Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '09

 
Kategori
Felsefe
 

"Tanri`m" bu sonbahar...

"Tanri`m" bu sonbahar...
 

(netten)


Henuz basladigi kitabin buyusune kapilip gozleri kan canagi olana dek elinden birakamamisti... Ortalikta kimsecikler kalmamisti yine...

Daha fazla mecali kalmayan gozlerine aciyarak son sayfayi okudu ve artik firar etmesi gerektigini dusundu.
Gecenin isiklariyla birlikte kapanmisti gozleri usul usul...

<ı>"Derinlik arz eden siluetlerin ruhlarindaki disavurum kadar gercekci..."

Bu cumle gozlerini kapatmasiyla birlikte simsek hizi misali dokuldu dudaklarindan... "Tanri`m" dedi kisik sesiyle...

Aradigim iste bu olmali, o sozcuk iste bu!

Satig, bos bir levha gibi dolmaya programlanmis beynini dusundu... "Hasarliyim sanirim bu gece... Nedir bu simdi? "dedi.

Butun sessizlige ragmen beyni yirtip geliyordu geceyi. Ne dus kirikliklarina meydan vermisti bu kucuk uzuv!

Yine dimaginin dahi almadigi bi ic savasla, gercegin felsefesini yapiyordu iste. Sorular, sorular, sorular...

"Yillarca ustunden sular akmis... Gozlerimi karanliklara hapsettigimden beri ordaydi, ordaydi ve "o"ydu iste." dedi.

Iri ve nasirli parmaklarini estetik dudaklarina goturmus susman gerektigini soyleyen gozlerin sahibi. Felsefesi anlasilmaktan yoksun bir otorite, bir krallik kadar kati; ama ayni zamanda bir tanrica kadar uysal, masum, guzel ve mistik...

Hucrelerinde dolandigini hissetti bi seylerin... <ı>Yüregi titredi.

Su siralar ismini dahi anmaya korkuyorum oysa, simdi yuregimde... "Nereye gitsem tasiyor muyum acaba?"

Sagina döndü... Bir tarafi yalnizlik sanki, diger ucu hükmeden. Diktatör! deyip yutkundu.

Ne cok tokati vardi yuzune vuracak... En buyuk zulmuydu yasam... Mutlulugu da keza oyleydi. Siginti gibi hissetti yasamda kendini.

Niye varim ki sanki!

Ne ve kim? Sorun salini karsilayacak kadar kucuk mu? Ya da nerde oldugunu bildiginden emin misin?

Yapma! Alis artik, kabullen... Atamiyorsun!

Yuregini dusundu... Kaskati ve agir... <ı>Tasiyamiyorum!

Butun bu safsatalara veda etmesi gerektigini bile bile yine kavuruyordu iste ruhunu kizgin atesler. Yuregi yine elinde, anlam vermeye calisiyordu.

Beynin kaotigi... Kaos...!

Hukmettiklerinin siniri var mi? Yasam iki zit kavram arasinda bir tek canlinin elinde yok olup giderken nicin seyirciydi?

Gören mi hisseden mi? Görüyorsa bu diyalektige ne gerek vardi?

"Hayat" dedi... Diyalektikten öte ne ki?

Peki hissediyorsa... Iste bu en dayanilmaziydi. Gercekleri ve bu karma karisik yapiyi hisseden... Eylemsizligine kizdi!

Adaletin tam anlamiyla hicbir zaman tecelli etmedigine inanarak ve sorularin pencesinden kurtulmak adina insanlarin buna "asilik, sinanmak, bas kaldiris, isyan" dediklerini hatirladi...

Ne kolay bi secimdi bu... Sormak suctu!

Tekrar yuzunu tavana döndü, gözlerini acti ve bos gozlerle bakmaya devam etti...

Anne sicakligi gibi... Ana rahmi gibi... <ı>

Gozleri doldu, "insanlik bunun ismi insanlik..." dedi yine istemeyerek...

<ı>Derinlik arz eden siluetlerin ruhlarindaki disavurum kadar gercekci..."

Bu cumle gozlerini kapatmasiyla birlikte simsek hizi misali dokuldu dudaklarindan... "Tanri`m" dedi kisik sesiyle...

Aradigim iste bu olmali, o sozcuk iste bu!

<ı>Kemosmalist-2009
10 Agust p.tesi

 
Toplam blog
: 54
: 1219
Kayıt tarihi
: 31.07.08
 
 

Yasamanın ve varolmanın en güzel kanıtı olan ALLAH'ın yeryüzündeki en güzel yansımasıyım... İdeal..