Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
Blog
 

"Sn. Murat Bardakçı, gelecek tarihin arka odasını yazıyoruz."

"Sn. Murat Bardakçı, gelecek tarihin arka odasını yazıyoruz."
 

Geçtiğimiz günlerde TÜYAP Kitap Fuarı ile ilgili olarak yazdığım bir yazıda Milliyet Blog için "Türkiye'nin en büyük sivil toplum platformudur" demiştim.

Milliyet Blog Türkiye'nin en büyük eksiği olan tabandaki demokratik tartışma kültürünün yerleşmesine aracılık ederken; diğer taraftan da ülkenin nabzını tutuyor. Binlerce Türk Liralık yapılan araştırmalarla eşdeğerde bir nitelik ve niceliği de içinde barındırıyor.

Tartışyor, kavga ediyor, düşüncesini özgürce ortaya koyuyor. Yazım şeklinde kavgasını yapıyor. Ayrıca öğretiyor; geleceğe dönük projeler üretiyor. Milliyet Gazetesi'nin enerjisi yeterse daha büyük işler yapmaya da potansiyeli var.

Türkiye'nin çok önemli kalemleri Milliyet Blog'taki tartışmaları, görüşleri takip ediyor. Onlar hiçbir zaman isim vermeyi sevmezler; kaynak açıklamazlar ya da kendileri ile aynı seviyede olmayan kişileri köşelerine taşımaktan özenle kaçınırlar. Biz ne zaman günlük gazete ve dergilerde kendimize yer ediniriz o zaman kaynak oluruz. O gün gelene kadar "internetteki blog siteleri" sınıflandırmasının içinden çıkamayız.

Bugün bütün köşe yazarları, araştırmacılar ve yazarlar için internet en büyük kaynakken, internette blog sahibi olup yazı yazmak boş işidir.

Ben izlemedim ancak iki gündür MB'daki yazılardan takip edebildiğim kadarıyla Sn. Murat Bardakçı blog yazarlarına ilişkin Cumartesi akşamı bir yorum yapmış.

"Blog yazarlığı boş iştir; bütün gün boş oturup dururken bir iki şey karalayım da ismim görünsün, diyenlerin uğraşıdır."

Murat Bardakçı bundan dört ay önce yaptığı 1908 Meşrutiyet Devrimi ile ilgili bir programın içinde 31 Mart ayaklanmasını bastıran ordunun başındaki Mahmut Şevket Paşa'nın şehre girmeden önce yaptığı konuşma olduğunu iddia ettiği taş plak bir ses kaydı yayınlamış ve bunun canlı olarak kaydedildiğini söylemiş, kendisine gelen o tarihlerde bunun mümkün olmadığı, o kaydın stüdyo ortamında yapılmış bir canladırma olduğu yönündeki uyarı mesajlarına ise neredeyse hakarete varan cevaplar vermişti. İşin aslının öyle olmadığı ise yanılmıyorsam NTV Tarih'in Haziran sayısında kaynaklarıyla birlikte gösterilmişti.


<ımg id="myphoto" src="http://photos-b.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs128.snc1/5500_1046186134254_1813698213_99753_3909111_n.jpg">
Kaynak: Git Zaman Gel Zaman - Cemal Ünlü Pan Yayınları S:160-162

Murat Bardakçı bir çok konu üzerine "böyledir" şeklinde kesin hükümler veriyor. Sanki tarih onun arka bahçesine kurduğu bir perdenin üzerinde yaşanıyor da o bütün olan biteni net bir şekilde izliyormuş gibi. Hele kişiler üzerine yaptığı yorumlar akıl alır gibi değil.

Kuşkusuz blog yazarları da benzer yorumlarla konulara yaklaştığı oluyor. Ancak bizler çoğunlukla güncel üzerine yorumlar getiriyoruz.

Bugün Milliyet Blog'ta mesai harcayanların önemli bölümü emeği ile para kazanan insanlar. Yazmak, yazar olmak herkesin tatlı rüyası. Hepimizin yazıyla ilişkisinin çok önemli bir hikayesi var. Hiçbirimizin hikayesi diğerine göre daha önemsiz değil. Hatta hikayelerimizin bugün popüler olmuş isimlerin hikayelerinden daha aşağı kalır tarafı da yok.

Hele Murat Bardakçı gibi seçkinci dünya görüşü içindeki popüler kişiliklerden hiçbir farkı yoktur.

Sn. Murat Bardakçı tarihin arka odasına ışık tutarken yüz yıllar önce bizim gibi tarihe not düşmüş adamların, kadınların günlüklerini önümüze tarih vesikası gibi koyarken tarihin en büyük birikim hazinesi internete her gün sürekli çok değerli bilgi kaydeden biz blog yazarlarına boş adam demesinin ne anlama geldiğini tekrar düşünmesini hatırlatacağım.

Uzay Gökerman
 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..