12 Eylül yargılanıyor

Ne yargılama ama?!..
Ne müthiş!
Ne kudretli!
Ne çetin!
Anlatamam, dilim lal olur..
Yazmaya kalksam, mürekkebim biter, elimde derman kalmaz…

12 Eylül’ü gerçekleştiren iki kudretli paşayı yargılıyor devlet..
Paşalar öyle kudretli ki, biri 95 yaşında öteki 87…
Kudretlilikleri meczupluk ve bunaklıkla yer değiştirmiş..
Bizim en az paşası kadar kudretli devletimiz, 12 Eylül’ün anayasasıyla, kanunlarıyla ve kurumlarıyla bu iki meczubu yargılıyor..
Kenan Evren’in avukatı, Evren’in ağzından şöyle demişti: “Bizim çocuklarımızla bizi yargılıyorsunuz, bu nasıl iş?”
Kudretli bunak, pardon kudretli paşa haklı değil mi?
Yerden göğe kadar hem de…
Paşası kadar bunak, paşası kadar meczup devletimiz, umuruna bile takmadı, bu yaman çelişkiyi..

Yargılamanın yapıldığı mahkeme salonunun küçük penceresini şöyle hafifçe bir aralayıp, bir çocuk heyecanıyla, salonu gözetlemeye kalkarsam;
koskoca bir salon
bomboş
hiç bir seyirci yok.
Hakim, savcı ve katip yerlerine oturmuş,
Karşılarında LCD bir ekran..
Ekranda iki hastane odası gözüküyor.
İki yatak
İçerilerinde galiba insan var.
Gözlerimi iyice kısıp bakıyorum,
Moruklamış iki tane insan.
Yılların yorgunluğu üzerilerine binmiş gibi..
Kara toprağın özlemle çağırışlarına
inatla direnmeye çalışan iki insan..
Kulaklarımı iyice açıyorum
Duyuyorum
Hakim bir şeyler soruyor.
İki meczup da uyuklaya uyuklaya, yorgun yorgun, arada bir kahve içerek cevap veriyorlar hakime..
Ve sonra anlıyorum ki, bu iki meczup yargılanırmış..

Rahmetli Shakespeare ve Moliere sağ olalardı, bu olay üzerine galiba bir baş yapıt çıkarırlardı.
Shakespeare bir dram, Moliere bir komedi çıkarırlardı, toprağı bol olasıcalar…
Shakespeare derdi: “Ve Tanrı T.C’yi yarattı.”

Mustafa Yıldırım – 22-11-2012