2011 Arap baharı dünya kışına dönebilir mi?

Arap Birliği’nin Suriye’de Esad Rejimi ile alakalı aldığı son karar, birliğin Suriye ile köprüleri attığının diplomatik bir göstergesi oldu.

Batı Âlemi ve Türkiye tarafından da desteklenen bu kararlar dizisinin, Suriye’nin diplomatik olarak sıkıştırılması gayesini güttüğü açık.

Esad Rejimi buna rağmen şiddet hadiselerinin önüne geçmiyor veya geçemiyor. Ülkemiz ve dünya gündeminde yer tutan bu itibarla bölgede estirilen savaş rüzgârlarının kimler tarafından organize edildiği de açık bir şekilde ortaya çıkmakta.

Tüm bunlar ortadayken Arap Birliği’nin aldığı kararın Suriye’nin tavrında bir değişiklik yaratmayacağı da ortada.

Nedeni ise İran ve Rusya tarafından destekleniyor olması.

Esad Rejimi, ülkede büyük bir hadiseler silsilesinin cereyan etmesine rağmen bildiğini okumaya devam etmesi de beraberinde akıllara birçok soru işareti getiriyor.

Esas mevzua gelirsek Arap Birliği’nin Suriye ile alakalı aldığı kararın hedefinin aslında Suriye değil İran ile bağlantılı olduğunu belirtmek gerekir.

Ortadoğu Coğrafyasında baş gösteren Şii-Sünni çekişmesi var olan Suriye hadisesinde de ortaya çıkıyor.

Bu itibarla Arap Birliği’nin Suriye ile alakalı aldığı karar Şii-Sünni Çekişmesinin en mühim tezahürüdür.

Arap Birliği’nin etkin olan ülkelerinden Mısır ve Suudi Arabistan’ın Sünni Alemi’n liderliğine oynamak suretiyle Şii Âlemin lideri konumundaki İran ile nasıl bir rekabet içinde olduğu da Birliğin Suriye kararı ile daha manidar hale gelmiştir.

Burada amaç İran’ın bölgede artan etkisinin önüne geçmektir. Suriye, İran’ın Hizbullah ve Hamas ile var olan bağlantısını temin eden kilit pozisyonunda bir ülkedir.

Hadiseye bu zaviyeden baktığımızda Arap Birliği’nin aldığı kararı daha doğru değerlendirmek mümkündür.

Oysa bu kararın bölgede var olan ateşin ve tansiyonun ziyadesiyle yükselmesine vesile olacak gelişmelere davetiye çıkaracağını da söyleyebiliriz.

Suriye’ye müdahale konusunda uzun süredir şişirilen Türkiye’nin de bu ülkeye müdahale etmesi durumunda ne gibi neticelere katlanacağını da iyi hesap etmek zorundadır.

Bu arada Rusya’nın bir savaş gemisini Suriye’ye göndermesi ayrıca Avrupa’da ki füze kalkanına karşı ülkenin batı kıyısında ki Kaliningrad ve diğer bölgelere füze konuşlandırma kararı böyle bir senaryoyu gerçekçi hale getiren mühim gelişmelerdir.

2012’nin Ortadoğu’da cereyan eden hadiselerden dolayı hiç de iyi başlamayacağı gözüküyor.2011’de başlayan Arap Bahar’ının 2012’de bütün dünyayı donduran bir kışa dönüşeceğini düşünmek hiç de mübalağa olmaz.

Dünya 2012 kışında yağan karların yarattığı büyük bir çığ felaketiyle 2011 Baharını hüzünlü bir şekilde uğurlamaya hazırlanıyor.

2011’de Ortadoğu’dan doğan Arap Bahar’ının 2012’de yine Ortadoğu’dan çıkacak Ortadoğu çığına kurban gideceğini söylemek felaket senaryolarına davetiye çıkarmak gibi gelse de var olan gelişmeler aksi bir duruma maalesef işaret etmemekte.