Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '09

 
Kategori
Kitap
 

Aşk Şeriatı ve Elif Şafak

Aşk Şeriatı ve Elif Şafak
 

Elif Şafak'ın Aşk'ını bu sabah erken saatlerde bitirdim. Benim için tatil kitabıydı; kumsalda aynı kitabı okuyan çoğunlukla birlikte başlamıştım, ancak bitirebildim.

Bu Elif Şafak'ın okuduğum üçüncü kitabı... İlki Araf'tı. Sonra Siyah Süt'ü okudum ve Aşk...

Araf ismi gibi anlam taşıyan bir kitaptı. Açıkçası kahramanlarının oturmadığı, içinde bulundukları duruma nasıl geldikleri anlaşılmayan, ruh karartıcı bir romandı.

Siyah Süt'ü okumamdaki amaç, doğum yapmış kadınların içine girdikleri psikolojiyi biraz daha yakından tanımak, anlamaktı. Bir roman niteliği taşıdığını söylemek zor. Yazarın dışa vurumu, rahatlaması gibiydi. Teknik olarak derinliğine girmedim.

Bir yazar olarak kitaba önce teknik olarak yaklaşıyorum. Buna engel olamıyorum. Yazarın cümleleri kurma şekli, kelimeleri seçişi, öyküyü kurgulayışı, karakterlere can verişi, onları sürükleyişi ve son olarak da öykünün kendisi elbette.

Kitap seçimlerimi yazarın kimliğine göre yapmam. Kitabı okurken de bu etkiden uzak dururum. Yani Orhan Pamuk veya Elif Şafak'ın dünya görüşleri ile aynı şeyi paylaşmıyor olsam da bu onların yazdıklarını okumamı engellemez.

Ne tesadüftür ki; kitabı bitirdiğim gün Elif Şafak'ın Habertürk'te yazdığı köşesinde kitaba ilişkin gelen eleştirilere verdiği yazısı çakıştı.

Elif Şafak kitaptan 1.5 milyon TL kazandığını açıklıyor. Dahası kendisine bu parayı kazanmak için Aşk'ı yazdığı ve Mevlana'yı da kullandığı şeklinde eleştiriler geldiğini okuyoruz.

<ımg id="myphoto" src="http://photos-g.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs248.snc1/9516_1047489286832_1813698213_102422_2806439_n.jpg">

Benim okuduğum özel baskı kitabın üzerinde 200.000 adet basıldığını gösteren bir not vardı. Kendi kitabımın 1.000 adet basıldığı ve daha henüz yarısı bile satılmamışken hem Elif Şafak'ın kazandığı para hem de basılan kitap sayısı insanın başını döndürüyor.

Yazarlık böyle bir şey ama... Kimse buna gücenmesin. Para yazara uçsuz bucaksız bir zaman kazandırıyor. Yazar bu zamanı ürüne dönüştürdüğü, okuyucusuna bir şeyler verebildiği, kazandırdığı sürece bu denklemin yanlış kurulduğunu söyleyemeyeceğim. Okuyucu ile yazar arasında böyle bir ilişki kurulur.

Ancak bu rakamlar herkesin aklını başından alıyor. Çünkü Türkiye'de bu sayılara ve kazanca ulaşan yazar sayısı o kadar az ki ister istemez çekememezlik, kıskançlık ve bu duygunun yarattığı bir eleştiri formu doğuyor ortaya.

Dediğim gibi yazar denklemin sol tarafında okuyucunun istediğini veriyorsa sağ tarafındaki kazancı da hak ediyor.

Peki Elif Şafak bunu haketmiş mi?

Kestirmeden söyleyeceğim; evet Elif Şafak kitabında okuyucusunun istediği şeyi veriyor. Bunun parasal karşılığının 1.5 milyon mu yoksa 150 bin TL mi olduğunu okuyucunun satın alma paritesi ile anlayabiliyoruz.

Biz Şems'i ne kadar tanıyoruz? Mevlana'yı ne kadar?

Elif Şafak kuşkusuz bir çok kişinin bilmediği, tanımadığı bu ilişkiye dair bir takım ipuçları veriyor. Şems'in 40 kuralı da kuşkusuz böylesi bir araştırmanın ürünü. Bu kuralları Sufilerin elyazmalarının arasında bulabilirsiniz; bir çoğu bana tanıdık geldi ancak bunun 40 madde halinde disipline edilmesi bir iştir, yazarlıktır.

Elif Şafak bu noktaya kuşkusuz bir anda gelmiyor. Okumadığım ve okuma önceliğine almadığım Pinhan'la başlayan serüvenine bir çok kitap sıralıyor. İsim olmak ülkemizde kolay değil. Elif Şafak da o ismi yaparken bizim hoşumuza gitmeyen bir takım basamaklardan çıkmış, bir takım tavizler vermiş olabilir. siyaseten bütün bunlara karşı da olabilirsiniz; yeri geldikçe bununla ilgili alıntılar da yapabilirsiniz. Ancak edebiyatın içinde kalabilmek; orada değerlendirmeyi becermek çok önemlidir.

Elif Şafak'ın yaptığı şeye değer kazandırmak, edebiyatını tartışmak bize bir şey kaybettirmez üstelik benim de içinde bulunduğum yere bir şeyler kazandırır. Çünkü hepimizin okuyucuya ihtiyacı var. Okuyucunun okuma alışkanlığını kıracak, onu başka düşünselliklerin içine sokacak tartışmaları anlamlı bulmuyorum.

Elif Şafak'ın yaptığı şeyi tartışmakla Elif Şafak'ı konuşmak birbirinden ayrıdır.

Elif Şafak'ın kitapta verdiği bir takım bilgi notlarının doğruluğunu test edecek bilgiye sahip değilim. Bunun için daha fazla Mevlana ile yoğunlaşmam gerekiyor. Ancak bu bile Elif Şafak'ın yaptığı merak uyandırma becerisini olumluyor. Elif Şafak bir yazar olarak süreci kendince sentezlemiş olabilir. Daha doğrusunu yapmak için eleştirmek değil; oturup yazmak gerekiyor.

"Ama bizimki okunmuyor?"

Evet, benim de en büyük sıkıntım bu. Ben de daha çok okunmak istiyorum. Ancak bu başka bir sorun. İndigo Dergisi'nin Eylül sayısında neden okumuyor olduğumuzu masaya yatırdım.

(Neden Okumuyoruz?)


Son olarak, kitabın ismi biraz eksik kalmış gibi hissettim. "Aşk Şeriatı" çok daha yerli yerine olurdu. Ama bunun çekincesini de anlayabiliyorum sanki...

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..