Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

"Teşkilat" hakkında – 2

"Teşkilat" hakkında – 2
 

Kan çiçekleri


Nihal Atsız’ın hayatını yazan o devrin genç Türkçü aydınlarından bir tanesi, Atsız için "ağır depresyon sonucu değer yargıları bozulmuş olduğundan herkesi polis sanıyor" mealinde ifadeler kullanmıştı. Aslında bir siyaset adamı olmayan Atsız, sadece 6. hissiyle ne kadar doğru kanaate sahip olduğunu yaşasaydı belki görecekti. Bu kitabı yazan şahsın bir takım Mason "aydın" ve işadamlarıyla günümüzde İstanbul’da bir grubun yöneticiliğini yaptığına şaşmamak gerekir. Malum e-muhtıranın da bu grup tarafından kaleme alındığı söylenmektedir. Ancak bizi ilgilendiren "Teşkilat" yapılanması olduğuna göre, Türkeş’in ülkeye döndüğü günü analiz etmemiz gerekir. Türkeş’i karşılamaya gelen 20 kadar Türkçü genç içinde biri var ki; yıllarca arka planda kalmayı nasılsa başarmıştır. Mutafa Ok ya da diğer adıyla "Komando Mustafa" olarak bilinen kişi; Türkeş’i CKMP’de siyasete ve bu partiyi ele geçirerek Türkçülerin partisi olmaya ikna edenlerden ve bu uğurda büyük faaliyet gösteren bir kişidir. Ancak 14’ler olayı ve ardından gelen tekliflerle gözü açılan Türkeş, 1969 kongresiyle onları tasfiye etmiş, fakat onlar bu tasfiyeyi "Türkçülerle İslamcıların Savaşı" olarak yansıtmışlardır. Aslında bir savaş söz konusu ise, bu Türk Milletine saf ve temiz duygularla hizmet etmeyi düşünenlerle, sağ gösterip sol vuran batılıların kışkırttığı; satın aldığı ya da kişisel kahramanlık vaatleriyle kandırdığı (şimdilerde de bunlardan bol bol görüyoruz) şahısların savaşıdır. Komando Mustafa, kendi ağzından Türkeş’in tehditlerine kulak asmadığını söylese de tası tarağı toplayarak İstanbul’a göçmüş ve "Teşkilat"ın asıl merkezinde Teşkilata hizmete devam etmiştir. 12 MART’A DOĞRU 1970’lere doğru 60 darbesindeki başarısızlık üzerine daha kapsamlı ve kitleleri politize etmeyi amaçlayan bir faaliyet başlatılmıştır. Bir taraftan yeni oluşmaya başlayan Ülkücü Dernekleri ele geçirme faaliyeti yürütülmüş ve fakat sadece (o da Komando Mustafa’nın özel gayretiyle) İstanbul üzerinde başarı sağlanmış diğer yandan bazı yapılanmalara da sızma operasyonlarında kısmen başarı sağlanmıştır ki, ileride bu başarıların meyveleri gözler önüne serilecektir. Sosyalizm adına kurulan Gençlik Derneklerinin başına (bugün de önde gelenler) hem kendileri hem de ailelerinde bu tip ihanetlere yatkın olan şahıslar lider yapılmış, bunların aracılığıyla angaje edilen saf gençler, o devrin "Karargâhevleri"nde "Teşkilat" tarafından kandırılan bazı genç subaylarca eğitilmişler ve silahlanmışlardır. Bu genç subaylar, daha ziyade 21 Şubat ve 22 Mayıs Hareketlerinde TSK’le ilişkisi kesilen askeri öğrenci yada personel tarafından angaje edilenlerden oluşmaktadır. Zaten 22 Şubat ve 21 Mayıs’çılar işsiz kalmıyor ve "Teşkilat"ın "Abileri" tarafından kayırılıyorlardı. O tarihlerde zamanın Başbakanı Menderes’e karşı inanılmayacak iddialarla provoke edilen bu gençlerden bir çoğu 80’lerde kandırıldıklarını ve çok utandıklarını belirtmişlerse de; bu, "Teşkilat" tarafından 2. kez kandırılmalarına engel olamamıştır. TSK’nın son savaşan generali; Thompson makineli tabanca ile bizzat savaşarak yüzlerce Çinliyi vuran Kore’deki komutanımız General Tahsin Yazıcı, bu genç Harbiyelilerce nasıl dövüldüğünü ağlayarak anlatmıştır. Bu da "Teşkilat" a akıl veren CIA sosyal psikoloji uzmanlarının; Türk Milletinin bazı kesimlerinin, kahraman yada şöhret veyahut itibar sahibi olmak uğruna nasıl kolayca aldatıldıkları hakkında bir hayli geniş bilgi sahibi olduklarını göstermektedir. Bu konuda önce zamanında Türkiye’deki batı menfaati 5.kol faaliyetlerinin devraldıkları MI 5’ten daha sonra da ABD’de çeşitli LES burslarıyla ve akademik payelerle başlarını döndürdükleri sözde Türk aydınlarının ağızlarından aldıkları bilgileri analiz ederek başarı göstermişlerdir. Türkiye’de faaliyetlerine Fuat Paşa tarafından fazlaca ket vurulması üzerine "Karargâhevlerinden" vazgeçilerek etkileri altında olan Filistinli gruplarca eğitimlerine devam eden sol teröristler, ülke içindeki Baas örneklemesine sarılan bazı fanatikler ve kandırılan sözde kahraman bazı üst rütbeli TSK personeliyle yaratılan ortamda darbe teşebbüsünde bulunmuşlarsa da neticede, devlet-millet tarafında olanlar tarafından tasfiye edilmişlerdir. Bu günlerde kendi yetiştirdikleri Deniz Gezmiş’ i tekrar gündeme getirerek saf sol entellektüelleri kışkırtmaya çalışan da yine "Teşkilat"dır. Millet uğruna yaptığını iddia ettiği savaşını terk edip kaçarak Moskova’ya yerleşen ve hainliği tescilli Nazım Hikmet yine bunlar sayesinde gündeme getirilmiştir. Zaten 80 yıl sonra aniden hatırladıkları büyük vatan kahramanı Enver Paşa’ya da saldırı düzenleyen ve bunu da görünürde en büyük düşmanları Fethullahçılarla beraber organize eden Ulusalcıların amacı ne olsa gerektir? 12 MART’TAN SONRA Batılı istihbaratçının en pratik tarafı hiçbir zaman %100 başarı beklememesidir. Şartlar gerektirdiği zaman azla da yetinmeyi kolayca kabul ederler ama ne olursa olsun bir mikrop tohumu ekmeyi başarmalılardır. DP devamı olan partide gerçek Milletperver Bilgiç ve ekibini tasfiye ederek kendilerinin kolayca yönlendirebileceği bir kültür yapısına sahip ekibi işbaşına getirmişler ve daha rahat hareket edebilme imkanına kavuşmuşlardı. Ne acıdır ki, 12 Mart komutanlarından Ö.Çokgör Paşa’nında ileride söylediği gibi darbeye cesaret veren AP’nin azınlığa düşmesine sebep olan Demokratik Parti hareketi de Bilgiç ekibi tarafından gerçekleştirilecekti. Bu da batılı ajanların ne kadar kıvrak ve çok yönlü politikalar yürütüğünün göstergelerinden birisidir. Bunlardan birisi de; daha Menderes’in yanında görünürken darbecilere rapor veren, bu vesile ile ‘’Teşkilat’’ tarafından beğenilen(bizzat "Teşkilat"ın "abisinin" ağzından) ve son yıllarda kamuoyu tarafından da öğrenilen iki MİT raporunda da karanlık ilişkileri ve Sedat Peker’le alakası deşifre edilen Ciner yayın organlarının bir numaralı konuğu Hüsamettin Cindoruk’tur. Bu dönemde darbe faaliyetleri yine %100 başarılı olamasa da sadece 74 petrol krizinde, Kıbrıs olaylarıyla Türkiye’yi devre dışı bırakarak bölgede petrol konusunda rakipsiz kalmayı hedefleyen ABD; ikinci bir planı faaliyete geçirmeye başlamıştır.Bu planında da başarısız olmamak için ülkenin bütün kesimlerinde var gücü ile çalışmış ve bölge senaryosunda yaklaşan bir çatışmada Türkiye’yi yine istediği gibi pasifize etmek üzerine oyunlar tezgâhlamaya girişmiştir. (Devam edecek)
 
Toplam blog
: 66
: 725
Kayıt tarihi
: 24.01.09
 
 

1976 yılına kadar Adana'da yaşadım. Lise tahsili sonunda Ankara'ya geldim ve halen Ankara'da yaşı..