Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
İnançlar
 

“Mega Center Caprice Gold Cami”

“Mega Center Caprice Gold Cami”
 

9 yıldır muhafazakâr bir iktidar var ülkemizde ama muhafaza edilmesi gereken çoğu şeye dokunmaz AK Parti hükümeti. Bunların en önemlisi Diyanet İşleri Başkanlığı ve camilerdir. Geçen yıl çıkardıkları Diyanet İşleri ile ilgili yasayı saymazsak tabii… Cami yapımı konusunda o kadar çok yanlışlık var ki… Hiçbir ön incelemenin yapılmadığı, parası olanın istediği yere cami yaptığı, mimarisi sıfır camilerin bol olduğu bir devirdeyiz.  

Bir iş adamı otel yaparken neye dikkat eder? O bölgenin ekonomisine, nüfusuna, göç almasına, çevresindeki otel sayısına, o bölgeye gelen turist sayısına… Herhalde bu tür şeylere dikkat eder. Peki, bir cami yapılırken neye dikkat edilir? O camiyi finanse eden kişinin tutumuna dikkat edilir.  

“Camiye babamın ismini verin, bizim eve yakın olsun, tek minareli olsun…” gibi tutumlardan bahsediyorum. Canının istediği yere Allah’ın evini yapmak bana ters geliyor.  

Beş- on kişi toplanıp dernek kurmak istiyorlar. Amaçları cami yapmak… Önce derneği kuruyorlar. Sonra para toplamaya başlıyorlar. Bir yıl boyunca paranın bi kısmını bulunca camiye başlıyorlar. Caminin şekli, mimarisi, konumu önemli değildir. Tek amaç parayı denkleştirmektir. Yıllarca, inşaat halinde bekleyen camiler vardır. Parayı götüren dernekler de vardır. Derneği fes olanlar gibi…  

Gecekondu mantığıyla cami yapıyoruz. Gecekondu mantığıyla hayır yapmaya çalışıyoruz. Osmanlı zamanındaki camilere halen hayranlıkla bakıyoruz. Sayısız deprem görmüş bu camiler, o derneklerin ya da zenginlerin yaptığı camilerden bin kat daha iyidir, daha hoştur ve daha ruhanidir. Şimdiki beton yığınlarında, eksik malzemeyle yapılan camiler gibi değildir.  

Aynı mahallede üç camii görürsün ama camisi olmayan sayısız mahalle vardır.  

Camiyi devlet yapmaz, camiye devlet karışmaz ve sadece devlet, camiye görevli tayin eder. Çoğu görevli de derneklerin altında ezilir. Caminin mali işlerini dernekler yürütür. Devletten kastım tabii ki Diyanet…  

Yarın Ramazan ayına giriyoruz. Bütün TV kanalları camilerin önünde program yapacak her zaman ki gibi… Hangi camiler onlar? Tabii ki Osmanlı zamanında yapılan camiler…  

Ülkemizde, Selçuklu zamanında yapılan camiler vardır. Değişik mimarisi vardır. Kendine hastır bu mimari. Ve tabii ki Osmanlı mimarisi vardır. Bu camilerin hepsi de kendine has özelliğe sahiptir. Cumhuriyet mimarisi bir tek camimiz var mı? Maalesef yoktur.  

***  

Gelelim başlığa…
Milletten topladığı paralar ile Volskwagen’e rakip oluyormuş gibi yapan ve sonrasında yurt dışına kaçan ve tekrar o suçlardan yırtmak için milletvekili olan muhafazakâr görünümlü iş adamı Fadıl Akgündüz, namı diğer Jet Fadıl, Bayrampaşa’da yapacağı 7 yıldızlı otelin yanına 4000 bin kişilik cami yapıyormuş. Caminin ismi, Jet Fadıl’ın zekâsının kafasına sığmadığını gösteriyor. Bu tür beyinler niye direkt kendi emeğiyle ticaret yapmaz da başka yolları dener?  

***
Kaç yıl önce, bir ilçe müftümüz ile sohbet ederken bu cami konusu ve Diyanet ile ilgili görüşlerimi paylaşmıştım. Çok enteresan bir olay anlatmıştı. Aktarayım.  

1980 darbesinden sonra Demirel ve diğer liderler tutuklanır. O zamanın ilçe müftüsü Mehmet Nuri Yılmaz, Demirel’i ziyaret eder. Ve bu ziyaretler sıklaşır. Demirel, M. Nuri Yılmaz’ı çok sever. Ve 1992 yılında bir ilçe müftüsünü Diyanet İşleri Başkanı yapar.
Son bir bilgi:
2008 yılında Demokrat Parti’nin genel başkan yardımcısı olur Mehmet Nuri Yılmaz.  

EĞLENCELİK
Üç arkadaş camide teravih namazı kılıyorlarmış. Namaz esnasında birinin telefonu çalar. Diğeri, “telefona baksana” der. Telefonu çalan, “Ya sus namazımız bozulacak” der. Hiç konuşmayan arkadaş, “Siz, şimdi namazınızın bozulmadığını mı düşünüyorsunuz?” 

İFTARLIK
Tuttuğum ilk orucu hiç unutmam. Akşam ezanına beş dakika kala sofraya oturup yemek yemeye başlamıştım. Babamın o sakin ve rahat tavırlarını herkese hissettirdiği o dakikalarda bana bi soru sordu: Oğlum sen oruçlu değil misin? Hıhı, oruçluyum… Siz de yesenize, sofra hazır.  

SAHURLUK
İlk sahurun pazar akşamına denk gelmesi, ülkede iş gücü kaybına neden olabilir. Çünkü pazar günü öğleye kadar yatılmıştır. Ve akşam, sahura kadar oturulur. Haftanın başı yani pazartesi, ilk çağlardan beri nefret edilen bir gün olduğu için ve bugünün uykusuz ve aç geçeceğini düşünürsek, iş gücü beklemek safça olur. Esnemek orucu bozar mı acaba?  

twitter.com/mahirtemur  

 

 
Toplam blog
: 110
: 521
Kayıt tarihi
: 21.12.09
 
 

1979 Malatya doğumluyum... Evreni kendi gözlüğümden (0,50-0,75) görmeye çalışan bir yazarım... Dü..