Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '22

 
Kategori
Deneme
 

3 TASLAK

DÜŞ ÇEMBERİ / Karanlığın tam kalbindesin. Başın dünyayı çatlatırcasına döner dönmez ortalık aydınlanıyor; yaşamın zincirleri kopmadan. Sevinmelisin. Hayatın tam ortasında dışlanmışlar da yaşıyor. Kafanda öyle bir dere canlandı ki; o bile bunu zor anlayabilir. Ve işte… Ayaklarına değmeden ıslatan, gün ışığı damlalarından berrak akan bir su kenarındasın. Daha önce seyredilmiş çiçekler, senin için orada değiller! Dünyanın çığlığı rüzgar, bulutlara baş kaldırıp sana tuhaf şarkılar söylüyor. “Eserken ağlar mı güler mi?” derken tuz! Evet tuz birikiyor göz kenarlarına. Gömleğinin koluyla kurula. Anlarsın ki şarkı söylese de rüzgar yorgundur, ağlıyordur. Bilmediği birini bekliyordur. İnliyordur derinden. Kederinden!”

                                                                               ***

KISA BİR MOLA / Bebekler yaşamın başlarında ilk kez gözleriyle incinip, üzülürler. Düşüncenin içine balıklama atlamak için zaman boldur. Sonra tekne alabora. İnsanların tavırlarına dokunurlar. Çarpılırlar. Ve yaşamın ilk soluklarının ürpertisi. Korkarlar. Önce konuşmaları; sonra susmaları istenir. Şaşırırlar. Saatler süreleri, takvimler günleri uçurumdan boşluğa yuvarlarlar. Yaş alırlar. Gölgeleri küçülüp güçsüzleşir. Yaşlanırlar!

Nedir? Artık en kötü ne varsa sıradadır. Hazırdırlar. Ezgilerle, düşlerle, umutlarla örülü ipek şal omuzlarından çoktan sıyrılnıştır. Çıplaktırlar. Bir gün, saklı düşlerinin teki kalmaz. Başka insanlar gelerek onları güneşin kucağından alır, karanlık bir yerlere saklar. Sonra “Bu da kimdi böyle? Yüzyılı şaşırmış olmalı!” derler… Yaşam molası sona ermiştir!

                                                                              ***

BANA “? İŞARETSİZ” SORULAR / Kendi kendine yetemediğini bile bile önüne gelene yaptığın yaşam koçluğunu “palavra atmadan” becerebilir misin. * HIRÇIN rüzgarın aniden duygusallaşıp kendisini çözdüğü gibi birden sakinleşebilir misin. * TAVIRLARINLA kutsal görüşlerin arasındaki köprünün sağlamlığını çıkar gözetmeden, dürüstçe ölçebilir misin. * SEVMEYİ geçicilikten kurtarabilir misin. * RUHUN sakatlanınca işin düştüğü için bencilce yakarabilir misin * BİR tanıdığın senden ulaşılması güç bir yerle görüşüp hayati yardımını isterse o krediyi kendin için kullanmamayı göze alarak istenileni yerine getirebilir misin. * VİCDANIN ile dinsel yönden övünürken, icraya düşmüş bir insanın evini (hikayesi neyse ne) üçotuz paraya satın alarak, içinde ilahi huzurla oturabilir misin. * ÇOCUKLARINI, bitki gibi büyümelerine izin vermeden, “insan” gibi yetiştirebilir misin. * KURALLARIN ayrıntılarını gözetmeden “önce ben” diyerek “paldır küldür koşmamayı” becerebilir misin * YERDEKİ ekmek dilimini öpüp duvarın üzerine bırakırken yolda rastladığın bir portakala tekme atabilir misin. * SİYASİLER toplum hayatının boğazını bir şekilde sıktıklarında sen yine de “taraftar” olup rahat soluk alabilir misin. * ELLERİNLE verirken kollarını hep ileride tutabilir misin. * ESKİDE unuttuğun çıkarcı sevinçleri ihtiyaç olunca yeniden üretebilir misin. * YAŞAM çarkını sloganlı düşlerle değil; salt gerçeklerle döndürebilir misin. * “AŞK”ın, aslında “Senin eksik olan parçaların”ı tamamlamak olduğunu da, yadsımadan kabul edebilir misin. * Hıııı…

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..