Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

28 Şubat…

28 Şubat…
 

28 Şubat süreci veya post modern darbe olarak adlandırılan bu süreç nedir? Kimine göre bir darbe, kimine göre ise karanlığa atılmış bir aydınlatma fişeğidir. Bu sürecin kendi önlerini kesmeye yönelik olduğunu iddia edenlerin hislerine Bülent Arınç, “ 28 Şubat 27 Nisan ile bitmiştir” diyerek tercüman olmaktadır. 

1960 darbesi orduya yaptırılan ilk darbeydi. Herkesin kafası karışmış, çoğu aydın bile olayı nasıl yorumlayacağı hakkında tereddüde düşmüştü. Oysa 12 Eylül le birlikte ordu düşmanlarının hiç aksatmadan kullanacağı bir koz ellerine geçiyordu. Bu düşmanlar bu güne kadar mevcut düşmanlıklarını yükselterek devam ettiriyorlar. Bu düşmanlar iktidar bile olabiliyorlar, halkın büyük çoğunluğunun oyunu alabiliyorlar ama ordumuza olan halk güvenini yok edemiyorlar. 

Anayasamızda değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen bir madde var. “Laiklik” bu maddeyi bu günkü iktidarların ebesi olan 12 Eylül darbecileri bile değiştiremediler. Bu günkülerin de değiştirmesi veya kaldırması biraz zor. İşte bütün bu kavgaların ana nedeni bu. Bir yok edebilseler o maddeyi. Hemen şeriat rejimine geçip ülkeyi ikiyüz yıl geri götürecekler. Bu çaba, 1950 den başlayarak artan bir iştah ile devam ediyor. Bu çabanın temsilcilerinin zaman içinde partileri kapatılmış, bu günkü iktidar gibi “laiklik karşıtı odak ilan edilmiş” ama bir türlü bu gerici akımlar emperyalistler tarafından desteklendiği için bitememiştir. Emperyalistlerin çok rahat kullandığı bu durum elden geldiğince de devam ettirilecektir. 

28 Şubat da, bu hareketlerin tavan yaptığı bir sürece ordunun ikazıdır. İşte bu gericiler şeriatı tam getireceklerine inandıklarında karşılarında orduyu gördüklerinden ordudan nefret ederler. Ellerinden gelse bu gün orduyu lav edebilirler. 

28 Şubat kararları olarak ordunun hükümete yaptığı uyarılara bir bakalım. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB’e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu. 

İşte postmodern darbe denilen kararlar bunlardı. Burası Atatürk ve arkadaşlarının Türk halkı ile birlikte kurdukları Türkiye Cumhuriyeti dir. Mevcut anayasaya göre bile yukarıdaki kurallara uymak zorundasınız. Günümüzde kanunlarda yapılan değişiklikler ile irtica tehdit olmaktan çıkarıldı. Bu işi sizce kim yapar? 

28 Şubatı getiren birçok olay vardır. Merak eden araştırıp okuyabilir. Ancak biz ibretlik olan birkaç tanesine değinelim. 

2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya’yı ziyaret etti. Libya’da, Kaddafi’nin bir çadırda Erbakan ile yaptığı görüşmede sarfettiği sözler muhalefet ve basın tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. 

3 Kasım 1996'da Susurluk’ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi, polis ilişkileri açığa çıktı. Başbakan Erbakan ‘fasa fiso’ dedi, Adalet Bakanı Şevket Kazan ise, aydınlık için bir dakika karanlık toplumsal eylemi için “Mumsöndü oynuyorlar” dedi. 

Kayseri’nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye’de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyledi. Karatepe konuşmasında şunları söylemişti:
“ Süslü püslü göründüğüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. Resmi görevim nedeniyle bugün bir törene katıldım. Belki başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak, sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur. ” 

Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420.000 lira ağır para cezasına mahkûm edildi. 

Bu süreçte biti kanlanan zevat ses verdi. Kimi Sincan’daki Kudüs Gecesi’nden, kimi bu gece sonrası tutuklanan belediye başkanını ziyaret ettiği hapishaneden, kimi Hac sırasında altına girdiği PKK çadırından. Süreç, Başbakanlığa ilerleyen sarıklıların istilası, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden yükseltilen irtica sesleri ve Sivas’ta yakılan aydınlarla cumhuriyeti boğar hale gelmişti. Öyle ki devrimin kanlı mı, kansız mı olacağını tartışanlar, kendilerinden olmayanları patates dininden sayanlar, rejimi ve Kemalizmi başkalarının ilan edenler iktidar kadrolarını ele geçirdiler ve devlet yönetimi, var olan devlet yapısını cihat aşkıyla yıkmaya hazırlananlara kaldı. 

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. 

Sayın Bülent Arınç, “28 şubat 27 Nisan ile bitmiştir” derken bizce beklide o günlerde yok edemedikleri laik cumhuriyeti bu gün yok ettiklerini anlatmak istedi. Tabiî ki isimler ve kavramlar yerinde duruyor ama içleri boşaltılıyor. 

Son yapılan Anayasa değişiklikleri ile yargıyı bitirmek işi bunun en somut örneklerinden birini oluşturuyor. 

İzmir. 2011-02-28 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..