Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

2012 yılı nasıl geçmiş, beni nasıl etkilemiş ve neler yazmışım?

2012 yılı nasıl geçmiş, beni nasıl etkilemiş ve neler yazmışım?
 

 

İlk yazdığım blogda epey iyimserim... Ve hala Anadolu'yu gezerken aynı duyguları taşırım:

''Siyasetin, Yargının, Yürütmenin ve Medyanın delirtmeye çalıştığı bir toplumuz biz... Bunların etkisinde kalan deliriyor, onları duymayan herkes hayatından memnun… Ben gördüğüm ülkede epey şeyin ‘’Adana işi’’ olmasına rağmen daha mutluyum… Duyduğum ülke ise beni bunaltıyor…''
 

Sonra iki kayıp haberine üzülmüşüm:

''Denktaş Rumlara karşı kahraman oldu.
Lefter ise Türkiye'de Rum olmasına rağmen kahraman oldu...
''

Akdeniz Üniversitesi'ndeki organ nakilleri beni heyecanlandırmış:

''Yaptıkları işler insanlığın geleceğini etkileyecek işler… İnsanlığın geleceğine yön veren işler…''

Engin Ardıç'a çok kızmışım: Çünkü demiş ki;

‘’Tövbe, "hem özürlü hem CHP'li" olduğu için amigo basının çok sevdiği Şafak Pavey hanım kızımız hariç.’’

Doğadaki değişimler dikkatimi çekmiş:

''Doğadaki her şeyin şiddeti artıyor… Sıcak daha sıcak, soğuk daha soğuk, yağmur daha bir afet, deprem daha bir deprem…''
 

Başbakanın tek tip insan yetiştirme arzusunun altında yatanı düşünmüşüm... Onu da karşıtı oldukları belirlemiş demişim... Cumhuriyet tek tip insan yetiştiriyordu ya:

''Sabitlenmiş düşünce karşı düşünceyi aşıp, onu yok sayamaz… O nokta etrafında döner durur… Asıl vahim olanı (karşı olduğu bu olguya rağmen) kendisinin de o düşünce tarafından belirlendiğini kabul etmez…''

Meral Okay'ı kaybetmenin acısı çökmüş içime. Sevdiği adamda büyüyen kadının yani:

''Diyorum ki bu akşam iş çıkışı iki bira içsem sahilde
Ve her şeyle, ve herkesle barışsam, helalleşsem…
Mesela desem ki hanıma: Artık hesap yapmak yasak!
Oğluma da desem: Tatil başladı, kitapları yırtabilirsin!
Kızıma haber salsam: Adına limitsiz kart çıkardım git bankadan al!
Arkadaşlarıma mesaj çeksem: Bendensiniz!
Kardeşlerime telefon etsem: Şimdiye kadar her şeyde siz haklıydınız!
Patronun masasına bir özür mektubu bıraksam: Çalışan hep haksızdır beni af edin lütfen!
Tüm tanıdıklarıma ilan versem gazetelerden: Teşekkür ederim şimdiye kadar ki destekleriniz için!
Deniz Baykal’
ıarasam: Yaptığın her şey gerekliydi!
Tayyip Erdoğan’a haber uçursam: Yola devam, hem de iki kat hızla!
Kemal Kılıçdaroğlu’na mail atsam; Yüürrrüü be kim tutar seni!
Fethullah Gülen’e gitmesi için şişeye mektup koyup denize atsam: Artık gelme zamanı!
Dağdakilere, düzdekilere, ezilmişlere, sürülmüşlere ise haykırsam: Yüreğim sizinle!
Başı dumanlı kafamı denize soksam ve sonarla seslensem ona: Direnme artık!
''

12 Eylül/Kenan Evren davasındaki samimiyetsizliğe kafam bozulmuş:

''Kendimi GENERALLERE daha yakın hissediyorum...

SOYLU nefretim sürsün diyedir belki de nedenim...

Eyyy binbiryüzlü halkım!''

Yeni Anayasa için düşüncemi elbet söylemek zorundaymışım:

''Bizim gibi ülkelerde çoğunluk tarafından kabul görmüş ortalama ruhun/mutabakatın, dışına çıkmış/çıkarılmış çok geniş kitleler vardır… İşte bunların durumları yön verir anayasa değişikliklerine… Bazen bu kitleleri çoğunluğun ruhuna/mutabakatına uydurmak, bazen de bu kitleleri çoğunluğun şerrinden korumak için değişiklikler yapılır…''

Suriye olayıyla ilgili ilk tespitim:

''Ülke(Türkiye)tam anlamıyla orta doğu bataklığının içine gömüldü… Ve görev olarak algılanıyor yapılanlar… Kutsanmaya çalışılıyor…''

Müşfik Kenter'e üzüldüm:

''Ancak ben onu Orhan Veli gibi gördüm söylerken/oynarken... Orhan Veli'yi de Müşfik Kenter olarak düşündüm hep..''

Neşet Ertaş'tan özür diledim:

''İnsanın doğayla iletişimini, insanın yaşamla olan uğraşını, insanın insanla boğuşmasını, insanın sevgiliye olan özlemini, arzusunu, istemesini en yalın biçimde kim anlatabilir ki? Bu biz ''aydınlara'' zul geldi hep...''

Suriye-Türkiye savaşı ile ilgili son tespitim:

''Bütün bunların ışığında savaşa beş kaldı diyorum ben...''

21.12.2012 Maya Kıyameti düşüncesi beni epey düşündürdü... Bence şaka maka 2012'ye damgasını vurdu:

''Hadi ultra bir gücüm var, isteyen herkesi Şirince'ye (bir adaya, bir gemiye, bir sığınağa yada bir yaşam merkezine) topladım... Kıyamette koptu... İşte o andan sonra olacakları düşünmek beni daha çok ürkütüyor...''

İki konu var ki beni isyan ettirmiş... İlki ''alnı secdeye değenler'' söylemi:

''Kırk yıldır alnım secdeye değmedi... Bundan sonrada sanırım değmez... Bu bende eksiklik duygusu da yaratmıyor üstelik... Anlatılmak istenilen alnın, vicdanın temizliği ise bende var... Üstelik iddia ederim ki, en az alnı secdeye değenler kadar temizdir alnım ve vicdanım... Üstelik hiç birisinden aşağıda değildir...''

İkincisi: Özürlüler Toplumda çalışmamalı mevzuu... Sanki uzayda çalışacak yer var:

''Tüm Dünyanın uygarlık seviyesi ''farklı olanları'' rahat ettirmek, toplum içinde olmalarını sağlamak ile ölçülür... Toplum içinde olmak ise eğitimde, işte ve sosyal hayatta olmak demektir...

Ancak bizim gibi 3.Dünya ülkelerinin tek tip yetiştirilmiş kafaları bu farklılıklara tahammül edemezler:''

Bunlar dışında elbet çok şey yazmışım... Bazen hükümete kızmışım... Hepimiz gibi bende başbakan konuşunca ona laf yetiştirmeye çalışmışım... Film seyretmiş, dizi izlemiş, kitap okumuşum... Şiirler yazmışım...

Bir yılın sonunda gördüm ki güzel şeyler yazmak için güzel şeyler yaşamak lazım... Memlekette ne yaşanıyorsa bizde onu yazıyoruz...  Dilerim 2013 yılı tüm insanlığa barış, bereket ve mutluluk getirir de biz bunlar üzerine kafa yorarız…

Bir şey söyledim ama kendime; yahu en az okunanları daha çok sevdim okurken...

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..