Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

2011 seçimleri yeni bir lider doğurur mu?

2011 seçimleri yeni bir lider doğurur mu?
 

Böyle bir soruyu cevaplandıra bilmek için öncelikle liderin ne olduğunu, hangi ortamların büyük liderler ortaya çıkardığını ve bunun tarihsel süreçte nasıl gerçekleştiğini ve bugün bu şartların hangilerinin oluştuğunu iyi bilmek ve buna göre objektif bakış açıları geliştirmek; bir de iyi liderin gelişini hissetme derinliği sağlayacak bilgi ve tecrübe, tabi. Ben bu soruların cevaplarını kendimce oluşturdum; sizin için de yazmaya çalışayım. Yazacağım cevapları elbette kabul etmeyenler olacaktır; doğrusuyla yanlışıyla benim düşüncelerimdir ama yazacağım bilgilerin, tarihsel seyrinden alacağım gerçeklikleri de göz ardı edilemezdir. Şimdi cevaplara değinmeye çalışayım dilerseniz.

Lider: Eski yıllardan bu yana “Lider kim olur ve nasıl lider olunur?” Sorusu hep merak edilen bir konu olmuştur. Bu soruya yönelik olarak yapılan ilk çalışmalar, kişinin lider olabilmesi için doğuştan gelen bazı özelliklerinin bulunması gerektiğini savunur. Lider doğuştan fiziksel, düşünsel, duyumsal ve sosyal açıdan diğer insanlardan farklı olmalıdır. Liderlik, belli şartlar altında, kişisel veya gurup amaçlarını gerçekleştirmek üzere başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Kısaca liderlik, liderin yaptığı şeylerle ilgili bir süreçtir. Liderliğin temelinde başkalarını etkileme vardır. Çeşitli kaynaklarda liderlerin başkalarını etkilemede dikkate alınacak güç kaynakları şöyle sıralanmaktadır; YASAL GÜÇ, ZORLAYICI GÜÇ, KARİZMATİK GÜÇ, UZMANLIK, ÖDÜLLENDİRME GÜCÜ. Liderleri bu süzgeçten geçirmelisiniz. İkinci sorunun cevabını irdelediğimde de, her zaman büyük liderlerin yine büyük sıkıntıların ve buhranların ardından çıktığını görürüz. Bu da tesadüfen bir durum değildir. Bu dönemlerin liderleri, toplumun sıkıntılarını iyi hisseden ve bu sıkıntılara çare olabilecek bir algıyla toplumdan rağbet gören isimlerdir. Güven veren, tutarlı ve cesur yanları bu liderleri, toplum oluşturduğu “algı rüzgârıyla” zirveye taşır. Örneklere baktığınızda bunun aksine bir durumun olmadığını görürsünüz. İşgal edilen bir ülke ve inanılan bir lider, Atatürk. “1945” yine ekonomik ve sosyal sıkıntılar. Arkasından çıkan yine bir lider, Adnan MENDERES. 1980 li yıllar, ihtilal ile yorulmuş bir toplum yine bir lidere güven duyarak yorgunluğundan kurtulmak istiyor ve ÖZAL’ı büyük bir teveccühle iktidar yapıyor. Ve tarih yine 2000 li yıllarda tekerrür ediyor. Ekonomik kriz ve dünyada yeterli saygıyı göremeyen bir Ülke, tekrar yine bir lideri daha iktidar koltuğuna taşıyor. 9 yıl iktidarda tuttuğu bu partiye, sekiz seçimde de ilgisini kaybetmiyor. Yapılan kamuoyu araştırmaları da bu teveccühü hala onaylıyor. 

Derler ya “Büyük kahramanları büyük olaylar doğurur.” İşte ikinci sorunun cevabı bu noktada saklı. Son sorunun cevabı ise milletin bu teveccühünü boş bir anlayış üzerine kurgulamadığını anlatacak. Kendi bakış açımı da sorguladığımda sebepler açık tabi ki. Bugün, yeni bir liderin çıkışına zemin hazırlayacak şartlar “olgun” mu derseniz bana göre “oldun değil” derim. Gerekçelerini de izah etmeye çalıştım. Sizlerle birlikte düşünelim diye. İnsanlar, eğer şartlar kriz derecesinde değilse ve birçok veride gidişatı olumlu gösteriyorsa yeni bir iktidarla “risk” almayı kolay kolay seçmeyecektir. Şartlar, yeni bir lideri “ideoloji” dışında farklılaştırmaya yeterli değildir. Sadece ideolojik bakışlarda kitlesel bir rüzgâra dönüşemez. Yeni bir liderin yelkenlerini dolduracak bir “rüzgâr” ve ona dair hissiyat bende oluşmuş değildir, kanaatim odur ki farklı düşünenlerde de bu yeterli değildir, itiraf edilemese de… 

 
Toplam blog
: 30
: 692
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

1974 yılında Bayburt'ta doğdum, sosyolog-yazar olarak çeşitli çalışmalar yapmaktayım...