Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '07

 
Kategori
Yılbaşı
 

2008'e iki gün var; sevgiye, mutluluğa, huzura ne kadar var?!..

2008'e iki gün var; sevgiye, mutluluğa, huzura ne kadar var?!..
 

İnsanlık iki binlerde bilimle yatıp kalkacaktı, huzurlu, mutlu olacaktı; hani nerede sevgi ve barış?


İki bin sekize iki gün var. İyi de mutluluğa kaç gün var? Peki ya sevgiye, huzura da çok zaman var mı acaba?!.. Eliyle sevgiyi yakalayanınız var mı, sonra da yüreğine taşıyanınız?!.. O sevgiyi de korkmadan yaşayanınız var mı?!.. Çünkü sevgiler de alınır oldu elimizden, yüreğimizden...

İki bin yedi, iki gün sonra bitiyor. Hangi yıl bitmedi ki!..

Şevket Süreyya Aydemir'in "Kırmızı Mektuplar ve Son Yazıları" kitabını dünden beri yeniden okumaya başladım. Aydemir, kitabında; Moskova Üniversitesi'nden arkadaşı Çinli, Li Ya-U ile yazıştığı mektuplara yer vermiş.

Kitabının kırkıncı sayfasında altını çizdiğim satırları yazayım: "Kısacası yarınımızı öyle bilinmezlikler kaplıyor ki hem Çin, hem de dünyamız için bu yarınlar sadece korku, ruh çöküntüsü, bir yamyamlık da olabilir." Kitap, Haziran 1979'da Çağdaş Yayınları'nca yayımlanmış.

Oysa ne umutlarla beklemiş ve girmiştik iki binli yıllara... Yedi-sekiz yıl öncenin gazetelerine bakın, hep bilimi yazdıklarını görürsünüz; bilim çağı olacaktı iki binli yıllar... Savaşları düşünen de, yazan da yoktu. "Batı" hep uygardı ve insanlığı da uygarlaştıracaktı... Şimdi batı "özgürleştiriyor" ateş gücü yüksek silahlarıyla ve elindeki sermaye gücüyle... Sevgi gibi özgürlük de elimizden alınır oldu!..

Çalıştığım önceki okulumda, okulun Duvar Gazetesi'nin adını da değiştirmiş ve adını da: "Bilgi çağı, bilim çağı, sevgi çağı 2000'lere doğru..." koymuştum. Okulumun oldukça mütevazı, dosdoğru ve kendisini de çok sevdiğim ve hala da saygı ve sevgiyle andığım Resim Öğretmeni meslektaşıma da rica etmiştim; iki bine iki ay kala her gün "2000'e 60 gün kaldı", ertesi gün; "2000'e 59 gün kaldı" yazısını yazıp getiriyordu. Bu özlemli beklenti afişini gazetenin tam ortasına asıyordum. O yazıları sakladım, duruyor bende...

İki binler geldi de ne oldu?!..

İnsanlık var biliyorduk. Meğer yeryüzünde insanlık hiç yokmuş... Biz var biliyorduk; yanılmışız...

İki bin sekize iki gün var. Peki ya sevgiye, huzura, mutluluğa kaç gün var?!.. Çok mu var daha?!.. Çok mu uzun sevginin yolu; huzurun, barışın, insanlığın, mutluluğun?!..

Bekir Ali Demirel'in "Unutulmuş Şiirler(1931-1951) kitabından bir şiir yazayım; içinde "hıçkırık" olan... Şiir Ümit Nesin'in...

Kıskanıyorum

İçimde hıçkırık dudağımda "ah",
Sensiz kainatı boş sanıyorum.
Gözümdeki yaşla Hakka her sabah,
Onsuz kalbimi de yok et diyorum...

Ne olur bir parça beni anlasan,
Karşında acı ile kıvranıyorum.
Ne olur o semte hiç uğramasan,
Ben seni onlardan kıskanıyorum...

"Sensiz kainatı boş sanıyorum."; "Sevgisiz kainatı boş sanıyorum ben de..." diyorsanız ne mutlu size!.. Mutluluk gelip bulacak sizi, üzülmeyin...

İnsanlık olmasa da biz insanı olalım insanlığın; sevgisi olalım tüm sevgilerin ve elimizle tutup kalbimize taşıdığımız sevgimizi asla yoketmeyelim!...

İki bin sekize iki gün kala hepinize merhaba... Yeni yılınız kutlu olsun!...


Fot.Bugünkü Milliyet'ten...


 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..