var. Bunların varlığından hepimiz haberdarız.
 
     Lakin kayıtlarda sadece; doğan, ölen, yaşayan, şişmanlayan, zayıflamaya çalışan, tüketen ve aman ayıp olmasın diyerekten bir milyara yakın aç kayıt edilmiş.
 
    Öyleyse şunu sormak lazım gelmez mi? Basitçe hesap yaparsak, üç milyar artı bir milyar. Etti dört milyar.
 
Nerede bu geride kalan üç buçuk milyar insan?
 
    Denecek ki sağlıklı, yaşıyor, çalışıyor hayatlarına devam ediyor. Ülkemize göç eden ve dünyanın dört bir yanına göç sağanağı oluşturan bu yığınlar nerde kayıtlı peki? 
 
   Milyonlarca savaş mağduru, evsiz, yurtsuz, anne babası yetim kalan çocuklar da bu üç buçuk milyarın içinde mi?
 
   Veya garibim gece gündüz iş arayan bulamayan işsizler. İşlerinden atılan, sayısını kestiremediğimiz insanlar nerede?
 
         Başka bir kaynakta, sadece Afrika’da her yıl bir buçuk milyon insanın açlıktan öldüğünü okudum. Ne yazı ki, ölenlerin yarısı çocuklar. İmkansızlıktan yokluktan hastalıktan ölüyorlar. Bir kesim de şunu soruyor, "Madem fakirler neden çocuk yapıyorlar?" Kim bilir, belki yok olmamak için belki cahillik.
Kim bilir belki de, onlar da kendilerine odaklı yaşıyordur hayatı!
 
     Dünya istatistiklerine göre her yıl dünyaya gelen yüz yirmi milyon yavrudan, sadece yarısı hayata tutunabiliyor.
Buna göre dünya genelinde sağlık problemleriyle karşı karşıyayız.
 
-Ama sağlık sektörü ibresi sürekli kilo vermek isteyenler için çalışıyor. 
 
          -Bunca kendine odaklı yaşam süren ama hala kendinden memnun olamayan, gözleri bir türlü doymayan sadece kendi odaklı bir yaşam tarzıyla kalpleri buz kesilmiş MUTSUZ yığınlar.
 
      Geçende, Elon Musk’un polemiğe girdiği konu geldi aklıma. Hani şöyle demişti ya kısaca, “ benim vereceğim parayla açlık son bulacaksa, fabrikamı vereceğim.”
      Adam bir yerde haklıydı. Açlık sadece parayla son bulmaz. Dünya insanlarını yetiştirebilmeli eğitebilmeli ki, açlık ve israf ancak son bulsun.
     
      Ama sanki, belli bir kitle bilinçli olarak cahil bırakılıyor.
 
       Liste ortada.
 
      Eğitimsizlik insanları sağlıksız beslenmeye yönlendiriyor. Bilinçli olarak kendini gerçek manada düşünen insan otomatik olarak başkalarını da düşünebilme yetisini kazanır.
 
          Yani özetle, asla kendine odaklı yaşayamaz.
 
     İnsanlar sürekli geçmiş yıllardan, o yılların güzelliğinden dem vuruyor haklı sebeplerle. O yıllarda insanlar kendine odaklı yaşamayıp, paylaşımlı bir hayatı benimsedikleri için harika bir frekans ahengiyle uyumu yakalamışlardı. Bir şekilde beraber olmanın yollarını arar ve bulurlardı. 
 
Şimdiki zamanda olduğu gibi, eften püften nedenlerle birbirlerine burun kıvırıp, “kendine odaklı” yaşam diye  kendi elleriyle kurdukları cehennemlerinde değil!
 
Bu dengesizliğin adil olmadığı apaçıktır. 
 
    Lakin elimdeki imkanlar nispetince, bireysel olarak yapabileceğim tek şey, iki kelime şuraya sıkıştırmak ve elimden geldiğince “Biz” odaklı yaşamak olacaktır.
 
Çünkü biz olamazsak ben hiç olamayız.
 
Selam ve saygılar
 
MERYEM KADIOĞLU
 
 
Toplam blog
: 42
: 672
Kayıt tarihi
: 07.02.17
 
 

İstanbul'da doğdu. İstanbul'da yaşıyor. Evli, ev hanımı ve çocuklarının annesi. Aklına estikçe yaza..