"Nalına da mıhına da 69"

‘’NALINA DA MININA DA 69’’

NOEL BABA…

Milletçe şu Baba meselesine yıllarca kafayı takmış bir millet olduğumuz gerçeğini unutamayız. Meselâ Süleyman Demirel’e Sülô Baba, Müslüm Gürses’e Müslüm Baba demişiz, Hatta rahmetli Hulusi Kentmen bile baba deyiminin sıcaklığını tatmıştır. Hadi onu da bırakın, rahmetli Adile Naşit bile sokaklarda Ana denilerek sinemaseverlerin bağrındaki sıcacık yerin tadına ermiştir. Ancak her sene birçok aile babasının çocuklarını sevindirmek için isteyerek kostümünü giymeyi sevdiği Noel Baba bu sene istenmeyen Baba ilan edildi.

İsmi bilinen bazı üniversitelerde öğrenciler Noel Babayı bu sene istemezuk diyerek şişme Noel babaları bıçakladıladır. Her taraf ‘’EDEP YA HU’’ nidaları ile yankılandı. Hatta yurt genelinde Noel Babayı bıçaklama geleneği bile başladı denilebilir. Dinler arası yumuşamanın fazla yumuşadığı konusunda fikir birliği oluşturan göstericilerin yaz tatilinin başlaması ile birlikte sahil şeritlerine akın edip kefenle gezmelerinden korkuluyor.

Bu arada bir muhtarımızın astığı bir afiş ilginçlik ötesine geçip gazete başlıklarındaki yerini aldı. Ne demişti muhtarımız?

‘’Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu senede evlerimize Dede Korkut gelecek’’

Konu yurt dışına taşıp ta Amerikaya kadar ulaşıp tartışmanın boyutunu kıtalararası konuma getirdi. The Daily Show’un yaratıcısı Jon Steward programında Noel Babanın Antalya Demreli olduğunu hatırlattı. Programa katılan Noel Baba uzmanı Jessica Williams bu hatırlatmaya ‘’Yağız Türk Noel Baba’’ diyerek kafaları iyice karıştırdı. Vay Noel Baba, sen neymişsin be abi.

Bu arada bazı çöp konteynerlerinde bulunan Noel Baba kostümlerinin sahipleri bulunamadı…

TÜYO…

Mail adresime ulaşan bazı vatandaşların yerel seçimlerde dağıtılacak poşetlere ek ürünler katılmasını istemeleri dikkatimi çekti. Özellikle diş ağrıları için ekledikleri ‘’karanfil’’ çok dikkatimi çekti. Yeni yılda diş muayene ve protezlerinin üçretli olacağını duyan vatandaşların bir sonraki iktidar değişikliğine kadar idare edecek karanfil talep etmeleri çok manidar geldi bana. Ayrıca bazı vatandaşların kablosuz ve üçretsiz internet bağlantısı istemeleri de kafamı çok karıştırdı.

NALLIHAN…

Nallıhan yerel seçimlere hazırlanırken, Başkan adaylarının video paylaşımları dikkat çekiyor. Feridun Başkan’ın başlattığı akıma Belediye Başkanımız Ahmet Adnan Okur hemen karşılık verdi. Darısı artık diğer Başkan adaylarımızın başına diyelim ama işleri zor bilsinler.

YUNANİSTAN…

Komşumuz Yunanistan’da Savunma Bakanlığı eski Genel müdür vekili Antonis Kantas görevi süresince kopardığı avantaları iade etme kararı alması ülkemizde şaşkınlıkla karşılandı. Hatta olayı gazetelerden okuyan bazı vatandaşlarımızın haberi defalarca okumaya doyamadığı gözlendi. Görevi boyunca takriben 16 milyon Euro iç eden Antonis 9 milyon Euroyu iade etti bile. Yakında 7 milyon Euroyu iade edeceğini açıkladı. Antonis’in müslüman olup olmadığı konusu araştırılıyor.

METİN BEY…

Akp Adıyaman milletvekili Metin Metiner son açıklaması ile yine reytinğlerini alt üst etti. Bir süredir basında ve ekranlarda göremediğimiz Metin Bey’in çıkışı gerçekten çok ilginçti. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ölümüne kadar arkasında olduklarını ifade eden Metin Bey şöyle devam etti. ‘’Biatsa biat, itiatsa itiat, ölümüne arkasında duruyoruz. Evet, biz biatcıyız. Biz sadakatle idealerimizin önderi olan kişinin izinden gitme noktasındayız’’ dedi. Metin Bey’in sözleri henüz tam anlamıyla anlaşılamadı ama Demokrasilerde siyasi liderine bu kadar da biat etme heveslisi başka bir milletvekil var mı acaba? Yerel seçimlerden sonra gelecek Genel seçimlere bir yatırım yapıyorsa Sayın milletvekilimiz en garantili yolu seçti. Hadi iyisiniz Metin Bey garanti ilk sıra. Biat milletvekili arayan diğer parti Başkanlarımız açın gözünüzü, bakın Akp de ne Milletvekilleri var.

TWİTTER…

Twitter konusunda nihayet meclis Başkanımız gönlümüzden geçenleri dillendirdi. Bana sorarsanız bir kamu görevlisinin twitter hesabının olması çok yadırganacak bir durum. İnsan merak ediyor zamanınız bu kadar çok mu bol diye. Hatta bir araştırma yapılabilir pekâlâ. Meselâ boş zamanlarınızda –ki genelde elinizden cep telefonu düşmediğine göre boş zaman çok bol sizde, ne yaparsınız?

17 ARALIK…

17 Aralık tarihinden bugünümüze kadar olan gelişmeler, Demokrasi seviyesi en düşük bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı acaba neler olurdu? Bu soruyu ben çok düşündüm. Hatta sizlerde düşünüp sizlerde kafayı yorun. Aslında bu soruya cevabı Metin Metiner az yukarıda verdi bile. Biat kültürü. Demokrasiyi Türkiyede acınacak durumlara düşüren işte bu biat kültürü. Kefen giyer gezeriz, ne derse onaylarız, ona dokunmak bile ibadet (işte imanın insandan kaçıp gittiği yer burası), öl de ölelim (-ki milletçe bu konuda şanssızlığımız çok açık) gibi. Allah milletimizin yolunu açık etsin ama Allahda bıkmıştır herhalde sürekli bazı şeylere havale etmemizden.

TIR…

Tır’da aslında yardım malzemeleri vardı. Yani tır ağzına kadar bebek maması ve ped’lerle doluydu o yüzden görmemizi istemediler. Özellikle ped yani kadın ped’i bile vardı. Böyle şeyler her ne kadar sabahtan akşama kadar televizyonlardan yüzlerce defa görülse bile çocuklar tarafından görünmesi istenmiyor tabi.

Kim yerdi bunca dalavereyi bilmiyorum ama biat kültürünün sıcak kucağında yetişen insanlarında kesinlikle inanmalıyız gibi seçimsizlikleri de var hani.

Peki, ne olacak?

Hiç merak etme canım kardeşim. Karanlık yanan bir lamba belki bugün gerçekleri karartıyor ama lamba söndüğünde bildiğiniz tüm kavramlarında alt üst olacağı gibi bir şansın da var hani. Mesele nerde? Mesele senin o karanlık ışık veren lambanın düğmesini aşağıya indirmende. Zaten son zamanlarda hiç kamuoyu yoklaması yapıldığını ve yayınlandığını duyup gördün mü? Göremezsin çünkü kamuoyu artık bildiğin gibi değil. Yolcu yolunda gerek, yanında kimleri götüreceğini kimse tahmin edemez. Ama işe sözde yardım kuruluşlarının olduğunu en başta bildirelim.

Bu haftalık bu kadar, hoşcakalın…

Mehmet ÖZCAN