Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '12

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

10. Kıbrıs Tiyatro Festivali'nin ardından

10. Kıbrıs Tiyatro Festivali'nin ardından
 

Lefkoşa Belediye Orkestrası


Eylül ayını geride bırakırken, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin düzenlediği ‘10. Kıbrıs Tiyatro Festivali de 30 Eylül Pazar akşamı Tiyatro Pera’nın sahnelediği “Ah Smyrna’m, Güzel İzmir’im” oyunuyla tamamlandı.

Festival, Adana Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu, Orhan Kemal’in trajik-komik eseri ‘Murtaza’ ile başlamıştı. Festival biletlerinin satışa çıkarılması ile birlikte tükenmesi bir oldu. Özellikle ‘Murtaza’, ‘Antonius ve Kleopatra’, ‘Zübük’ ve ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ oyunlarına biletler tükenince kombine bilet alma şansımız da mümkün olmadı. Olmadı diyorum çünkü bu yıl ben de kombine biletlerden faydalanamadım; biletler satışa çıktığı zaman param yoktu; param olduğu zaman ise biletler tükenmişti. Ancak sonra anladım ki bu husus bana özel değildi. Festivalle ilgili sohbetlerimizde Kimi, ‘biletler satışa çıktığı aynı gün satın almaya gittim bazı biletler tükenmişti alamadık. Bu nasıl olur’ diyordu.  Kimi, ekonomik darboğazdan bilet satın alamamıştı; oyun izlemeyi lüks bulmaktaydı. Evet… Bir oyun için on beş TL uygun bir fiyattı. Ancak bir aileden iki asgari ücretle aile geçindirmeye çalışan bireylerin birlikte oyun izlemek gibi bir lüksleri olmadı maalesef. Lefkoşa dışından gelecek seyircinin bilet parası üzerine bir de benzin parasını eklemek zorunda oluşunu da unutmamak gerek. Yüz yirmi TL’ye satışa çıkarılan kombine biletten satın alan izleyicilerin ise genelde aynı simalar olduğunu gözlemledim. Mağusa, Girne, İskele, Güzelyurt’un ve bu topraklarda yaşayan kırsal kesim diye nitelendirilen izleyiciyi düşünen oldu mu?...  Sanmam. Düşünen olsaydı, geçmişte belediyelerin ortaklaşa düzenlediği, daha geniş kitlelere ulaşabilen tiyatro festivali bugün Lefkoşa sınırlarına hapsedilerek, Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre merkezinin ortalama yedi yüz kişilik salonuna sıkıştırılmazdı. Oyunlar bir ayda değil de bir yıllık bir sürece yayılsaydı, halkın maddi ve manevi katılımı daha sağlıklı olur o zaman tiyatro festivali bir Kıbrıs tiyatro festivaline dönüşebilirdi.

Kıbrıs Tiyatro Festivali adından da anlaşıldığı üzere güney, kuzey demeden halkların katılımları ile gerçekleşmesi gereken bir festival iken bugün ötekileştirmelerin, belediyeler arasındaki görüş ayrılıklarının, siyasi rant kavgaları neticesinde bu hale gelmiştir. Bu festival yapılır mı idi? Yapılmaz mı? Söylentileri de bu rantın bir parçasıdır. Bir çok şeyin olduğu gibi… Bir ülke olarak ne zaman adam oluruz bilinmez ama bugün bu ülkede yaşayan insanlar olarak sanata dünden daha çok ihtiyacımız olduğu kesindir. Sanatı hiçbir çıkara alet etmeden…

Festivale katılan tiyatrolara baktığımız zaman dokuz oyunun altısının Türkiye Cumhuriyeti Devlet Tiyatroları’na aitti. Dokuz değerli oyunla buluşmak hele de bizim gibi ada sınırları içerisine sıkışmış insanlar için önemliydi. Fakat rahatsız edici olan bizim festivalimizde bizim tiyatromuzun olmayışıydı. İnsanın aklına şöyle bir sorgulama geliyor; Festivalin anlamı ne? Bir festival neden yapılır? Tabii ki kendi tiyatrosunu tanıtmak, geliştirmek ve yaşatmak için yapılır. Bir kültür turizmi olması gerekirken, biz her zamanki gibi deli bakışlarımızla, hayranlık duyarak bizlere gösterileni, dayatılanı alkışlayarak göklere çıkartıyoruz. Şimdi sizlere sorarım Kıbrıs Tiyatro Festivali’nin Kıbrıs Tiyatrosu neresinde?...  Tabii ki seyirci koltuğunda… Kıbrıs Tiyatrosu izleyici konumunu zaten elli yıldır sürdürmekte. Kaynaklara bir dönüp baktığınızda özellikle TMT döneminden bu yana Türkiye’den şimdi olduğu gibi değerli tiyatrolar ve oyunlar getirilip, Kıbrıs Türk halkına izletilmekteydi. Görünen o ki yıllardır değişen bir şey olmamış. Ancak geçmişte adaya gelen oyunları halkın her kesiminin izlemesi gözetilerek oyunlar oynatılıyormuş.

Festivalin açılış gecesi Murtaza oyununa biletim olmamakla birlikte geldim. Biletini satılığa çıkaran bir izleyiciden bileti satın alarak girdim. Önceki yıllarda koltuklar numaralı değilken, iki yıldır numaralı koltuklar çıkacak herhangi bir karmaşayı engellemekte. Geçmişten gelen bir uygulama ile biletsiz seyirciler merdivenlere alınırken bu yıl artık izleyicinin merdivenlere alınmayacağı açıklandı; ilk gece Murtaza oyununun merdivenlerde de devam ettiği bilgisi verilerek, ‘bu gece merdivenlere seyirci alamayacağız’ denildi. İkinci gece ‘Antonius Ve Kleopatra’ oyununda izdiham yaşandı.  Bilet bulamayan birçok seyirci kapı önünde kaldı. Çünkü o akşam da ‘yönetmenin merdivenlere oturulmasına izni yok’ denildi. Ancak kapı dışı edilen seyirci kimilerinin arka kapıdan içeriye alındığını savunmaktaydı. Bir süre sonra kızgınlık oturuştu ve içeri giremeyen seyirci oradan ayrıldı. Ben de dahil… O gece unutamadığım bir seyirci profili de oyun başladıktan yarım saat sonra elinde biletli ile gelip, oyuna girmeye çalışanlardı. Oyun başladıktan ve kapılar kapandıktan sonra salona giremeyeceğini öğrenmişti. Görevliye, ‘ Ne zamandan beri bu kural var’ diye söylenip duruyordu. Oyun izlemeye gelen seyircinin duyuru yapılmasına rağmen telefonunu açık bırakması ve oyunun ortasında çalan telefonunu açıp cevap vermesi de tiyatro izleyicisi açısından vahim bir durumdu. Oyun seçimi yaparken televizyondan tanıdığı simaları izlemeye gelen seyirci çoğunluğu rahatsızlık verirken, bu düşünce içinde her izlediğini ayakta alkışlayan ve ya alkışlar durumunda olan seyircinin de artık seyirci değil, izleyici konumuna dönüşmesi gerekli değil mi? Seyircisini eğiten, geçmişten geleceğe tiyatronun yüz akı olduğunu savunan tiyatro adamlarına selamım olsun.

Festival süresince oyun öncesi müzik resitali sürecin en güzel yanlarından biri idi. Lefkoşa Belediye Orkestrası oyun öncesi 20:30- 21:00 arası dinleti sunarak geceye katılan seyirciye keyifli anlar ve nitelikli duruşlar kazandırdı.  

Oyun Atölyesi’nin sahneye koyduğu ‘Antonius ve Kleopatra’yı, Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Sırça Kümes’ takip etti. 13-14 Eylül tarihlerinde Dostlar Tiyatrosu’nun ‘Ben Bertolt Brecht’ oyunuyla buluşan seyirci, Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı “Soğuk Bir Berlin Gecesi”ni, “Zübük”ü, “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni, “Rab Şeytana Dedi Ki”yi ve Tiyatro Pera yapımı “Ah Smyrna’m Güzel İzmir’im” i izledi.

Gelecek yıl da, on birincisini ‘Kıbrıs Tiyatro Festivali’ niteliğinde görmek umudu ile bir festivali de böyle uğurladık.

  

 
Toplam blog
: 29
: 628
Kayıt tarihi
: 03.01.12
 
 

Tiyatro Sanatına gönül vermiş, içinde yaşadığım topluma yazarak hizmet etmeyi seçmiş sanatın bir ..