"Milliyet Blog" markasına yakıştı

Geçtiğimiz cumartesi akşamı Doğan Medya Center'da bulunan Milliyet Gazetesi binasında gerçekleştirilen Milliyet Blog Ailesi buluşması, her ne kadar beklentimin altında bir, blog yazarı katılımı ile de olsa çok hoş sahnelere mekan olan bir organizasyon olarak hayat buldu.

Daha binanın otopark girişinde başlayan ve konuya verilen önem ve gösterilen ciddiyetin nişanesi olan titizlik, tüm organizasyon boyunca devam etti ve kesinlikle gözlerimizden kaçmadı. Zemin katın altında bulunan kokteyl alanına girmemizle, güler yüzlü ve son derece sıcak, sempatik proje yöneticisi ve editörlerimiz bizleri karşıladılar. Ve ardından gözlerin yaka kartlarındaki isimlere odaklandığı ve şaşkınlıkların, mutlulukların ve paylaşımların hep bir arada yaşandığı tanışma süreci başladı tabi ki.

Başta da belirttiğim gibi katılım oldukça sınırlıydı. Bin rakamının üzerinde olduğunu hepimizin bildiği Milliyet Blog yazarlarından, benim görüp tahmin edebildiğim, yaklaşık yüz tanesi oradaydı. Sanıyorum ilgili arkadaşlarımızda kesin katılım rakamları vardır. Bu durumu nasıl yorumlamak gerekiyor noktasında sanıyorum her birimizin söyleyebileceği argümanlar olacaktır. Editörlerimizden aldığım bir diğer ayrıntı da İstanbul dışından katılımın İstanbul'da yaşayan yazar arkadaşlarımıza oranla çok ciddi rakamlarda olduğu idi. Bu da bir diğer enteresan tespit noktası bence.

Yazılarına aşina olduğumuz birçok yazar arkadaşımızla yüz yüze tanışmış olmak ayrı bir mutluluk ve haz yaşattı her birimize. Hemen aklıma geliveren ve tanışmış olmaktan büyük sevinç ve onur duyduğum; Yeşim Esemen, Sema Çetinkaya, Sema Çürük, Sabiha Rana, Gül'ün İçinden, Melda Hanımlar; Savaş Şakar, Süleyman Ekim, Akdenizli, Seydi, Kırkında Levent, Ali Bakmaz, Ahmet Aydın, Ere Tekin gibi Beyefendi'ler ve şu anda hafızamın bana müsaade etmediği için adını burada zikredemediğim ve kendilerinden özürler dilediğim pek çok değerli yazarımızla bir çift laf edebilmek, hasbıhalde bulunmak cidden mutluluk verici idi.

Bir diğer yüz güldüren nokta ise çok sevdiğim, değer verdiğim, ışıltı ve sıcaklıklarını ilk günden beri bana hissettiren, güzel insanlar; Füsun ve Başak Hanım'larla tanışmış olmaktı. Kendileri de maillerindeki samimi ve bir o kadar da seviyeli ve dolu yaklaşım tarzlarını, toplantıda da kat be kat daha pozitif nitelikteki elektrikleri ile bizlere aktardılar.

Çiğdem Toraman Hanım'ın konuşmasında, bizlerle paylaştığı teknik bilgileri, tespitleri, geleceğe dönük planlamalarını duymak istiyorduk, duyduk.

Milliyet İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Hanımefendi'nin, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, usta gazeteci Sedat Ergin Beyefendi'nin ve yine Milliyet Gazetesi'nin tecrübeli kalemi Güneri Civaoğlu Beyefendi'nin toplantıya yapmış oldukları katılımları, Hanzade Hanım'ın kısa konuşmasında verdiği net mesajları; en tepe yönetimin Milliyet Blog ailesine verdiği önemin, bakış açılarındaki olumlu enerjilerinin çok net ve direkt göstergeleri idi.

Direnen Mızıkacılar adlı müzik topluluğunun ortaya koyduğu canlı performans adeta mini bir konser niteliğinde idi. Tam anlamıyla akıllarımıza ve yüreklerimize kazınmayı başardılar dersek sanırım çok da abartmış olmayız. Bir ara hemen sol yanımda bulunan Güneri Civaoğlu Bey'in, kendisini muhteşem müziğin ritmine kaptırıp, durduğu yerde minik dansıyla Direnen Mızıkacılar'a eşlik ettiğini görmek çok hoştu. Biz de o sırada, Sedat Ergin Bey ile, yüksek volümlü müziğin müsaade ettiği derecede sohbet etmeye çalışıyorduk.

Müzik gerçekten çok güzeldi ama ses seviyesi bu tip bir kokteyl ortamı için biraz yüksek kaldı. Birbirleriyle konuşmak isteyenler, seslerini duyurabilmek için yanındakinin kulakları içinden östaki borusuna ulaşmak zorunda kaldılar. Ama her şeye rağmen Direnen Mızıkacılar, orada bulunan herkesi mest etmeyi çok rahat başardı. "Acaba albümleri var mı" ya da "nerede sahne alıyorlar?" şeklinde konuşanlarımızın sayısı hiç de az değildi.

İşte, bir toplantının ardından kısaca benim aklımda ve yüreğimde kalanlar da böyleydi. Birçok arkadaşımız bu konuyla ilgili, doğal olarak yazdılar ya da yazacaklar. Tekrara düşmekten korktum açıkçası yazıya başlarken ama yazmasam da sanki es geçmiş olacağım gibi geldi ve bunları sizlerle paylaşmak istedim.