2008’e merhaba derken

İkibin yılı bizim için bir miladdı sanki.

Yeni bin yıla girmenin heyecan ve coşkusunu yaşadık günlerce.

Hatta 1988 yılıydı. 2000’e 12 kala başlıklı bir yazı bile yazmıştım.

Bugün bakıyorum da üzerinden tam 20 yıl geçmiş.

Hayat ne çabuk geçiyor.

Kimine göre rüzgâr, kimine göre su gibi.

***

Ah şu umut var ya. Yalnız fakirin ekmeği mi? O herkesin sermayesi.

Soruyorlar yeni yıldan beklentileriniz neler diye.

Neler beklemiyoruz ki. Ev, araba, , yatlar katlar kapıda arap atlar, kırkgün kırk gece düğünler…

Sanki yeni yıl “Açıl susam açıl” denilince ardına kadar açılan bolluk kapısı.

Ya da Alaaddinin sihirli lambası.

Bize de bir hayali çok görmesinler diyen çıkabilir.

Hâlbuki iş hayal sınırını çoktan aşmış. Gerçek ötesi bu bizim davranışlarımız.

Her taraf kırmızıdan geçilmiyor. Uğur getiriyormuş. Hem de iç kıyafetler. Şimdi bu kırmızının hayalle meyalle ne ilgisi var?

Bu haliyle yeni yıl türbeleştirilmiş olmuyor mu? Ağaca bez bağlamayla farkı ne? Neyse.

***

Diyorum ki; Yeni yıl yeni karalanmamış bembeyaz bir sayfa olsa hayatımızda.

Dökülen bir yağmur olsa çorak toprağımıza.

Bize nereye gittiğimizi bildiren bir harita olsa.

Biraz gözyaşı, fakat yanında daha çok alınteri olsa.

Çirkinliklerin çöpe atıldığı, bir daha da karıştırılmadığı günlerin başlangıcı olsa.

Kötülüklere son nokta, güzelliklere yeni bir satır olsa.

Ve gönüller bundan sonra sevgiyle dolsa, eller hep dostluklara uzansa.

Eğriliklerin doğrulduğu, muhabbet sofralarının kurulduğu, kalplerin sevgiyle yoğrulduğu, bulanık suların durulduğu, yaratılmışların Yunus gözüyle görüldüğü bir yıl olsa.

Bizi tekrar insanlığımıza kavuşturan bir yol olsa.

***

Yeni yılda ben “biz” olsa. Biz “hepimiz” olsa. Bir fotoğraf karesinde hep beraber buluşabilsek.

Açılsa kollarımız halaylarda bir ucu Kars’ta, öteki Edirne de kavuşabilsek.

Kucaklasak şöyle dört bir yandan Anadolu’muzu.

Yeni yılda daha aydınlık görebilsek yolumuzu…

Yeni yılı hayatımızdaki lekelere ilaç gibi görsek.

Başarıları el ele ilmek ilmek örsek.

Binsek atlarımıza okyanuslara sürsek.

Önümüzdeki yollar bu yolculara dayanmasa.

Barış gelse bahar gelir gibi, analar artık acılarla yanmasa.

Kardeşi kardeşe yaktıran fitne ateşi sönse.

Gurbete çıkan yolcular şenlik içerisinde tekrar geri dönse.

Herkes eldeki varlığın kıymetini bilse.

Ağlayanda ağlatanda birbirinin gözyaşını silse…

***

Bu yeni yılı hiç eskitmesek. Ona bundan sonrada inciden halkalar eklesek. Her zamankinden daha fazla yenilenip bilevlensek. Çektiğimiz dertlerin artık süresi dolsa. 2008 yılı bizim için yenilikte miladımız olsa…

***

“Geç kalacağız diye acele ettiğimiz saatler çok gerilerde kaldı” diyor bir düşünür.

Eskiyen yıllar gibi bu yeni yılda eskiyecek.

Onun geçip gitmesini önlemek elimizde değil fakat bu zaman içerisinde çok şeyler kazanmak bizim elimizdedir.

Biliyorsunuz yalnız hayret etmekle bir yere ulaşılmıyor. Bir yere ulaşmak isteyenin mutlaka gayrette etmesi gerekir.

Unutmamalı yağmur bile çiftçinin alınterinden sonra yağar. Önce alınteri, sonra yağmur.

***

En güzel duygular içerisinde 2008’e merhaba diyor, güzel temennilerimizin ancak gayretlerimizle gerçekleşeceği inancıyla sağlık, başarı ve mutluluklar diliyorum.