Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '12

 
Kategori
Edebiyat
 

“Mekânım Datça olsun” Demişti ya Şair…

KAYIP ÇOCUK

Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
Unutayım bir anda her şeyi,
Nerde oturduğumu,
Bir tuhaf âdem olduğumu Can adında.
Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;

Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
İlk defa görmüş gibi dünyayı,
Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
Hatırlamam artık garipliğimi?

Can YÜCEL

Bu yıl Datça’ya düştü yolum. Tur programımızda Can Yücel’in evini ziyaret etmek de vardı. Heyecanlıydım dolayısıyla, büyük ustanın yaşadığı mekânı görmek her kula nasip olacak bir şey değildi. Ama ne yazık ki Can Evi’nin kapalı olduğu gerçeği ile yüz yüze geldik Yücel’in evine vardığımızda. Can Yücel’in eşi Güler Yücel’in geçen yıl şairin mezarına saldıranların ceza alacağı güne kadar Can Evi’nin kapalı olacağını söylediğini basından biliyordum ama Datça’ya kadar gidip de Şair’in ruhunu yansıtacak mekanı gezememek bir hayli üzdü beni. Evi çevreleyen taş duvarlardan bahçesini görebildik az biraz ve kapalı olan ahşap kapıdan okuduk Şair’e ait birkaç şiiri.

“Mekânım Datça Olsun” diyecek kadar nesini sevmişti Can Yücel bu beldenin. Onun mutluluklarını, hüzünlerini, kahkahalarını belki hıçkırıklarını, hayallerini süsleyen her ne varsayı ve bizlerin tahayyül edemediği daha pek çok duygusunu hiç şüphesiz ki Datça saklıyordur her köşesinde. Yücel’in gözüyle görebilmeyi isterdim doğrusu Datça’yı. Sonra sahildeki mekânlardan birinde oturup şiir üzerine, edebiyat üzerine sohbet edebilmeyi. Sohbet edemedim ama şiirlerini okudum durdum bilmem kaç kez. İşte o şiirlerinden biri ki… O an dilime dolanan ve her okuduğumda beni derinden etkileyen. Sanırım pek çok kişi de benimle aynı hissiyatı paylaşıyordur bu şiiri okuduğunda.

BAĞLANMAYACAKSIN BİR ŞEYE, ÖYLE KÖRÜ KÖRÜNE

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…

Can YÜCEL

12 ağustos 1999 yılında kaybettiğimiz Yücel, 1926 yılında İstanbul’da doğmuş. Eski Milli Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel’in oğlu. Şiirlerinde kullandığı kaba ama samimi dili ile farklı bir tarz yaratmış Türk şiirinde. Ankara Atatürk Lisesinde, Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okumuş. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, spikerlik, turist rehberliği yapmış. Evli ve üç çocuk babası olan Yücel, askerliğini Kore’de yapmış. Can Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı olmuş. Günebakan çiçeklerini çok severmiş.
Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazmış. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürünler vermiş. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygular olmuş. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar varmış. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıymış.

BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM

Ben hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici – hep, hep acele işi
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a
Bi helalleşmek ister elbet, diğ’mi oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Can YÜCEL

12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm olmuş Can Yücel ve 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıkmış. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımlamış. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatılmış.

1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankılar uyandırmış.
 İlk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamış.

Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yapmış.. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilermiş. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiş. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiş.

KİBRİT ÇAKIYORSUN KARANLIKTA

Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?

Can YÜCEL

KUŞLAR VARDIR

Kuşlar vardır, cana benzer havalarda;
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;

- Uslu ayaklarla başlamış yolculuk -
Yürünmez öyle, bazen durulur
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sükûn üzre kitaplar.

Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.

 Can YÜCEL

 Bir gün yolum yeniden düşerse Datça’ya… Bu sefer Can Evi’ni gezebilmektir dileğim.

 KAYNAK: http://tr.wikipedia.org/wiki/Can_Y%C3%BCcel

 
 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..