Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '15

 
Kategori
Futbol
 

3 Temmuz darbesi üzerinden 4 yıl geçti, “kumpas”ı karara kaldı

3 Temmuz darbesi üzerinden 4 yıl geçti, “kumpas”ı karara kaldı
 

Bir film senaryosu mu yazsak, ne dersin ey gönül?

(Perdede 3 Temmuz 2011 tarihi...

Şafak sökmek üzere. Bir İstanbul sabahı... 360 derecelik bir görüntü, Boğaz’dan başlıyor, ufukta kızıllık var. Görüntü, Boğaz’a bakan bir tepeye odaklanıyor, villalar, çevrede polis ekipleri, önce villanın bahçe kapısı, sonra öteki kapı açılıyor.

Kanat çırpan güvencinler havalanıyor...)

Zamanın su gibi akıp gidiyor, daha dün gibi.

Aradan 4 yıl geçmiş, farkında mısınız?

O temmuz sabahı, Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe’ye karşı yapılan “darbe”...

(Devletin gücünü ele geçiren, yaptıklarını devletin sırtına yükler, işine gelmeyeni de “devlet sırrı” kılıfına sokar, gizler. Geçmişte bunun örnekleri çok. OYM'ler dönemde ise “Polisin dediği olur”du.

Oldu da... Hem de “ilahi buyruk” misali...)

*****

Yazmak dendi mi?

Doktor, hastasının durumuna göre, reçete, rapor yazar.

Bilirkişi, “elden teslim” rapor yazar.

Gizli tanık, kafasına sokulanları, “ifade” diye yazar.

Ya polis?

Destan yazar, destan...

UEFA/ CAS'a göre de, Fenerbahçe’yi mahkum etmeye yeter “fezleke”...

İşte, her şeyin önceden yazıldığı zamanla anlaşıldığı için, 3 Temmuz darbesine o “polis fezlekesi” damga vurdu. O “fezleke” gitti, savcının elinde “iddianame”, yargıcın elinde “hüküm” oldu. Daha ileride “onandı”.

Sonra?

ÖYM'ler tarihin çöğlüğünü boyladı.

Sonra?

Beklenmedik bir gelişmeyle devran döndü, “her şerde bir hayır vardır misali”...

Sonra?

Ergenekon, Balyoz gibi davalarda olduğu gibi, “şike”nin de bir “tezgah”, moda deyişle “kumpas” olduğu anlaşıldı.

Sonra?

“Şike”de de yeniden yargılama yolu açıldı. Devletin gücünü kendi gücü gibi kullanan ve 3 Temmuz’u da başlatan, o yolu açan, "özel yetkili" unvanı taşıyanlar, başka nedenle de olsa, dört bir yana dağıtıldı. Meslekten atılan, alt göreve düşürülen, yeri değiştirilen, başka eylemlerle ilgili olarak içeri atılanlar oldu.

Öteki “kumpaslar” çöktü, adına “şike” denen davanın ne olacağı bugünlere kaldı.

(28 Nisan’da başlayan “yeniden yargılama” 08 Temmuz'a ertelendi.)

*****

O var ya, o...

UEFA ve CAS’ın “kutsal metin”den saydığı, tek “dayanak”ları olan o “fezleke”...

Tutuklamalar, yol kesmeler için yeterdi!.

Dışarıda o “fezleke”yle, içeride TFF içine yerleştirilmiş “görevli”lerin çabasıyla Fenerbahçe futbol takımının başına “çorap” örüldü.

Fenerbahçe’nin Avrupa yolu kesildi.

Bir yanda mahkeme sürerken, öte yanda asıl (!) mahkeme, “medya mahkemesi” boş durmadı. Gizlilik  kararı nedeniyle sanık avukatlarının bilmediklerini, ekranlarda boy gösteren “gazeteci" kimlikli kişiler biliyordu.

(Devlet televizyonunun müdavimlerinden biri, sorulan bir soruya yanıt veremeyince, “Eve gidince dosyaya bakar, yarın söylerim” derken nasıl da “çiçek” misali açıyordu.

Bu, “tezgah”ın “medya” ayağını gösteriyordu.

Yani?

Her şey planlı, işler tıkırında...)

*****

3 Temmuz sabahı bir şaşkınlık, bilinmezlik vardı.

Öğleden sonra, hafiften hafife saldırılar başladı.

O gün, “Futbolda deprem”den (1) sonra, “Fenerbahçe küme düşecek mi?” başlıklı haber üzerine yazdığımız yazıda (2) belirttiğimiz gibi, “Türk futbolunun en önemli isimlerinden” sıfatı verilen bir kişi, gazeteci, ahkam kesiyordu:

“Fenerbahçe’nin durumu sabit olursa şampiyonluk Trabzonspor’a verilir. Ligin tescil edilmesi bile bu realiteyi değiştirmez. Ancak mahkeme sonuçlanana kadar ligin şampiyonu Fenerbahçe’dir. Nihai kararı bağımsız Türk mahkemeleri verecek."

Görüldüğü gibi, ilk cümle “koşul cümle”....

Söylenenlerdeki mantığına baktığımızda, “Türk futbolunun en önemli isimlerinden” olduğu söylenen kişi, genel bir değerlendirme yapma, bilgilendirme adı altında, daha neyin ne olduğu resmen açıklanmadığı için, “dokundurmalı” bir yol izliyor/du.

O "gazeteci" yalnız değildi; onun gibi "görev" yüklenenler çoktu.

*****

3 Temmuz ve sonrası...

04 Nisan (3) ve 05 Nisan (4) tarihli gazetelerin başıkları Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım üzerine kuruluydu. Başlıklar, içerikler "hüküm" verilmiş biçimdeydi.

Gidişat, “hedef”i belli ediyordu.

Bu süreçte kollanan takımlar, kişiler oldu.

“Tek kişilik şike” Fenerbahçe’ye ihale edildi.

O süreçte yapılan haksızlık hukuksuzlukları, “medya mahkemesi”nde olanları, “spor adamı” geçinenlerin yaptıklarını unutmak mümkün mü?

3 Temmuz ise, süreç nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bir “tepki” günüdür.

Aziz Yıldırım’ın sık sık vurguladığı gibi “Bu, bir şike davası değil, siyasi yargılamadır.”

Son söz:

Suyu bulandıran, olmayanı olur diye çevresine, kamuoyuna dayatanlar, gerçekleri  ters yüz edip ortalıkta “yalancı pehlivan” misali “peşrev” çekenler, kendilerini toplumun “en temizi” diye gösterenler, nasıl olsa bir gün, “iyot” misali ortaya çıkarlar.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

_________

(1) http://blog.milliyet.com.tr/futbolda-tarihi-deprem-/Blog/?BlogNo=314238

(2) http://blog.milliyet.com.tr/milliyet-ten-fenerbahce-yle-ilgili-anlamli-baslik-/Blog/?BlogNo=314269

(3) http://blog.milliyet.com.tr/futbolda-sike-iddiasi--gazete-basliklarina-nasil-yansidi-   /Blog/?BlogNo=314378

(4) http://blog.milliyet.com.tr/futbolda-sike-iddiasi--gazete-basliklarina-nasil-yansidi-/Blog/?BlogNo=314378
 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..