Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

2 Temmuz.. Sivas.. Madımak.. Külleri savrulan insanlık!

2 Temmuz.. Sivas.. Madımak.. Külleri savrulan insanlık!
 

Ne söylense hep eksik, ne susulsa çığlık - çığlığa..


"Bir yobaz yangınında,
Sıvas'ı döküldü
Türkiye'nin,
Hiç onarılamayacak..
O zamandan beri,
Dünyanın otuzyedi yıldızlı
Tek otelidir,
Madımak.."

İnce Memed 'in III. kitabında Pir Sultan Abdal 'ın Hızır Paşa 'nın buyruğu ile asıldığının anlatıldığı bölümün sonunda şu ürpertici satırları kaleme almıştır Yaşar Kemal, 2 Temmuz 1993 'ten tam on yıl evvel ;

" Hızır Paşa, pirim, düşün gerçekleşti... Asesler piri alırlar Sivas meydanında asarlar. O yüzden Sivas 'ın adı Kanlı Sivas kalır. Kıyamete kadar da bu şehir böyle anılacaktır.. " (Adam Yayınları)

Ak Yazılı Sultanlardan, Kızıl Deli Sultanlardan bugüne bir kültür yaratmışlardı onlar.. Yarattıkları kültürün zarar verdigi dogmatik düşünce de körelmiş zihniyetleri eliyle her fırsatta onları hor görmüş, iftira atmış, eziyet etmiş, dâra dizmiş, ve-hatta onların derisini yüzmüştü..

Her can 'ın gidişinde daha güçle bir olanlarda öyle bir yara açmışlardı ki, 19 yıl değil 190 yıl da geçse kapanmayacak bir yürek derdiydi.. Varlıklarını halklarına adayıp, can 'larıyla semah dönen 12-15 yaşlarındaki körpe gençleri, toprağa gül dikenleri güle dil verenleri ölümsüzleştiren Asım Bezirci 'leri, barış güvercini Nesimi Çimen 'leri, bütün vücudu yanmasına rağmen hayata tüm can 'ıyla tutunan Metin Altıok 'ları, kula kul olmayan Muhlis Akarsu 'ları, hep başka şehirlerde ölen Behçet Aysan 'ları, kalemiyle çizgiye hayat veren Asaf Koçak 'ları, çiçekleri halaya durduran Uğur Kaynar 'ları, neyi ararsak Anadolu 'da bulacağımızı söyleyip Anadolu halklarındaki müzikal zenginliği araştırmaya koyulan can 'ımızdan can Hasret Gültekin 'imizi, ölürken bile anasına " başıma kızıl bağla, ardımdan sakın ağlama.." diye yazabilecek onura sahip olanları, ateşte semah duranları, 33 'leri yitirdik..

Kerbeladan bin beter bir şekilde, tekbirlerle can 'ları diri diri ateşe verdiler.. Ateşle birlikte insan 'a dair umudumuzdan da, geleceğe dair özlemlerimizden de bir çok parça da ateşlerle birlikte kül oldu.. Umutları kül eden ateşlerle birlikte de Madımakta yüreklerimizi yakanlar semah ederek gönüllerden göğe yükseldiler..

Ateşlerle birlikte bir kez daha kül edilen şey insana olan umudun yanında, Anadolunun halklarına olan inançtı.. Her zaman sırtımızı verdiğimiz bu halk bir kez daha tercihleri eliyle en onurlularımızı, en önde gidenlerimizi gönüllere yollamıştı.. Bu yapılan ne ilkti ne de son olacaktı, fakat her seferinde ısrarla bunları yapanları çok büyük bir çoğunlukla desteleyen bu halklar sadece geri bırakılmışlık ve cahillikten değil de başka etkenlerden dolayı da onurlu bir duruş sergileyememektedir. Ateşte semah duranlardan olan Handan Metin şu satırları yazmış; " .. Ayrılmak bir doğa kanunudur. Bir gün arkadaşlarından, yarın aileden ve son olarak da bu dünyadan ayrılacaksın.. Bütün herkes ayrılacak ama önemli olan zihinlerde bir isim bırakmak, ölsen bile ölmemiş gibi yaşatılmaktır.."

Oysa ki bu halklar böylesi bir katliamı bile hatırlamakta zorlanmakta, o insanların anılarını, inançlarını da bir çırpıda doğaya karışması için atmaktadır. İnsanlar alevler içinde yanarken, " Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak! " şeklinde bağırarak ömrüne katliam bulaşanları, bunu din kesvesi adına yaptığını sanıp tekbir getirerek insan yakan cehennem zebanilerini, saatler boyu müdahale etmeyen devlet-i ala ile " şükür ki oteli saran vatandaşlarımıza birşey olmamıştır.." diyen dönemin başbakanını, katliamın ertesinde ağzından salyalar akarak zafer kazanmış edası ile yazanları insanlığımızdan utanarak izledik.. Ve her seferinde adalete olan inancı da yok edilen insanlar olarak, bu katliamda da bir kez daha yüce adaletin kime, nasıl işlediğini gördük. Hiçbir suçu olmadığı ispatlı olanları yaşları büyültülerek asılanlar ya da ayağında terlikleriyle, yaşından fazla kurşun sıkılararak katledilenler de adaletin tecellisi sonucu, kadın-çocuk demeden gereğinin yapılmasına maruz kalmıştır bu vatan topraklarında..

Rıfat Ilgaz usta bir yazısında; " Firavunlar tabletleri kütüphanede kırdı. Hitler orduları Avrupa ’da bütün kütüphaneleri yaktı. Dünya tarihinde ilk kez aydınları bir binaya koyup yaktılar.." demiş ya hani anımsayalım bir kez daha;

Nesimi Çimen : O halkımızın dili, üç telli curanın piri..
Asım Bezirci : O toprağa gül diken, güle dil verenlerden..
Metin Altıok : Öldüm de ilmek ilmek, sırtıma giyemedim ömrümü..
Muhlis Akarsu : Enel-hak kapısından girdiğim zaman, ister yakıp, ister yüzsünler beni..
Muhibe Akarsu : Akarsu 'yum böylesiydi ahdımız, işte geldik gidiyoruz desinler..
Behçet Aysan : Yitik adreslere benzer ölüm.. Sen bu şiiri okurken ben belki başka bir şehirde ölürüm..
Edibe Sulari : Aşkıyla perişan Davud Sulari 'nin güzel yürekli yadigarı..
Uğur Kaynar : Çiçekler halaya durdu, kaynadı coştu..
Asaf Koçak : Madımak 'ta ölüme mızıka çaldı..
Erdal Ayrancı : Orada kırmızı yediveren güller açacak..
Sehergül Ateş : Saz çalmadan ölürsem, mezarımı tekmeleyin..
Hasret Gültekin : Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu Hasret bizim..
Muammer Çiçek : Gönlünü İnci 'ye, öfkesini fırtınaya kaptıran çocuk..
İnci Türk : Onlar okunacak en büyük kitabı İnci gibi yaktılar..
Gülender Akça : Ağıtlar umuda çevirdi..
Mehmet Atay : Şahanım, şahdamarım, yangın yüreklim..
Sait Metin : Umut belki de gelecek sayfadadır, kapatma kitabı..
Yeşim Özkan : O Pir Sultan 'a, Sultan ona aşıktı..
Huriye Özkan : Turnalar, turnalar, havanın yüzünde semah dönerken..
Carina Johanna : Siz nereye giderseniz, ben de oraya..
Gülsün Karababa : Bir kızımız olsun, adı da kendi de Gülsün..
Murat Gündüz : Beni yaşarken görenler, seni yaşarken görecek..
Ahmet Özyurt : Camiden çıkıp yakanlara inat, O 'nun ibadeti insanca yaşamak..
Handan Metin : Tüm güzellikleri toplayıp, uzun ince bir yola çıktım..
Yasemin Sivri : Bütün evren semah döner, aşkından güneşler yanar..
Asuman Sivri : Ateşte semaha duranların sivri başıyı o..
Serpil Canik : Turnalar turnalar telli turnalar, semah edende Hakk 'a gidenler..
Serkan Doğan : Başıma kızıl bağla, ardımdan sakın ağlama anam..
Belkıs Çakır : Yetmiş yıl fırında piştik, daha çiğsin yan dediler..
Nurcan Şahin : Tas tas içtik ağuları sağ iken, bir sen iç sevdiğim bir de bana ver..
Özlem Şahin : Bir isyan bayrağı gibi dalgalanarak..
Menekşe Kaya : Ötme bülbül ötme, şen değil bağım, dost senin derdinden ben yana yana..
Koray Kaya : Pir Sultan 'ın çocuk şehidi. Hep çocuk kalacak..

" Ne söylense hep eksik, ne susulsa çığlık çığlığa.. Bugün temmuzun ikisi, yüreğim yangın yeri.. "

2 Temmuz 93 'ün üzerinden yıllar geçmesine rağmen ülkemin daha da karanlığa gömüldüğünü gördükçe kızıyorum kendime " Keşke ben de yansaydım, aydınlık günler uğruna.. " diyorum Nâzım 'a nazire yaparak.. Maalesef ki bu acı bizim ülkemizde, bizim insanlarımıza, bizim insanlarımız tarafından yaşatıldı.. Belki ben o otelin içinde değildim ama otel halen benim içimde cayır cayır yanıyor; Ateş, elem, kin, öfke, hüzün, yıkım, gözyaşı, acı vedâhi ölümün kekremsi kokusunu yayarak..

Ve yananlardan savrulan küller, katranlaşarak insanlığın üzerine yağmaya devam ediyor hâla..

Alemlerin nuru Hz. Muhammed 'in Ebu Turab İmam Hz. Ali 'yi işaret ederek söylediği " Lahmike lahmî .. Demmike demmî .. Cismûke cismî .. Ruhike ruhî .. " ( Etin benim etim.. Kanın benim kanım.. Cismin benim cismim.. Ruhun benim ruhum.. ) kelâmı doğrultusunda, yanarak semaya dönenler bütünleşti; nefes alarak yaşamaya devam eden ama bu sancıyı etinde, kanında, cisminde ve ruhunda hisseden her can ile.. 

Mazide birgün demiş ya melâmet hırkası sırtında gezen Can 'lar Canı Kul Nesimi ;

" Yanmaktır bizim kârımız, 
Harcedelim hep varımız.. 
Pervaneler yarenimiz, 
Gelsin bir hoşça yanalım.. "

Alemi kaplayan ateşlere Pir Sultan cesaretiyle durmayı bilenlere bin selam olsun!..
 

02.Temmuz.2010
Kerem Porazan
 
Toplam blog
: 59
: 14527
Kayıt tarihi
: 17.12.09
 
 

İmgelemelik 'ten düştüğü 6.Mayıs.Bindokuzyüz... ~ fi tarihinden bu yana; Sonsuzluk 'da insan.. Yüre..